6. EN’ÂM:

 

„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.

 

„ Sığınırım Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*

>7:200, 15:34, 16:98<

Allâh’ın adıyla… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.

 

 

6:1          Yüceltilme, övgü, Allâh’adır! Ki Zât’ı, yarattı gökleri ve yeri! Ve kıldı karanlıkları ve aydınlığı! Sonra da ‘hakikati’ örtmeye şartlanmış kimseler, Rablerine ‘Zât’ının yarattıklarını’ denk tutuyorlar.*

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:2          O’dur ki, Zât’ı, yarattı sizleri, nemli topraktan! Sonra da belirledi ‘bir’ vade.* Ve vade ki, adlandırılmıştır ‘Levh-i Mahfûz’da’ (:Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası);* Ki, katındadır. Sonra da sizler, şüphe ediyorsunuz!

>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<

>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<

 

6:3          Ve O’dur, Allâh, göklerde ve yerde! Bilir, sırrınızı ve açıkladığınızı ve bilir, kazanacağınız şeyi (:muvaffakiyet; ceza)!*

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

 

6:4          Ve gelmez ki, onlara ‘hakikati örtmeye şartlanmışlara, bir’ âyet, Rablerinin âyetlerinden ‘hakikat bilgisinden’ ki, olmasınlar ondan ‘bildikleri hükümlere’ aldırış etmemiş.

 

6:5          Öyle ki, yalanlamışlardı hakkı ‘İlâhî esasları’, geldiğinde onlara. Fakat gelecek onlara havadisleri onunla alay etmiş oldukları şeyin.*

>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 13:32, 14:42<

 

6:6          Görmüyorlar mı ki, nicelerini yok ettik kendilerinden önceki ‘uyarılan inkârcı’ nesillerden? İmkânlandırdık onları yeryüzünde ki, sizleri imkânlandırmadığımız şekilde. Ve gönderdik gökten üzerlerine sağanak. Ve var ettik ırmaklar ki, akardı tabanlarından. Fakat mahvettik onları suçları ‘sebebiyle’.* Ve inşa ettik ‘yarattık’ onların ardından başka nesiller.

>6:6, 10:13, 16:26, 22:45, 29:55, 41:16<

 

6:7          ‘Yâ Muhammed!’, Ve olsa ki, indirseydik sana ‘hakikat bilgisini’, kâğıt üzerine yazılmış kitap; öyle ki, mutlaka dokunsalar ona elleriyle de, elbette derdi ki, ‘hakikati’ örtmeye şartlanmış kimseler: „ Bu ancak apaçık büyüdür ‘dalaveredir’! “.

 

6:8          Ve dediler ki: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, bir melek! “.* Ve olsa ki, indirseydik ‘bir’ melek, elbette bitirilirdi emir ‘kıyâmet hükmü yerine getirilirdi’ (:mesele kapanır, peygambere ihtiyaç kalmaz, işleri Allâhû Teâlâ’ya kalır).* Sonra da göz açtırılmaz ‘süre verilmez’.

>6:8, 7:203, 11:12, 23:71, 45:18<

>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<

 

6:9          Ve eğer onu ‘istedikleri elçiyi’ kılsaydık ‘bir’ melek ki, onu mutlaka adam ‘insanoğlu’ var ederdik. Ve şüphe ettikleri şeyi, mutlaka onlara ‘yine’ şüphe ettirirdik.

 

6:10       ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, alay edildi elçilerle senden önce de. Böylelikle sarıverdi onlardan eğlenen kimseleri, alay etmiş oldukları şey!*

>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 13:32, 14:42<

 

6:11       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ ‘O hâlde isterseniz’ gezinin de yeryüzünde sonra bakın, nasıl oldu âkıbeti ‘hakikat bilgisini’ yalanlayanların! “.

 

6:12       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Kimindir, göklerdeki şeyler ve yerdekiler? “. De ki: „ Allâh’ındır! “. Allâh, Zât’ı üzerine yazdı bahşetmeyi, bağışlamayı, merhametle esirgemeyi. Mutlaka toplar sizleri kıyâmet günü ki, kuşku yoktur onda!* O kimseler ki, ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’, canlarını hüsrana uğrattılar. Artık onlar ‘Allâhû Teâlâ’ya, elçilerine ve kıyâmete’ inanmazlar!*

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<

 

6:13       Ve Zât’ının dır, gecede ve gündüzde sükûn şeyler! Ve O’dur, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet eden; en iyi bilen!

 

6:14       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Allâh’tan başkasını mı dost edineyim? “. Örneksiz, sanat inceliğinde üstün yaratandır; gökleri ve yeri! Ve O’dur, besleyen ve beslenmeyen! De ki: „ Muhakkak ki ben, emrolundum ki, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ teslim olan kişilerin ilki ‘cemaatimin öncüsü’ olmamla; ve olmamakla ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan! “.

 

6:15       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki ben, korkarım eğer isyan edersem Rabbime, büyük günün azabından! “.

 

6:16       Kim ondan ‘azaptan’ çevrilirse izin günü (:Allâhû Teâlâ’nın izniyle gerçekleşecek kıyâmet günü) o hâlde ona, bahşetmiş, bağışlamış, merhametle esirgemiştir. Ve işte budur apaçık başarı, kurtuluş.

 

6:17       Ve eğer dokundurursa sana Allâh zararı, artık onu, giderecek yoktur ki, O’ndan başka. Ve eğer dokundurursa sana ‘bir’ hayır, o hâlde O’dur, her şey üzerinde dilediğini, irade ettiği gibi icra eden ve yapmaya kudretli!

 

6:18       Ve O’dur, kullarının üstünde yegâne kahredici! Ve O’dur, âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden; haberdar, üstün bilgi sahibi!

 

6:19       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Hangi şey daha büyüktür şahitlikte? “. De ki: „ Allâh şahittir, benim ve sizlerin arasında! Ve vahyolundu ki, bana bu Kur’ân, onunla uyarman için sizleri ‘kıyâmetle’ ve kime ulaştıysa ‘onu da’. Mutlaka elbette şahitlik ediyor musunuz, Allâh ile beraber başka ilâhların olduğuna? “. De ki: „ Ben şahitlik yapmam! “. De ki: „ Ki, sadece O’dur, tek İlâh! Ve muhakkak ki ben, uzağım ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştırdığınız şeylerden! “.

 

6:20       O kimseler ki, kendilerine kitap ‘hakikat bilgisi’ verdiklerimiz ‘Yahudiler ve Hristiyanlardan bazıları’, tanırlar onu ‘Muhammed aleyhisselâm’ı, kendi’ oğullarını tanıdıkları gibi. O kimseler ki, ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’, canlarını hüsrana uğrattılar. Ve artık onlar ‘Allâhû Teâlâ’ya, elçilerine ve kıyâmete’ inanmazlar!*

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<

 

6:21       Ve kimdir daha zalim o kimseden ki, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uydurdu!?* Veya yalanladı âyetlerini ‘hakikat bilgisini’. Muhakkak ki, o zalimler kurtuluşa eremezler!

>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<

 

6:22       Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* toplatırız onları topluca, sonra deriz ki, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimselere: „ Ortaklarınız ‘uydurma ilâhlarınız’ nerede, zanda bulunmuş olduğunuz? “.*

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:23       Sonra olmaz ki, fitneleri ‘zararları’: „ Vallâhi Rabbimiz… ‘Sana’ ortak yakıştırıyor değiliz! “ demelerinden başka.

