14. İBRÂHÎM:

 

„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.

 

„ Sığınırım Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*

 

>7:200, 15:34, 16:98<

 

Allâh’ın adıyla… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.

 

 

14:1     Elif, Lâm, Râ… ‘Yâ Muhammed! Kur’ân-ı Kerîm, bir’ Kitap ki, Biz indirdik onu, sana!* İnsanları çıkarman için karanlıklardan ‘İlâhî esaslar bilgisizliğinden’ aydınlığa ‘İlâhî esasları görmeye’ Rablerinin izniyle! Ki, mutlak yüce, eşsiz, benzersiz; yüceltilmeye, övgüye lâyık ‘olanın’ yoluna.

 

>2:2, 2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:9, 17:105, 17:106, 18:2, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<

 

Kur’ân’ın şifresi, anahtarı Hurûf-ı Mukattaa: – ÎKRA.COM

 

14:2     Allâh O ki, Zât’ının dır, ne varsa göklerde ve ne varsa yerde! Ve vay haline ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışların ki, şiddetli azapla ‘cezalandırılacak olmalarına’!

 

14:3     O kimseler ki, ‘tercih edip’ severler dünya hayatını âhirete karşı. Ve alıkoyarlar Allâh’ın yolundan* ve ondaki amaçları bir eğrilik ‘bulmaktır’. İşte onlar, uzak ‘geri dönülmez’ bir şaşkınlık içindedirler.

 

>7:86, 8:36, 11:19, 14:3, 16:88<

 

14:4     Ve göndermedik ‘hiçbir’ elçiden ki, toplumunun lisanıyla ‘hakikat bilgisini’, onlara belli etmesi dışında!* Öyleyse şaşırtır Allâh, dilediği ‘müstahik’ kişiyi * ve yönlendirir dilediği ‘rızasına uyan’ kişiyi ‘razı olduğu yola’!* Ve O’dur, mutlak yüce, eşsiz, benzersiz; âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden!

 

>14:4, 16:103, 19:97, 46:12<

 

>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<

 

>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<

 

14:5     Ve andolsun ki, gönderdik Mûsâ’yı âyetlerimizle ‘alâmetlerimizle;* dedik ki’: „ Çıkar halkını karanlıklardan ‘İlâhî esaslar bilgisizliğinden’ aydınlığa ‘İlâhî esasları görmeye’! Ve hatırlat onlara, Allâh’ın ‘geçmiş toplumlara getirdiği felaket’ günlerini! “.* Muhakkak ki işte bu, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir’, şükredip sabreden her biri için!

 

>3:184, 5:70, 6:42, 14:4, 14:44, 16:36, 16:44, 17:77, 28:47<

 

>2:60, 4:154, 4:164, 7:107, 7:108, 7:117, 7:133, 7:160, 20:18, 20:19, 20:20, 20:21, 20:22, 20:77, 26:32, 26:33, 26:63, 27:10, 27:12, 28:31<

 

14:6     Ve demişti ki Mûsâ, halkına: „ Hatırlayın, üzerlerinizdeki lütfunu Allâh’ın! Sizleri kurtardığı zaman Firavun hanedanından ki, çektiriyorlardı sizlere azabın en kötüsünü. Oğullarınızın boğazını kesip ve kadınlarınızı ‘kızlarınızı faydalanmak için’ sağ bırakıyorlardı! “. Ve işte bu sınav, Rabbinizdendir ki, ‘çok’ büyüktür!

 

14:7     Ve o zaman ilân etmişti Rabbiniz ki: „ Mutlaka eğer ‘verilen lütfa’ şükrederseniz, elbette sizlere ‘imkânlarınızı’ artırırım ve mutlaka eğer nankörlük ederseniz, muhakkak ki, azabım şiddetlidir! “.*

 

>5:64, 7:34, 7:167, 14:7, 16:61, 17:5, 17:6, 17:7, 17:8, 17:104<

 

14:8     Ve dedi ki, Mûsâ: „ Eğer inkâr ederseniz, sizler ve yeryüzündeki kimseler de topluca, ne var ki ‘ziyanı kendinizedir! “.* Şüphesiz ki Allâh, elbette hiçbir şeye muhtaç olmayan, müstağnidir; yüceltilmeye, övgüye lâyıktır!

 

>2:256, 4:170, 6:104, 7:146, 10:108, 11:120, 17:107, 18:29, 39:41, 90:10<

 

14:9     Gelmedi mi sizlere havadisi, sizlerden önceki kimselerin? Nûh’un halkı ve Âd (Hûd aleyhisselâm’ın halkı) ve Semûd (Sâlih aleyhisselâm’ın halkı) ve onlardan sonraki kimselerin ki, Allâh’tan başkası bilmez onları. Geldi onlara elçileri, ayan beyan ‘delillerle’. Fakat reddederek ellerini ‘elçilerin’ ağızlarına ‘uzatıp’ ve dediler ki: „ Doğrusu biz, inkâr ettik onunla gönderildiğiniz şeyi. Ve doğrusu mutlaka şüphedeyiz, bizleri ona ‘kulluğa’, davet ettiğin kuşkulu şeyden! “.

 

14:10   Dediler ki, elçileri: „ Allâh hakkında mı şüphe? Ki, örneksiz, sanat inceliğinde üstün yaratandır; gökleri ve yeri! ‘Allâhû Teâlâ’ davet ediyor sizleri ki, bağışlamak için sizlerin günahlarınızdan ‘bir kısmını’ ve erteliyor sizleri, adlandırılmış ‘bir’ vadeye kadar. “.* ‘Onlar da’ dediler ki: „ Sizler ise, illâki bizler benzeri, ‘görünen’ ölümlü varlıksınız (İnsan)! Muradınız, alıkoymak bizleri, atalarımızın ‘hizmetle, ibadetle’ kul oldukları şeylerden ‘ilâhlardan’!* Haydi, getirin bizlere apaçık salahiyet ‘belirtisi’! “.*

 

>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<

 

14:11   Dediler ki, onlara, elçileri: „ Bizler de, sizler benzeri, ‘görünen’ ölümlü varlıktan (İnsan) başka değiliz! Ve lâkin Allâh, lütufta bulunur kullarından dilediği ‘rızasına uyan’ kişiye.* Ve olamaz bizim salahiyet ‘belirtisi’ getirmemiz, Allâh’ın izni olmaksızın! Ve Allâh’a artık itimat etsinler, samimiyetle inananlar!

 

>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 31:22, 39:41, 57:20, 64:11<

 

14:12   Ve olmaz itimat etmememiz, Allâh’a? Ve yönlendirmişken bizleri, ‘razı olduğu’ yollarımıza. Ve elbette sabredeceğiz, bizlere ettiğiniz eziyetlere! Ve Allâh’a artık itimat etsinler, itimat edenler! “.

 

14:13   Ve derdi ki inkârcı kimseler, elçilerine: „ Sizleri mutlaka çıkaracağız yerimizden ‘topraklarımızdan’ veya mutlaka iade olunursunuz ‘dönersiniz’ milletimize ‘aynı inancı paylaşanlara’! “. Bunun üzerine vahyetti onlara ‘elçilere’ Rableri ki: „ Mutlaka mahvedeceğiz zalimleri!*

 

>5:25, 6:34, 7:89, 10:88, 12:110, 14:15, 71:24<

 

14:14   Ve mutlaka iskân edeceğiz sizleri yeryüzüne onların ardından!* İşte bu, makamımdan korkan ve ‘kıyâmet’ vaadimden korkan kimse içindir! “.

 

>7:128, 7:129, 7:137, 14:14, 21:105, 24:55, 28:5, 28:6<

 

14:15   ‘Resuller’ zafer istediler; ve heba ‘oldu’ her inatçı zorba.*

 

>5:25, 6:34, 7:89, 10:88, 12:110, 14:15, 71:24<

 

14:16   Arkasından da cehennem; ve içirilirler ‘orada’ irinli sudan.

 

14:17   Yutkunmaya çabalar onu ve neredeyse geçiremez boğazından kolayca onu. Ve gelecek ona, ölüm ‘sebepleri’ her yerden ve o, can veremez. Ve arkasından da katı azap.

 

14:18   Emsali o kimselerin ki, inkâr eden Rablerini: Gayretleri kül gibidir ki, dağıtır onu yel, esen bir günde. Erkli değillerdir kazandıkları şeylerden ‘elde etmeye’ bir şey üzerinde. İşte budur o, uzak ‘geri dönülmez’ sapkınlık.