 

6:24       Bak nasıl, benlikleri aleyhine yalan söylediler! Ve ayrıldı ‘hatırdan, gönülden çıkarıldı’ onlardan iftira etmiş oldukları şeyler ‘uydurma ilâhları’.*

>2:166, 4:47, 6:110, 18:52<

 

6:25       ‘Yâ Muhammed!’, Ve aralarından kimileri seni dinlerler! Ve kıldık kalplerinin üzerine kılıflar ki, anlamalarına ‘karşı’ onu ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’. Ve kulaklarında sağırlık vardır (:anlamak istemedikleri için, idrak kuvveleri kilitlidir).* Ve eğer görseler de tüm âyetleri ‘alâmetleri’, inanmazlar ona!* Hatta geldikleri zaman sana, mücâdele ederler seninle, derler ki, ‘hakikati’ örtmeye şartlanmışlar: „ Bu ise, evvelkilerin masallarından başka ‘bir şey’ değildir. “.*

>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<

 

6:26       Ve onlar, men ederler ondan ‘Kur’ân-ı Kerîm’den’ ve uzaklaşırlar ‘kendileri de’ ondan. Ve mahvederlerse de ‘aslında’ benliklerinden başkasını ‘değil’. Ve ‘bunun’ farkında ‘bile’ değillerdir.

 

6:27       ‘Yâ Muhammed!’, Ve bir görseydin, durduruldukları zaman ateşin üzerinde! O zaman derler ki: „ Ah keşke ‘dünyaya’ geri döndürülsek ve yalanlamayıp Rabbimizin âyetlerini ‘hakikat bilgisini’ ve olurduk samimiyetle inananlardan! “.*

>2:167, 3:30, 6:27, 6:28, 6:30, 6:109, 6:110, 6:111, 7:53, 69:25, 78:40, 89:23, 89:24<

 

6:28       Aksine, ‘böyle söylüyorlar ki’ başladılar ‘anlamaya’, daha önceden de saklıyor oldukları şeyleri ‘cezayı’. Ve ‘bilinçleri yenilenip, dünyaya’ geri döndürülselerdi, mutlaka geri dönerlerdi ondan men edildikleri şeylere.* Ve doğrusu onlar, elbette yalancılardır!*

>6:109, 6:110, 6:111, 7:53<

>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<

 

6:29       Ve derler ki: „ Hayatımız ise o, dünya ‘hayatından’ başka değildir. Ve diriltilecek de değiliz. “.*

>36:81, 46:33, 50:15, 75:40, 83:4<

 

6:30       ‘Yâ Muhammed!’, Ve bir görseydin, durduruldukları zaman Rablerinin huzurunda! Denir ki: „ Bu ‘diriltilme’ gerçek değil mi? “. Derler ki: „ Aksine ‘gerçek’ ve Rabbimiz hakkı için! “. ‘Melek’ der ki: „ O hâlde tadın ‘cehennemde’, azabı! İnkâr etmekte olduğunuz şeylerden. “.*

>4:56, 6:30, 7:37, 8:50, 10:52, 10:70, 14:29, 16:85, 39:71, 67:8<

 

6:31       Hüsrana uğradılar o kimseler ki, yalanladılar Allâh’a kavuşmayı. Hatta o saat ‘kıyâmet’ ansızın onlara gelince, derler ki: „ Ah içimiz sızlıyor, orada ‘dünyada’ ihmâl ettiğimiz şeyler üzere. “.* Ve onlar, taşırlar sırtlarının üzerinde yüklerini ‘günahlarını’. Ne kötü değil mi, yüklendikleri şey!?

>2:167, 3:30, 6:27, 6:28, 6:30, 6:109, 6:110, 6:111, 7:53, 69:25, 78:40, 89:23, 89:24<

 

6:32       Ve dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka ‘bir şey’ değildir. Ve elbette âhiret yurdu ‘daha’ hayırlıdır ‘günahlardan’ korunan kimselere.* Hâlâ akıl etmez misiniz?

>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<

 

6:33       ‘Yâ Muhammed!’, Biliyorduk ki, mutlaka o, elbet hüzünlendiriyor seni, onların söyledikleri! Fakat doğrusu onlar, ‘aslında’ seni yalanlamıyorlar ve lâkin zalimler, Allâh’ın âyetlerine ‘hakikat bilgisine’ direniyorlar.

 

6:34       ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, yalanlandı ‘diğer’ elçiler senden önce de! Fakat sabrettiler yalanlandıkları şeylere ve uğradıkları eziyetlere ki, onlara gelinceye kadar yardımımız. Ve değiştirebilecek yoktur, kelimelerini ‘hükümlerini’ Allâh’ın! Ve andolsun ki, ‘bazı yalanlanan’ gönderilmiş ‘elçilerin’ havadisinden geldi sana.

 

6:35       ‘Yâ Muhammed!’, Ve büyük ‘ağır’ gelirse sana, ‘çağrıya’ aldırış etmemeleri, haydi mecal edeceksen amacına, yere ‘inebileceğin’ bir delik ‘aç’ veya göğe ‘tırmanacağın’ bir merdiven ‘koy’, böylelikle getir onlara bir âyet ‘alâmet’! Ve eğer dileseydi Allâh, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, yönlendirilme üzerinde elbette toplardı onları. Öyleyse ‘ne yapsan da inanmazlar’ olma cahillerden ‘idrak edemeyenlerden’!*

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<

 

6:36       Ancak ki, ‘çağrıya’ işiten kimseler icabet ederler. Ve ölüleri, Allâh diriltir onları! Sonra Zât’ına döndürülecekler!

 

6:37       Ve ‘Mekke inkârcıları’ dediler ki: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, Rabbinden bir âyet ‘alâmet’! “. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Şüphesiz ki Allâh, dilediğini, irade ettiği gibi icra etmeye ve yapmaya kudretlidir! Ki, bir âyet ‘alâmet’ indirmeye de! “.* Ve lâkin onların birçoğu bilmezler.

>6:8, 7:203, 11:12, 23:71, 45:18<

 

6:38       Ve olmaz ki, yeryüzünde hiçbir hareket eden mahlûkatlardan ve ne de kanatlarıyla uçan kuşlar, sizler emsali ümmet olmasınlar! İhmâl etmedik kitapta ‘Levh-i Mahfûz’da’, (:Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası)* ‘hiç’ bir şeyden. Sonra Rableri ‘huzuruna’ toplatılırlar.*

 >6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

 

6:39       Ve o kimseler ki, yalanladılar âyetlerimizi ‘hakikat bilgisini’. ‘Onlar, anlamak istemedikleri için’ sağırdır ve dilsizdir karanlıklar ‘İlâhî esaslar bilgisizliği’ içinde. Allâh diler ki, ‘müstahik’ kişiyi sapkınlıkta bırakmayı* ve diler ki, ‘rızasına uyan’ kişiyi de, kılmayı ‘razı olduğu’ yol doğrultusunda.*

>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<

>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<

 

6:40       ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’ de ki: „ Bakar mısınız, eğer gelse sizlere ‘ansızın’ Allâh’ın azabı veya ‘ansızın’ gelse sizlere o saat ‘kıyâmet’,* Allâh’tan başkasına mı davet ‘dua’ edersiniz ‘itiraf edin’, eğer samimilerseniz? “.

>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<

 

6:41       Aksine, yalnızca O’na davet ‘dua’ edersiniz. Artık giderir davet ‘dua’ ettiğiniz şeyi Zât’ına, eğer dilerse. Ve ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştırdığınız şeyleri unutursunuz.

 

6:42       ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, gönderdik ümmetlere ‘nice elçileri’ senden önce de!* Öyle ki, aldık ‘sınadık’ onları baskı altında ve darlıkla ki, belki yalvarırlar!

>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<

 

6:43       Oysaki geldiği zaman onlara baskımız, yalvarsalardı ya. Ve lâkin kalpleri katılaştı. Ve süsledi ‘cazip gösterdi’ şeytan onlara, gayret ediyor oldukları şeyleri.*

>7:16, 7:17, 7:18, 14:22, 34:20, 34:21, 72:6<

 

6:44       Öyle ki, onunla hatırlatıldıkları şeyleri unuttuklarında, açtık onlara her şeyin kapısını ta ki, verildikleri şeylerle ‘imkânlarla’ ferahlandıkları zaman, ansızın onları aldık ‘kıstırdık’.* O zaman onlar kahrolanlardandır.

>2:126, 6:44, 11:93, 19:73, 19:75, 46:35, 67:29, 72:24<

 

6:45       Böylelikle kesildi arkası ki, o, ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulmeden toplumundaki kimselerin. Ve yüceltilme, övgü, Allâh’adır! Ki, Rabbidir var olan her şeyin!*

>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<

 

6:46       ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’ de ki: „ Bakar mısınız, eğer alsa Allâh, işitme duyunuzu ve görme duyularınızı ve mühürlese kalplerinizin üzerini ilâh kimdir Allâh’tan başka, sizlere ‘geri’ getirecek onları? “. Bak nasıl açıklıyoruz âyetleri ‘hakikat bilgisini’ ayrı ayrı.* Sonra da onlar, ‘hakikat bilgisinden’ alıkoyuyorlar.

>6:46, 6:65, 6:97, 6:98, 7:32, 10:5, 10:24, 11:1 13:2<

 

6:47       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Bakar mısınız, eğer gelse sizlere ansızın Allâh’ın azabı, veya açıkça, zalimler toplumundan başkası mı mahvedilir? “.

 

6:48       Ve göndermeyiz ki, gönderilmiş ‘elçileri, hakikat bilgisi ve cennetle’ müjdeleyiciler olmaksızın ve ‘kıyâmetle’ uyaranlar. Ancak kim samimiyetle inanır ve gidişatı düzeltirse, artık korku yoktur onlara ve ne de hüzünlenirler.

 

6:49       Ve o kimseler ki, yalanladılar âyetlerimizi ‘hakikat bilgisini’. Dokunacak onlara ‘cehennemde’ azap, hak yoldan ayrılanlar olmaları sebebiyle.*

>2:167, 3:30, 6:27, 6:28, 6:30, 6:109, 6:110, 6:111, 7:53, 69:25, 78:40, 89:23, 89:24<

 

6:50       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Demiyorum sizlere, yanımdadır Allâh’ın hazineleri ve bilmiyorum algılanamayanı ve demiyorum sizlere ki, muhakkak ki, ben bir meleğim! Ki, ancak bana vahyolunan şeye ‘İlâhî esaslara’ uyarım! “. De ki: „ Hiç eşit olur mu kör ve gören? Hâlâ inceden inceye düşünmez misiniz? “.*

>2:171, 7:179, 6:104, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 25:44, 35:28<

 

6:51       ‘Yâ Muhammed!’, Ve uyar onunla ‘kıyâmetle’!* Rableri ‘huzuruna’ toplatılacaklarından korkan kimseleri.* Yoktur onlara; ki, O’na ilişiksiz; bir dost ve şefaatçi.* Ki, belki ‘geç olmadan günahlardan’ korunurlar!

>6:5, 6:51, 6:158, 14:44, 14:52<

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26<

 

6:52       ‘Yâ Muhammed!’, Ve ‘fakir inançlıları’ kovma! O kimseleri ki, davet ‘dua’ ederler Rablerine erkenden ve gün batımı, yüzünü ‘rızasını’ isteyerek. Senin üzerine olmaz ki, onların hesabından bir şey ‘sorumluluk ki, onları kovman gereksin’; ve olmaz senin hesabından da onların üzerine bir şey. Artık onları kovarsan, o hâlde olursun ‘günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ zalimlerden!

 

6:53       Ve böylelikle sınadık onların bazılarını bazılarıyla ‘Kureyş’in seçkinlerini, fakirlerle’ ki, demeleri için: „ Şunlar mı aramızdan, üzerlerine Allâh’ın lütfettikleri? “. Değil midir Allâh, şükredenleri en iyi bilen!?

 

6:54        ‘Yâ Muhammed!’, Ve geldikleri zaman sana o kimseler ki, samimiyetle inanırlar âyetlerimize ‘hakikat bilgisine’; o hâlde de ki: „ Selâmun aleykum! ‘Esenlik üzerinize!’ “.* Rabbiniz yazdı Zât’ı üzerine, bahşetmeyi, bağışlamayı, merhametle esirgemeyi. Oldu ki, sizlerden kim, gayretlenir bir kötülüğe cahillikle ‘bilgisizce’, sonra da tövbe eder de ve gidişatı düzeltirse ardından, o hâlde O ‘Allâhû Teâlâ’, fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!

>4:86<

 

6:55       Ve işte böyle ayrı ayrı açıklıyoruz âyetleri ‘hakikat bilgisini’.* Ve belirir ‘günah’ suçlularının yolu.

>6:46, 6:65, 6:97, 6:98, 7:32, 10:5, 10:24, 11:1 13:2<

 

6:56       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki ben, men edildim ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk etmekten onlara ‘kutsallaştırılan zât’a, puta’ ki, Allâh’a ilişiksiz; davet ‘dua’ ediyorsunuz! “.* De ki: „ Uymam emellerinize ki, o zaman, sapmışlardan olurum ve olmam ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlendirilmişlerden. “.*

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

>5:48, 5:49, 11:12, 11:112, 11:113, 17:74, 28:87<

 

6:57       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki ben, bir beyan üzereyim ‘hakikat bilgisine dayanıyorum’ Rabbimden ve sizler onu yalanladınız! ‘Olmasına’ acele ettiğiniz şey ‘kıyâmet’, benim yanımda değil. Hüküm illâki Allâh’ındır! Ki, gerçeği kıssa eder ‘bahseder’. “.* Ve O’dur, ‘gerçeği, asılsızlıktan’ aşama aşama ayıranların en hayırlısı!

>6:31, 6:47, 6:134, 7:187, 10:53, 10:54, 15:85, 20:15, 21:9, 22:7, 22:55, 29:53, 40:59, 67:25, 67:27<

 

6:58       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Ki, eğer olsaydı yanımda, onun ‘olmasına’ acele ettiğiniz şey ‘kıyâmet’, elbette bitirilirdi emir ‘kıyâmet hükmü yerine getirilirdi’ benim ve sizlerin arasında. “ (:mesele kapanır, peygambere ihtiyaç kalmaz, işleri Allâhû Teâlâ’ya kalır).* Ve Allâh, en iyi bilendir zalimleri!

>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<

 

6:59       Ve katındadır algılanamayanın anahtarları ki, bilmez onu O’ndan başkası! Ve bilir, karada ve denizdeki şeyleri!* Ve düşmez bir yaprak ki, onu bilmesin. Ve dâne yoktur ki, yerin karanlıkları içinde ve nemli ve kuru ‘canlı cansız’ apaçık kitapta ‘Levh-i Mahfûz’da’ (:Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası) olmasın.*

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<

 

6:60       Ve O’dur ki, Zât’ı, vefat ‘uykuyla bilinçsiz’ ettirir sizleri geceleyin!* Ve bilir, tesir ettiğiniz şeyleri gündüzün!* Sonra da diriltir sizleri onda ki, tamamlanması için adlandırılmış ‘bir’ vadenin ‘ömrün’.* Sonra da Zât’ına dır dönüşünüz! Sonra ‘âhirette’ bildirecek sizlere, gayret ediyor olduğunuz şeyleri!

>2:28, 2:56, 6:60, 39:42, 40:11<

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<

 

İlk diriliş, 2. Sûr’a üfürülme: ıkra.com

 

6:61       Ve O’dur, kullarının üstünde yegâne kahredici! Ve gönderir üzerlerinize muhafız ‘melekler’.* Ta ki, sizlerden birinize ölüm geldiği zaman onu, elçilerimiz (:Azrâîl aleyhisselâm ve yardımcıları) vefat ettirir. Ve onlar ‘görevlerinde’ kusur etmezler.

>6:61, 13:11, 17:13, 17:71, 18:49, 21:28, 43:80, 50:17, 50:18, 69:19, 69:25, 82:10, 82:11, 82:12, 84:7, 84:8, 86:4<

 

6:62       Sonra döndürülürler Allâh’a ki, sahipleri, koruyucularıdır; varlığı gerçek, sabittir! Değil mi ki, ‘ancak’ Zat’ınındır hüküm!? Ve O’dur, en tezidir, noksansız hesaplayan, saptayanların!