 

14:19   Görmez misin ki, Allâh’ın olduğunu, oluşumunu yapılandırarak yaratanın, gökleri ve yeri hak ile ‘gayeyle’!* Eğer dilerse, sizleri giderir ‘yok eder’ ve getirir yeniden bir oluşumu yapılandırılarak var ediliş!*

 

>3:191, 30:8, 38:27, 44:38, 44:39, 45:22, 51:56, 75:36<

 

>6:133, 10:14, 14:19, 35:16<

 

İnsan neslinin değişimleri: – ÎKRA.COM

 

14:20   Ve değildir işte bu, Allâh’a üstün ‘zor bir şey’!

 

14:21   Ve ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* çıktılar Allâh’ın ‘huzuruna, insanların’ topluca* (Allâhû Teâlâ’nın gözle görülemeyip ancak âhirette Zât’ının görülebilmesi). O zaman derler ki, zayıflar ‘âcizler’, büyüklenen kimselere: „ Doğrusu bizler, sizlere uyanlardık! Artık sizler, savabilir misiniz bizlerden Allâh’ın azabından bir şeyi? “. ‘Onlarda’ derler ki: „ Eğer Allâh, bizleri ‘razı olduğu yola’ yönlendirseydi, elbette yönlendirirdik sizleri! Eşittir bizlere, feryat etsek de sabretsek de; ‘bundan’ yoktur kaçış! “.

 

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

 

>6:103, 14:8, 20:108, 39:68, 39:69, 56:61, 56:89, 75:22, 75:23, 75:30, 83:15, 89:22<

 

14:22   Ve der ki, şeytan, bitirildiğinde emir ‘kıyâmet hükmü yerine getirildiğinde’: „ Muhakkak ki Allâh, vadetti sizlere hakkı ‘İlâhî esasları’! Ve ‘ben de’ vadettim sizlere ‘bugünle karşılaşmayacağınızı’, ama caydım! Ve olmadı benim, üzerlerinizde bir salahiyet, sizleri davet etmemden başka!* Buna rağmen icabet ettiniz bana! Artık kınamayın beni ve kınayın nefsinizi! Olamam ‘bunda’ yardımcınız ve olamazsınız yardımcım! Muhakkak ki inkâr etmiştim ki, beni, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştırmanız ‘gibi’ şeyleri öncesinden! “. Muhakkak ki zalimler ki, onlaradır, elem azap!*

 

>7:16, 7:17, 7:18, 14:22, 34:20, 34:21, 72:6<

 

>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<

 

14:23   Ve dâhil edilirler o kimseler ki, samimiyetle inananlardır ve gayretleri erdemlidir; bahçelere ‘cennetlere’ ki, akar onun altından nehirler. Devamlı kalıcılardır orada, Rablerinin izniyle. Dirlik dilekleri orada: „ Selâm! “ dır.

 

14:24   Görmez misin ki, nasıl vurgularla Allâh, emsal verdi: Ki, temiz ‘hoş’ kelâm, temiz ‘hoş’ bir ağaç gibidir, aslı ‘kökü’ sabittir ‘sağlamdır’ ve dalları göktedir.

 

14:25   ‘O ağaç’ her daim verir yemişlerini, Rabbinin izniyle. Ve vurgular Allâh, emsallerle insanlara ki, belki ‘düşünüp’ hatırda tutarlar!

 

14:26   Ve emsali, kötü kelâmın, kötü bir ağaç gibidir ki, yerin üstünde kökünden koparılmıştır da, yoktur ona istikrar.

 

14:27   Sabitler ‘sağlamlaştırır’ Allâh, samimiyetle inanan kimseleri, sabit ‘sağlam’ sözle, dünya hayatında ve âhirette de. Ve şaşırtır Allâh, zalimleri. Ve Allâh, dilediği şeyi ifa eder!

 

14:28   Baksana o kimselere ki, lütfunu ‘hakikat bilgisini’ Allâh’ın, inkârla değiştirip ve konuşlandırdılar toplumlarını mahvolma yurduna!*

 

>2:75, 2:159, 5:13, 9:9, 9:10, 14:28, 41:40<

 

14:29   ‘Ki, o yurt’ cehennemdir! Maruz bırakılırlar ona ‘inkârları sebebiyle’.* Ve ne kötü karar kılınan ‘yer’!