 

6:63       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Kim kurtarır sizleri, karanlıklarından karanın ve denizin? “. Davet ‘dua’ edersiniz O’na, yalvararak ve gizlice ki: „ Elbet eğer kurtarırsan bizleri bundan, mutlaka şükredenlerden oluruz ‘diyerek’! “.*

>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<

 

6:64       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ ‘Ancak’ Allâh kurtarır sizleri, ondan ‘karanın ve denizin sıkıntılarından’ ve tüm ezadan! Sonra sizler ‘Zât’ına yine’ ortak yakıştırıyorsunuz! “.*

>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<

 

6:65       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ O’dur, dilediğini, irade ettiği gibi icra etmeye ve yapmaya kudretli! Ki, üzerlerinize göndermeye de, üstünüzden azap veya ayaklarınızın tabanından, veya katarak ‘düşman edip’ sizleri bölük bölük birbirinize ve tattırmaya bazılarınızın baskısını, bazılarına. “. Bak nasıl, ayrı ayrı açıklıyoruz âyetleri ‘hakikat bilgisini’.* Ki, belki derinden kavrarlar!

>6:46, 6:65, 6:97, 6:98, 7:32, 10:5, 10:24, 11:1 13:2<

 

6:66       Ve yalanladı onu ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’ senin halkın ve o, gerçektir!* ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Değilim, üzerlerinize himayeci! “.*

>6:66, 7:2, 10:94, 11:120, 20:99, 39:41<

>6:104, 6:107, 10:108, 11:86<

 

6:67       Her havadisin kararlaşmış ‘gerçekleşeceği yeri ve zamanı vardır’. Ve yakında bileceksiniz!*

>6:67, 38:87, 38:88<

 

6:68       Ve gördüğün zaman o kimseleri ki, ‘alaycı’ konuşmaya dalarlar âyetlerimiz ‘hakikat bilgisi’ hakkında, artık aldırış etme onlara, ondan başka bir hadiseye dalıncaya kadar! Ve şayet unutturursa sana şeytan, artık oturma hatırladıktan sonra, o zalimler toplumuyla beraber!

 

6:69       Ve yoktur ‘günahlardan’ korunan kimseler üzerine, onların ‘alaycıların’ hesabından bir şey ‘sorumluluk’. Ve lâkin ‘hakikat bilgisi’ hatırlatılmalıdır! Ki, belki ‘onlarda, geç olmadan günahlardan’ korunurlar!

 

6:70       Ve bırak o kimseleri ki, edindiler dînlerini ‘dîni algılarını’ oyun ve eğlence! Aldattı onları dünya hayatı ‘geçici bir menfaat’.* Ve hatırlat ki, benliğin onunla ‘hakikat bilgisi ile’ rehin alınacağını kazandığı şeylerle! Yoktur onun ki, Allâh’a ilişiksiz; bir dostu ve şefaatçisi.* Ve eğer ‘kurtulmak için’ adilce tüm denklikleri ‘ödemeye kalkışsa da’ ondan alınmaz. İşte onlar, o kimseler ki, hapsolmuşlardır kazandıkları ‘ceza’ sebebiyle. Onlaradır, ‘cehennemde’ kaynar sudan içki ve elem azap, inkâr ediyor olmaları sebebiyle.

>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<

>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26<

 

6:71       ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Davet mi ‘dua mı’ edelim? Ki, Allâh’a ilişiksiz; bizlere fayda sağlamayan şeylere ‘kutsallaştırılan zât’a, puta’.* ve bizlere zarar vermeyen. Ve döndürülelim geriye topuklarımızın üzerinde, yönlendirdikten sonra bizleri Allâh? Ki, şeytanların yeryüzünde kandırdıkları kimseler gibi sersemce. Sahabelerinin de: „ Onu davet ettikleri ki, gel bizlere yönlendirilmeye ‘diye’. “. “. De ki: „ Muhakkak ki, Allâh’ın ‘razı olduğu yola’ yönlendirilme, o, ‘tek, gerçek’ yönlendirilmedir! Ve emrolunduk ki, teslim olmamızla var olan her şeyin Rabbine. “.

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:72       Ve uygulayın ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti ‘namazı’!* Ve korunun ‘karşı gelmekten’ O’na! Ve O’dur ki, Zât’ı, Zât’ı ‘huzuruna’ toplatılırsınız!*

>2:43, 2:238, 4:103, 21:73, 22:78<

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

 

6:73       Ve O’dur ki, Zât’ı, yarattı gökleri ve yeri hak ile ‘gayeyle’! Ve „ Ol! “ dediği gün ‘o şey’ hemen ‘harekete geçer, vaktiyle de’ olur! Ki, sözü gerçektir! Ve hükümranlık Zât’ının dır, Sûr’a üfürüldüğü gün! Algılanamayanı ve şahit olunanı ‘görüneni’ en iyi bilendir!* Ve O’dur, âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden; haberdar, üstün bilgi sahibi!

>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<

 

6:74       Ve demişti ki, İbrâhîm, babası Azer’e: „ Putları ilâhlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben görüyorum ki, seni ve toplumunu apaçık sapkınlık içinde. “.

 

6:75       Ve işte böyle gösteriyorduk İbrâhîm’e, göklerde ve yeryüzündeki ‘emre âmâde, uyumlu işleyişin’ hükümranlığını ve olması için kati inanlardan.

 

6:76       Nihayet gecenin ‘karanlığı’ üzerini kaplayınca gördü bir gezegen; ‘inkârcılarla dalga geçme amaçlı’ dedi ki: „ Bu Rabbimdir! “. Fakat kaybolunca ‘batınca’ dedi ki: „ Kaybolanları sevmem. “.*

>16:120, 16:123, 21:51<

 

6:77       Buna rağmen, Ay’ı doğarken görünce ‘yine dalga geçerek’ dedi ki: „ Bu Rabbimdir! “. Fakat kaybolunca ‘batınca’ dedi ki: „ Elbet eğer Rabbim yönlendirmezse beni, mutlaka olurum ‘ben de sizler gibi’ sapmışlar toplumundan. “. *

3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<

 

6:78       Yine Güneşi doğarken görünce dedi ki: „ Rabbim budur ki, daha büyük! “. Fakat kaybolunca ‘batınca’ dedi ki: „ Ey halkım! Muhakkak ki ben, uzağım ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştırdığınız şeylerden! “.

 

6:79       „ Muhakkak ki ben, yönelttim yüzümü ‘benliğimi’ Zât’ına, Hanif (:yegâne İlâh’a inanan) ‘olarak’ ki, örneksiz, sanat inceliğinde üstün yaratandır; gökleri ve yeri!* Ve değilim ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan! “.

>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 6:161, 10:105, 21:25<

 

6:80       Ve tartıştı onunla halkı. ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Allâh hakkında mı tartışıyorsunuz benimle ve ‘Rabbim’ beni yönlendirmişken? Ve korkmuyorum O’na ortak yakıştırdığınız şeylerden ki, Rabbimin ‘aksi’ bir şeyi dilemesi müstesna.* >Rabbim kapsamıştır ilmiyle her şeyi! Hâlâ, hatırda tutmaz mısınız!? “.

3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:81       „ Ve nasıl korkarım, ortak yakıştırdığınız şeylerden? Ve sizler korkmuyorsunuz da Allâh’a ortak yakıştırdığınızı ki, sizlere hakkında ‘hiç’ bir delil indirmediği bir şeye ‘rağmen’.* Artık iki kesimden hangisi emniyette olmaya haktır ‘münasiptir’? Eğer biliyorsanız ‘haydi deyin’! “.

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:82       Samimiyetle inanan kimseler ve karıştırmayanlar inançlarını ‘haksız yere’ zulümle. Ki, işte onlar emniyettedirler ve onlar ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlendirmişlerdir!

 

6:83       Ve bunlar, kanıtlarımızdır İbrâhîm’e ki, verdik ona halkı aleyhine. Yükseltiriz mertebelerini dilediğimiz ‘rızamıza uyan’ kimselerin. Şüphesiz ki Rabbin, âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmedendir; en iyi bilendir!

 

6:84       Ve hibe ettik ona ‘İbrâhîm aleyhisselâm’a’ İshâk ve Yâkub’u (:İbrâhîm aleyhisselâm’ın torunu). Hepsini yönlendirdik. Ve Nûh ki, daha önce yönlendirmiştik ve onun soyundan Dâvûd ve Süleymân ve Eyyûb ve Yûsuf ve Mûsâ ve Hârûn’u da.* Ve işte bunun gibi, hak ettiklerini veririz iyilik edenlere.

>2:124<

 

Hz. Nûh aleyhisselâm soyundan gelen tek nesil İsrâîl oğulları: ıkra.com

 

6:85       Ve Zekeriyyâ ve Yahyâ ve Îsâ ve İlyâs hepsi erdemlilerdendir.

 

6:86       Ve İsmâil ve Elyesâ ve Yûnus ve Lût ve hepsini liyakatli kıldık cümle âlemler üzerine.

 

6:87       Ve onların atalarından ve soylarından ve kardeşlerinden de. Ve eledik onları ve yönlendirdik onları da ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu’ yol doğrultusunda.*

>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<

 

6:88       İşte bu, Allâh’ın ‘razı olduğu yola’ yönlendirilmedir! Ki, yönlendirir onunla kullarından dilediği ‘rızasına uyan’ kişiyi.* Ve eğer ‘onlar da, Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştırsalardı, elbette boşa çıkardı gayret ediyor oldukları şeyler.

>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<

 

6:89       İşte onlar, o kimseler ki, kendilerine kitap ‘hakikat bilgisi’ verdiklerimizdir ve idrak ‘yetisi’ ve bildiricilik (:peygamber). Buna rağmen eğer ‘insanlar’, onu inkâr ederlerse, artık onu nankörlük etmeyecek bir toplumu ona himayeci ederiz!*

>3:81, 3:85, 4:163, 4:164, 4:165, 6:157<

 

6:90       İşte onlar ‘peygamberler’, o kimseler ki, Allâh, ‘onları’ yönlendirdi. ‘Yâ Muhammed!’, Öyleyse onların yönlendirdiğine uy! De ki: „ Sual etmiyorum sizlerden, ‘tebliğim’ üzerine bir ücret! “.* O ki, ‘Kur’ân-ı Kerîm’, ancak cümle âlemlere ‘hakikat bilgisini’ hatırlatmadır!

>6:66, 7:2, 10:94, 11:120, 20:99, 39:41<

 

6:91       Ve ‘Yahudiler’ takdir edemediler Allâh’ı hakkıyla ‘titizlikle, gereğince’, O’nun kudretini ki, dedikleri zaman: „ Allâh, görünen, ölümlü varlık (:İnsan) üzerine hiçbir şey indirmedi! “. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Kim indirdi kitabı? ‘Tevrât’ı’ ki, o, Mûsâ’nın insanlara getirdiği aydınlığı ‘İlâhî esasları görmeye’ ve yönlendirilmeye ‘vesile’! Kâğıtlar kılıyorsunuz onu, açıklıyorsunuz onu ve saklıyorsunuz birçoğunu da. Ve ‘onunla’ öğretildi sizlere bilmediğiniz şeyler ve atalarınıza da! “. De ki: „ Allâh!.. “. Sonra bırak onları daldıkları ‘batak’ içinde oynasınlar!

 

6:92       Ve bu kitap ‘Kur’ân-ı Kerîm’ ki, Biz indirdik onu, mübarektir! Onaylayandır ellerindeki ‘diğer mukaddes kitapları’; ve ‘kıyâmetle’ uyarman içindir şehirlerin anası ‘Mekke’ ve etrafındaki kimseleri!* Ve o kimseleri ki, samimiyetle inanırlar âhirete; ona da ‘Kur’ân-ı Kerîm’e de’ inanırlar ve onlar ibadetlerini ‘namazlarını’ muhafaza ederler!

>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<

 

6:93       Ve kimdir daha zalim o kimseden ki, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uydurdu!?* Veya der ki: „ Vahyolundu bana! “. Ve vahyolunmadı ona bir şey. Ve kim der ki: „ İndireceğim Allâh’ın indirdiği şeylerin benzerini. “. ‘Yâ Muhammed!’, Ve bir görseydin, o zaman zalimleri, ölümün sancısı içinde! Ve melekler (:Azrâîl aleyhisselâm ve yardımcıları) uzatarak ellerini ‘onlara derlerken’: „ Çıkarın canlarınızı! Bugün alçaltıcı azap ile cezalandırılacaksınız ki, Allâh üzerine söylediğiniz gerçek dışı şeylerden; ve sizler, âyetlerine ‘hakikat bilgisine’ büyükleniyordunuz! “.

>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<

 

6:94       Ve andolsun ki, vardınız Bize bireyler olarak, sizleri yarattığımız gibi ilk defa! Ve terk ettiniz sizlere verdiğimiz şeyleri ki, ardına ‘atıp’ sırtınızı ‘çevirerek’.* Ve görmüyoruz beraberinizde şefaatçilerinizi* ‘uydurma ilâhları’ ki, onların ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak olduğunu zannettiğiniz!* Andolsun ki, sizlerle araları kesilmiş ve sizlerden ayrılmışlardır ‘hatırdan, gönülden çıkarılmıştır, şefaatçi’ zannettiğiniz şeyler ‘zât, put, uydurma ilâhlarınız’!*

>6:94, 15:23, 19:40, 19:80, 19:95<

>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26<

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

>2:166, 4:47, 6:110, 18:52<

 

6:95       Şüphesiz ki Allâh, yarıp çıkarandır; ‘başak’ dânesini ve çekirdeği ‘filizlendirendir! Ki, işte bunun gibi’ diriyi çıkarır ölüden ve ölüyü çıkarandır diriden! İşte budur Allâh! O hâlde nasıl çevriliyorsunuz?

 

6:96       Yarıp çıkarandır; sabahı ‘gecenin karanlığından’! Ve kıldı geceyi sükûnet vakti ve Güneşi ve Ay’ı hesaplanıp ‘kullanılabilir’. İşte bu, takdiridir daima üstün gelen, eşi benzeri olmayan; en iyi bilenin!

 

6:97       Ve O’dur ki, Zât’ı, var etti sizlere yıldızları ki, yönlenirsiniz onunla karanın karanlıklarında ve denizde! Ayrı ayrı açıkladık âyetleri ‘alâmetleri, anlaya’ bilen bir toplum için!*

>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

6:98       Ve O’dur ki, Zât’ı, inşa etti sizleri bir candan ‘hücreden’! Nihayet ‘sizin için’ kararlaştırılmış ve emanet yeri olarak. Ayrı ayrı açıkladık âyetleri ‘alâmetleri’, derinden kavrayan bir toplum için!*

>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

İnsanın tek hücrelilerden meydana geldiği: ıkra.com

 

6:99       Ve O’dur ki, Zât’ı, indirdi gökten su; ki, böylelikle çıkardık onunla ‘su ile’ her şeyin ‘türlü’ bitkisinden ki, böylelikle çıkardık ondan da bir yeşillik! Çıkarırız ondan da üst üste ‘başak’ dânesi ve hurma ağacının tomurcuklarından sarkan salkımları ve birbirine benzeyen ve benzemeyen üzümlerden ve zeytinler ve nar bahçeleri. Bakın onun meyvesine ‘mahsulüne’ meyve verdiğinde ve ‘bir de’ olgunlaştığında! Muhakkak ki, işte bunlar, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir’ samimiyetle inanan bir topluma!*

>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

6:100     Ve kıldılar cinleri (:görünmeyen varlıklar), Allâh’a ortak ‘ilâhlar’. Ve ‘Allâhû Teâlâ’ onları da yarattı! Ve uydurdular Zât’ına oğullar ve kızlar bilgisizce.* Noksanlık, kusur, acizlikten ötedir O! Ve yücedir vasıflandırdıkları şeylerden!