 

>2:39, 2:81, 2:257, 4:56, 10:27, 13:5, 21:39, 36:63, 39:8, 40:6<

 

14:30   Ve kıldılar Allâh’a denkler ki, şaşırtmak için O’nun yolundan. ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Menfaatlenin! “.* Nihayet muhakkak ki, varışınız ateşedir!

 

>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<

 

14:31   ‘Yâ Muhammed!’, De ki kullarıma, o kimselere ki, samimiyetle inananlardır: „ Uygulasınlar ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti ‘namazı’!* Ve bağış yapsınlar rızıklandırdığımız şeylerden onları, sırlarda ve aşikâr! “. ‘Öyle bir’ gün gelmeden önce ki, onda alışveriş olmaz ve ne de dostluk.

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

14:32   Allâh ki, Zât’ı oluşumunu yapılandırarak yarattı, gökleri ve yeri! Ve indirdi gökten su; ki, böylelikle çıkardı onunla mahsullerden rızık, sizlere. Ve riayet ettirdi ‘kullanılabilir kıldı’ sizlere gemileri ki, yüzmesi için denizde O’nun emriyle ‘hükmü ile’. Ve riayet ettirdi ‘kullanılabilir kıldı’ sizlere, nehirleri de.

 

14:33   Ve ‘Allâhû Teâlâ’, riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ sizlere, güneşi ve ay’ı!* İkisi de (Allâhû Teâlâ’nın onlara öngördüğü doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği) hareket hâlindelerdir. Ve riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ sizlere, geceyi ve gündüzü.

 

>6:96, 55:5<

 

14:34   Ve verdi sizlere, O’ndan gereksindiğiniz her tür şeyden! Ve eğer’ tek tek’ sayarsanız lütfunu Allâh’ın, sayamazsınız onu!* Muhakkak ki insan, elbette zalim, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmıştır!*

 

>6:98, 7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<

 

14:35   Ve demişti ki İbrâhîm: „ Rabbim… Kıl bu şehri (Mekke) güvenli!* Ve kaçındır beni ve oğullarımı da, putlara ‘hizmetle, ibadetle’ kul olmamızdan!

 

>3:96, 3:97<

 

14:36   Rabbim… Muhakkak ki onlar ‘vesvese veren, insan ve cin şeytanlar’, saptırdılar insanlardan birçoğunu!* Ama kim bana uyarsa, artık o mutlaka bendendir. Ve kim de bana isyan ederse, o hâlde şüphesiz ki Sen, fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayansın;* inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedensin!

 

>3:151, 4:117, 6:100, 10:18, 23:117, 39:3, 42:21, 46:5<

 

>15:49, 20:82, 28:16, 39:53<

 

14:37   Rabbimiz… Muhakkak ki iskân ettim, soyumdan (oğlu İsmâîl aleyhisselâm ve karısı Hâcer’i) ekine sahip olmayan bir vadiye; Senin hürmetli, yasakların uygulandığı mukaddes Ev’in (Kâbe) yanında!* Ki, Rabbimiz… Uygulamaları için ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti!* Artık kıl insanlardan ‘bir kısmına’, meyilli gönüller onlara! Ve onları rızıklandır mahsullerden! Ki, belki şükrederler!

 

>2:126, 2:127, 3:96, 3:97<

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

 

14:38   Rabbimiz… Şüphesiz ki Sen, bilirsin sakladığımız şeyi de, açıkladığımız şeyi de! Ve saklı yoktur Allâh’a ‘hiçbir’ şey, yerde ve ne de gökte!*

 

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

 

14:39   ‘Esas’ yüceltilme, övgü, ‘sırf’ Allâh’a ‘yaraşır’! Ki Zât’ı, hibe etti bana, yaşlılık üzerinde İsmâîl ve İshâk’ı! Şüphesiz ki Rabbim, elbette işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiği duaya icabet edendir!