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:101     ‘Allâhû Teâlâ’ ilk başlatandır. Örneksiz yoktan var etmeye gökleri ve yeri! Nasıl olur ki, Zât’ının evlâdı? Ve olmamışken Zât’ına ‘bir’ eş? Ve ‘Allâhû Teâlâ’ yarattı her şeyi! Ve O’dur, her bir şeyi en iyi bilen!

 

6:102     İşte budur Allâh… Rabbiniz! İlâh olamaz O’ndan başka! Ki, yaratandır; her şeyi! Öyleyse ‘yalnızca, hizmetle, ibadetle’ O’na kulluk edin!* Ve O’dur, her şey üzerinde her hususta tanık, idareyi üstlenen, itimat edilen!

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

 

6:103     Bakışlar O’na yetişemez ‘nüfuz edemez’!* (:Allâhû Teâlâ’nın gözle görülemeyip ancak âhirette Zât’ının görülebilmesi); Ve O’dur, bakışlara yetişen ‘nüfuz eden’. Ve O’dur, hoş, nazik, tüm inceliklere, ayrıntılara nüfuz ederek bilen, lütufkâr; haberdar, üstün bilgi sahibi!

>6:103, 14:8, 20:108, 39:68, 39:69, 56:61, 56:89, 75:22, 75:23, 75:30, 83:15, 89:22<

 

6:104     Gelmiştir sizlere ‘Kur’ân-ı Kerîm’le’ görme ‘idrak kuvveleri’, Rabbinizden! Artık kim görürse, ancak onun benliğinedir ‘lehinedir’. Ve kim de kör kalıp ‘idrak etmek istemezse’, o hâlde ‘sorumluluğu kendi’ üzerinedir.* ‘Artık inkârda ısrarcının, elçimizden duyacağı’: „ Ve değilim üzerlerinize muhafız! “.*

>2:171, 7:179, 6:104, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 25:44, 35:28<

>6:104, 6:107, 10:108, 11:86<

 

6:105     ‘Yâ Muhammed!’, Ve işte böyle ayrı ayrı açıklıyoruz âyetleri ‘hakikat bilgisini’.* Ve ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’ desinler ki: „ Sen ders almış ‘bunları bir yerden öğrenmişsin’! “. Ve onu ‘hakikat bilgisini’ beyan etmemiz için, ‘anlaya’ bilen bir toplum için!

>6:46, 6:65, 6:97, 6:98, 7:32, 10:5, 10:24, 11:1 13:2<

 

6:106     ‘Yâ Muhammed!’, Uy, ‘ancak’ Rabbinden sana vahyoluna şeye ‘İlâhî esaslara’! İlâh olamaz O’ndan başka! Ve aldırış etme ‘Allâhû Teâlâ’ya’, ortak yakıştıranlara!

 

6:107     ‘Yâ Muhammed!’, Ve eğer dileseydi Allâh, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, ortak yakıştıramazlardı! Ve seni kılmadık üzerlerine muhafız ve sen değilsin üzerlerine himayeci!*

>6:104, 6:107, 10:108, 11:86<

 

6:108     Ve sövmeyin, o kimselerin ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranların’ davet ‘dua’ ettiklerine ki, Allâh’a ilişiksiz; yoksa düşmanlıkla, bilgisizce Allâh’a söverler! İşte böyle, süsledik ‘cazip gösterdik’ her ümmete gayretlerini.* Sonra Rablerinedir dönüşleri! Artık ‘âhirette’ bildirecek onlara, gayret ediyor oldukları şeyleri!

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:109     Ve yemin ettiler Allâh’a olanca yeminleriyle ki, mutlaka eğer gelirse onlara bir âyet ‘alâmet’, elbette ona inanacaklarına. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Âyetler ‘alâmetler’ ancak Allâh’ın katındadır! “. Ve bilincinde varmaz mısınız ‘alâmet’ geldiğinde de inanmayacak olduklarını!?*

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<

 

6:110     Ve ‘alâmetleri gösterecek olsak ta’ çeviririz gönüllerini ‘idrak kuvvelerini’ ve görmelerini ki, inanmadıkları gibi ona ilk defa. (:Âhirette yaşananların gösterilip, tekrar bilinçlerin silinip eski hâllerine döndürülmesi.)* Ve bırakırız onları azgınlıkları içinde ki, ‘yaptıklarıyla keyiflenip’ bocalasınlar.*

>2:166, 4:47, 6:110, 18:52<

>7:101, 10:11, 10:12, 39:49<

 

6:111     Ve eğer olsaydı ki, indirmemiz onlara melekleri ve konuşsaydı onlarla ölüler ve toplatsaydık onlara her şeyi karşılarına, inançlı olamazlardı ‘daha önceden yalanladıkları şey inkâr sebebiyle’.* Ki, Allâh’ın dilemesi müstesna. Ve lâkin onların birçoğu cahillik ederler ‘idrak edemezler’.

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<

 

6:112     Ve işte böylelikle bildiricilerin (:peygamber) hepsine insan ve cin şeytanları ‘müsaade ederek’ düşman kıldık.* Onlar, birbirlerini aldatarak ışıltılı sözler vahiy ‘telkin’ ederler. Ve eğer dileseydi Rabbin ‘insanı tercihsiz kılmayı’, ifa edemezlerdi onu. Artık bırak onları ve iftira ettikleri şeylerle ‘uydurma ilâhlarıyla baş başa’!*

>6:112, 25:31, 64:14<

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:113     Ve kapılsın ona ‘cazip sözlere’ gönülleri âhirete inanmayan kimselerin ve ondan hoşlansınlar. Ve işledikleri şeylerini ‘günahlarını’ işlesinler.

 

6:114     ‘Yâ Muhammed! De ki’: „ Artık Allâh’tan gayrı bir hükmeden, hakkı yerine getiren mi gaye edineyim? Ve O’dur ki, Zât’ı, indirdi sizlere kitabı ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’, ayrı ayrı açıklanmış olarak! “.* Ve o kimseler ki, kendilerine kitap ‘hakikat bilgisi’ verdiklerimiz ‘Yahudiler ve Hristiyanlardan bazıları’, biliyorlar onun ‘Kur’ân-ı Kerîm’in’, Rabbinden indirilmiş olduğunu. O hâlde, ‘ne yapsan da inanmazlar’ olma kuruntu edenlerden!*

>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<

 

6:115     Ve tamamlandı, Rabbinin kelimesi ‘vadettiği hükmü’ samimiyetle ve adaletle.* Ve değiştirebilecek yoktur, kelimelerini ‘hükümlerini’ O’nun! Ve O’dur, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet eden; en iyi bilen!

>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<

 

6:116     Ve eğer itaat edersen birçoğuna yeryüzündeki kimselerin, seni saptırırlar Allâh’ın yolundan; ki, ancak zanna uyarlar.* Ve olsa olsa ancak ‘gelişigüzel’ serpiştirirler.

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:117     Şüphesiz ki, Rabbin… O’dur ki, yolundan sapan kimseyi en iyi bilen! Ve O’dur, yönlendirilmişleri de en iyi bilen!

 

6:118     O hâlde ‘isterseniz, izin verilenlerinden’ yiyin, üzerine Allâh’ın adı yâd edilen şeylerden! Ki, eğer âyetlerine ‘hakikat bilgisine’ samimiyetle inananlarsanız!

 

6:119     Ve ne oluyor da sizlere, yemiyorsunuz üzerine Allâh’ın adı yâd edilen şeylerden? Ve ayrı ayrı açıklamıştı sizlere, üzerlerinize haram ‘caiz olmaz’ kıldığı şeyleri ki, darda kalıp ona mecbur olduğunuz şeyler haricinde! Ve muhakkak ki, birçoğu elbette ‘insanları’ şaşırtıyorlar bilgisizce emelleriyle. Şüphesiz ki, Rabbin… O’dur ki, haddi aşanları en iyi bilen!

 

6:120     Ve bırakın günahın açığını ve gizlisini de! Muhakkak ki günah işleyenler, ‘cehennemde’ cezalandırılacaklar işlemiş oldukları ‘günahlar’ sebebiyle.*

>2:160, 4:26, 5:74, 11:3<

 

6:121     Ve yemeyin o şeylerden ki, yâd edilmez Allâh’ın adı üzerine! Ve muhakkak ki o, elbette hak yoldan ayrılmaktır. Ve muhakkak ki şeytanlar, elbette vahiy ‘telkin’ ederler dostlarına ki, ‘izin verilen-yasaklanan hakkında’ mücâdele etmeleri için sizlerle.* Ve eğer itaat ederseniz onlara, mutlaka sizler de elbette ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan ‘farksızsınızdır’!

>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<

 

6:122     Ve ‘ruhen’ ölü olan kimse ki, artık canlandırdık onu ve kıldık onda aydınlık ‘İlâhî esasları görebilmeyi’ insanlar içinden ki, onunla yürür. Emsali onun, ‘hiç’ o kimse gibi midir ki, karanlıklar ‘İlâhî esaslar bilgisizliği’ içindedir, ondan çıkacak ta değildir. İşte böyle süslendi ‘cazip gösterildi hakikati’ örtmeye şartlanmışlara gayret ediyor oldukları şeyler.

 

6:123     Ve işte bunun gibi kıldık her şehirde ‘günah’ suçlularını orada düzen kurmaları için ekâbir (:önder, yönetici).* Ve ‘bunlar, aslında’ düzen kurmazlar benliklerinden başkasına. Ve ‘bunun’ farkında ‘bile’ değillerdir.

>6:123, 17:16, 34:34, 43:23<

 

6:124     Ve geldiği zaman onlara ‘bildirildiğinde, günahkârlara’ bir âyet ‘hakikat bilgisi’, dediler ki: „ Asla inanmayız verilene kadar bizlere de, Allâh’ın elçilerine verilen şeyin bir benzeri. “. Allâh bilir, kime kılacağını ‘tebliğ ile’ vazifelendirmesini! ‘Âhirette’ isabet edecek ‘günah’ suçluları kimselere Allâh’ın katından bir küçümseme; ve şiddetli azap, kuruyor oldukları düzenler sebebiyle.

 

6:125     Artık ‘rızasına uyan’ kişiye diler Allâh, onu ‘razı olduğu’ yola yönlendirmeyi ki, açar göğsünü ‘gönlünü’ İslâm’a (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyet).* Ve ‘müstahik’ kişiye de diler onu sapkınlıkta bırakmayı ki, kılar göğsünü daralıp tıkanmış, sanki göğe tırmanıyormuş. İşte bunun gibi Allâh, verir murdarlığı inanmayan ‘müstahik’ kimselerin üzerlerine. *

>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<

>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<

 

Göğe doğru yükseldikçe göğsün daralması: ıkra.com

 

6:126     Ve bu Rabbinin ‘razı olduğu’ yol doğrultusudur.* Ayrı ayrı açıklamış olduk âyetleri ‘alâmetleri’, hatırda tutan bir toplum için!*

>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 6:161, 10:105, 21:25<

 

6:127     Onlaradır, (:Allâhû Teâlâ’nın razı olduklarına) esenlik yurdu Rablerinin katında! Ve O’dur, onların dostu ‘yararlı işlere’ gayret ediyor oldukları sebebiyle!

 

6:128     Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette, Allâhû Teâlâ’,* toplatır onları topluca, ‘ve der ki’: „ Ey cin (:görünmeyen varlıklar) topluluğu!* ‘İnkârcı’ insanlarla sayınızı çoğalttınız! “.* Ve der ki, onlara, insanlardan ‘olan’ dostları: „ Rabbimiz… Birilerimiz birilerimizden istifade ettik ve ulaştık vademizin sonuna ki, o, bize belirlediğin vadedir! “.* ‘Melek’ der ki: „ Kalacağınız yer ateştir, orada devamlı kalıcılarsınız ki, Allâh’ın dilediği şey ‘cehennemin yok olmasını dilemesi’ müstesna! “.** Şüphesiz ki Rabbin, âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmedendir; en iyi bilendir!

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

>46:29, 72:1<

>7:16, 7:17, 7:18, 14:22, 34:20, 34:21, 72:6<

>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<

>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<

>6:28, 32:13, 39:71, 40:6, 41:25, 46:18<

 

6:129     Ve işte böyle döndürürüz ‘dost yaparız’ zalimlerin bazılarını bazılarına, kazanmış oldukları ‘ceza’ sebebiyle.

 

6:130     ‘Melekler’: „ Ey cin (:görünmeyen varlıklar) topluluğu ve insan! Gelmedi mi sizlere, aranızdan elçiler? Ki, kıssa eden ‘bahseden’ âyetlerimi ‘hakikat bilgisini’ ve uyaran sizleri bu gününüzle kavuşacağınızı! “. Derler ki: „ ‘Evet’, benliklerimiz aleyhine şahidiz! “.* Ve onları aldattı dünya hayatı. Ve şahitlerdir benlikleri üzerine ki, ‘hakikati’ örtmeye şartlanmışlar olduklarına. *

>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<

>24:24, 36:65<

 

6:131     İşte bu, yok edici olmamasındandır Rabbinin, şehirleri ‘haksız yere’ zulümle ve ahalisi bihaberlerken.*

>4:163, 4:164, 4:165, 6:130, 6:131, 6:155, 6:156, 6:157, 7:172, 7:173, 17:15, 20:134, 26:208, 28:59, 35:24, 67:8, 67:9<

 

6:132     Ve her biri için vardır mertebeler, gayret ettikleri şeylerden. Ve değildir Rabbin bihaber, gayret ettikleri şeylerden!

 

6:133     Ve Rabbin, hiçbir şeye muhtaç olmayan, müstağnidir; bahşetmenin, bağışlamanın, merhametle esirgemenin sahibidir! Eğer dilerse sizleri giderir ‘yok eder’ ve yerinize halef (:medeniyette yerine geçen) yapar ardınızdan dilediğini! Sizleri inşa ettiği ‘yarattığı’ gibi, başka bir toplumun soyundan.*

>6:133, 10:14, 14:19, 35:16<

 

İnsan neslinin değişimleri: ıkra.com

 

6:134     Muhakkak ki, ‘tehdit’ edildiğiniz şey ‘kıyâmet’, elbette gelecek! Ve ‘hükmün yerine getirilmesinde Allâhû Teâlâ’yı’ aciz bırakamazsınız!*

>6:31, 6:47, 6:134, 7:187, 10:53, 10:54, 15:85, 20:15, 21:9, 22:7, 22:55, 29:53, 40:59, 67:25, 67:27<

 

„Zecretun“: ıkra.com

 

6:135     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Ey halkım! Gayret edin ‘tüm’ imkânlarınız üzere! Mutlaka ben de ‘vazifeme’ gayret ediciyim! Artık yakında ‘âhirette’ bileceksiniz kimin ‘lehine’ olacağını ‘esenlik’ yurdunun âkıbetinin! “.* Muhakkak ki, o zalimler kurtuluşa eremezler!

>6:135, 13:22, 13:24, 13:42<

 

6:136     Ve kıldılar Allâh için, türettiği şeylerden ki, ekinlerden ve ‘sağmal’ hayvanlardan ‘bir’ hisse.* Bunun üzerine dediler ki: „ Bu Allâh için. “. Zanlarınca: „ Ve bu da ortaklarımız için. “. Fakat ortakları ‘uydurma ilâhları’ için ‘olan hisse’, Allâh’a erişmez (:Allâhû Teâlâ’nın rızasını kazandırmaz). Fakat o, Allâh için ‘olan hisse’, ortaklarına erişir (:kendileri yaratılan, yaratmaktan aciz olan ilâhlarına pay ayırmak, onları ortaklarına yakınlaştırır). Ne kötü şey, hükmettikleri!