 

14:40   Rabbim… Kıl beni uygulayanlardan ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti!*; ve zürriyetimi de! Rabbimiz… Ve kabul buyur davetimi ‘duamı’!*

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

 

>2:83, 2:183, 3:39, 5:12, 10:87, 14:40, 19:31, 20:14, 21:73, 22:26, 22:27, 22:28, 22:78, 31:17, 42:13<

 

14:41   Rabbimiz… Bağışla beni ve ebeveynlerimi ve samimiyetle inananları, ‘kıyâmet sonrası âhirette’ kalkılan gün! “.*

 

>2:275, 14:41, 40:51, 83:6<

 

14:42   Ve olduğunu sanma ki, Allâh, bihaberdir zalimlerin gayretlerinden. Sadece erteler* onları o güne ‘kıyâmet sonrası âhirete’ ki,* onda gözler ‘dehşetten’ bakakalır.

 

>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<

 

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

 

14:43   ‘Kıyâmet günü’ hızla gidenler, ‘şaşkınlıktan’ başlarını dikerek ‘göğe’ ki, kendi yanlarına ‘bile’ dönmezler. Ve yüreklerinde emellerden ‘eser yoktur’!*

 

>14:43, 54:8, 99:1, 99:2, 99:3<

 

Dünyanın sonunun muhtemelen bir Meteorit felaketiyle olacağı: – ÎKRA.COM

 

14:44   ‘Yâ Muhammed!’, Ve uyar insanları ‘kıyâmet’ günü onlara gelecek azabı!* O zaman ‘kıyâmet günü’, diyorlar ki, zalim kimseler: „ Rabbimiz… Ertele bizleri yakın ‘bir’ vadeye kadar ki, icabet edelim davetine ve uyalım elçilere! “. Ve yemin etmediniz mi, daha önceleri olmadığına sizlere bir zeval!?

 

>3:184, 5:70, 6:42, 14:4, 14:44, 16:36, 16:44, 17:77, 28:47<

 

14:45   Ve iskân oldunuz meskenlere, benliklerine zulmeden kimselerin ve belli oldu ya sizlere, onlara nasıl ifa ettik ‘azabı’. Ve ‘vaziyeti’ vurguladık sizlere emsallerle!

 

14:46   Ve düzen kurmuşlardı ‘her türlü’ düzenlerle. Ve ‘bilgisi’ Allâh’ın katındadır kurdukları düzenlerinin. Ve olsa da kurulan düzenleri, yok edecek ‘güçte’ onunla dağları (yaptıklarının devamına müsaadesiyle, aleyhlerine oluşturur)!

 

14:47   Öyleyse olduğunu sanma ki, Allâh, elçilerine ‘olan’ vaadine ters düşer. Şüphesiz ki Allâh, mutlak yüce, eşsiz, benzersizdir; intikam sahibidir!

 

14:48   O gün yer başka bir yeryüzüne dönüştürülür ve gökler de. Ve ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* ortaya çıktılar ‘insanlar, Allâh’ın ‘huzuruna’, * (Allâhû Teâlâ’nın gözle görülemeyip ancak âhirette Zât’ının görülebilmesi). Ki, tekdir; yegâne kahredicidir!*

 

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

 

>6:103, 14:8, 20:108, 39:68, 39:69, 56:61, 56:89, 75:22, 75:23, 75:30, 83:15, 89:22<

 

>40:16<

 

14:49   Ve görürsün ‘günah’ suçlularını izin günü (Allâhû Teâlâ’nın izniyle gerçekleşecek kıyâmet günü) birbirlerine bağlanmış prangalar içinde.

 

14:50   Gömlekleri ‘giysileri’ katrandandır ve bürümüştür yüzlerini ateş.

 

14:51   ‘Bunlar’, ecrini vermesi içindir Allâh’ın, her benliğe, kazandığı şeyleri. Şüphesiz ki Allâh, tez, noksansız hesaplayan, saptayandır!

 

14:52   Bu (Kur’ân-ı Kerîm), bir tebliğdir insanlara ve uyarılmaları için onunla ‘kıyâmetle’! Ve bilsinler ki, sadece O’dur, tek İlâh! Ve aklı ve gönlü işleyen, derin kavrayış sahiplerinin yâd etmesi içindir!*

 

>6:98, 7:52, 7:185, 10:101, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<