>5:103, 6:136, 16:56, 16:71, 30:28<

 

6:137     Ve bunun gibi süsledi ‘cazip gösterdi, Allâh’a’ ortak yakıştıranlardan birçoğuna evlâtlarını katletmeyi ortakları ‘vesvese veren, insan ve cin şeytanlar’.* Ki, onları mahvetmek için ve karıştırmaları için onlara dînlerini ‘dîni algılarını’. Ve eğer dileseydi Allâh, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, ifa edemezlerdi onu. Artık bırak onları ve iftira ettikleri şeylerle ‘uydurma ilâhlarıyla baş başa’!*

>6:137, 6:151, 17:31, 81:8, 81:9<

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:138     Ve dediler ki: „ Bu ‘sağmal’ hayvanlar ve ekinler haramdır ‘caiz olmaz’, onları yemeyin ki, dilediğimiz ‘rızamıza uyan’ kimseler hariç! “. Zanlarınca: „ Ve ‘bazı’ hayvanların sırtlarında ‘yük taşımak’ haram kılındı. “. Ve ‘bazı’ hayvanları da ‘Allâhû Teâlâ’nın emridir’ iftirasıyla, üzerine Allâh’ın adını anmazlar. ‘Allâhû Teâlâ’, onları ‘cehennemde’ cezalandıracaktır iftira etmiş oldukları şeylerden.*

>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<

 

6:139    Ve dediler ki: „ Bu ‘sağmal’ hayvanların karınlarının içindeki şey ‘yavrular, canlı doğarsa’ erkeklerimize hastır ve eşlerimize haramdır ‘caiz olmaz’. Ve eğer ölü olursa, o hâlde onlar ‘erkek ve kadınlar’ onda ‘onu yemekte’ ortaktırlar. “. ‘Allâhû Teâlâ’, onları ‘cehennemde’ cezalandıracaktır ‘bu’ vasıflandırmaları sebebiyle.* Şüphesiz ki O, âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmedendir; en iyi bilendir!

>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<

 

6:140     Hüsrana uğramışlardır o kimseler ki, katlettiler bilgisizce akılsızca evlâtlarını. Ve haram ‘caiz olmaz’ kıldılar Allâh’ın onları rızıklandırdığı şeyi, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uydurarak.* ‘Onlar, iyice’ sapmış oldular. Ve değillerdi ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlendirilmişlerden de.

>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<

 

6:141     Ve O’dur ki, Zât’ı, inşa etti ‘yerde yetişen’ gövdeli ve ‘ağaçta yetişen’ gövdesiz ‘mahsulün’ bahçelerini ve hurmaları ve yenilen o türlü türlü ‘meyve-sebze’ ekinlerini ve zeytinleri ve narları ki, birbirine benzeyen ve benzemeyenlerdir! ‘O hâlde isterseniz’ yiyin, mahsul verdiğinde mahsulünden! Ve verin hakkını ‘bağış payını’, hasat günü!* Ve israf etmeyin! Muhakkak ki O, sevmez israf edenleri!

>2:219, 17:26, 17:27, 17:28, 17:29, 25:67, 30:38, 51:19, 70:24, 70:25<

 

6:142     ‘Sağmal’ hayvanlardan ‘yük’ taşıyanı ve ‘kesim için’ yere yatırılanı da ‘yaratan Allâhû Teâlâ’dır; o hâlde isterseniz, izin verilenlerinden’ yiyin, rızıklandırdığı şeylerden sizleri Allâh! Ve ‘yasaklanmayanı yemeyerek’ uymayın adımlarına şeytanın! Mutlaka o ‘şeytan’, sizlere apaçık düşmandır!*

>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<

 

6:143     Sekiz ‘zıt cinsten’ çiftler ki, koyundan iki ve keçiden iki. ‘Yâ Muhammed! İftira edenlere’ de ki: „ ‘Allâhû Teâlâ, bunların’ erkeklerini mi haram ‘caiz olmaz’ kıldı, yoksa dişilerini mi? Ya da dişilerin rahimlerinin kapsadıkları ‘yavruları’ mı? Bildirin bana ilim ‘tanıklığıyla’, eğer samimilerseniz! “.

 

6:144     Ve deveden iki ve inekten iki. ‘Yâ Muhammed! İftira edenlere’ de ki: „ ‘Allâhû Teâlâ, bunların’ erkeklerini mi haram ‘caiz olmaz’ kıldı yoksa dişilerini mi? Ya da dişilerin rahimlerinin kapsadıkları ‘yavruları’ mı? Veya şahitler miydiniz, bunları sizlere vasiyet ettiği zaman Allâh? “. O hâlde kimdir daha zalim o kimseden ki, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uydurdu!? Ki, bilgisizce insanları şaşırtmak için.* Muhakkak ki Allâh, ‘inkâra şartlandıkları için’ yönlendirmez zalimler toplumunu.*

>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<

>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<

 

6:145     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Bulamıyorum bana vahyolunan şeyler ‘İlâhî esaslar’ içinde yenilen yiyecekler üzerinde haram ‘caiz olmaz’ olan ki, olması dışında: Leş veya akıtılmış kan veya domuz eti; çünkü muhakkak ki o, murdardır! Veya hak yoldan ayrılıp, helâli ‘caiz hayvanı’ Allâh’tan başkası için onu ‘adlandırmak’! Ancak kim darda kalırsa, ‘başkasının hakkına’ saldırmaksızın ve aşırı gitmeksizin ‘yiyebilir’! O hâlde, Şüphesiz ki Rabbin, fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!

 

6:146     Ve üzerlerine Yahudi kimselerin haram ‘caiz olmaz’ kıldık, tırnaklı ‘hayvanların’ hepsini. Ve ineklerden ve koyunlardan da haram ‘caiz olmaz’ kıldık onlara ikisinin de iç yağlarını ki, onların sırtlarında taşıdıkları şeyi ‘yağları’ veya bağırsaklarındaki veya kemiğe karışmışlar haricinde! İşte böyle cezalandırdık onları, azgınlıkları sebebiyle.* Ve Şüphesiz ki Biz, elbette samimileriz!

>3:93, 4:160, 6:146<

 

6:147     ‘Yâ Muhammed!’, Artık eğer yalanlarlarsa seni, o hâlde de ki: „ Rabbiniz, bahşetmenin, bağışlamanın, merhametle esirgemenin sahibidir! “. Ve geri döndürülemez O’nun baskısı, ‘günah’ suçluları toplumundan.

 

6:148     Diyecekler ki, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimseler: „ Eğer dileseydi Allâh, ortak yakıştırmazdık ‘kutsallaştırılan zât’la, put’la’ ve ne de atalarımız; ve ‘hiç’ bir şeyi haram ‘caiz olmaz’ kılmazdık! “. İşte bunun gibi yalanladılar ‘peygamberlerini’ kendilerinden önceki kimseler de, baskımızı tadıncaya kadar. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Var mı yanınızda bilgiden bir şey? O hâlde çıkarın onu bizlere; ki, ancak zanna uyuyorsunuz!* Ve olsa olsa ancak ‘gelişigüzel’ serpiştiriyorsunuz! “.

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:149     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Öyleyse Allâh’ındır ulaşmış kanıt ‘inen, İlâhî esaslarla’!* O hâlde eğer dileseydi ‘Allâhû Teâlâ, insanı tercihsiz kılmayı’, elbette yönlendirirdi sizleri topluca! “.

>4:174, 13:31<

 

6:150     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Buyur edin şahitlerinizi şahitlik eden, Allâh’ın olduğunu bunu haram ‘caiz olmaz’ kılan! “.* Hâlâ eğer şahitlik ederlerse, öyleyse onlarla beraber şahitlik etme! Ve uyma emellerine, âyetlerimizi ‘hakikat bilgisini’ yalanlayan kimselerin!* Ve o kimseler ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’, âhirete inanmazlar! Ve onlar, Rablerine ‘Zât’ının yarattıklarını’ denk tutuyorlar.*

>42:21<

>5:48, 5:49, 11:12, 11:112, 11:113, 17:74, 28:87<

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

6:151     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Gelin, okuyayım Rabbinizin sizlere haram ‘caiz olmaz’ kıldığı şeyleri: „ortak yakıştırmayın O’na, bir şeyi ‘uydurma ilâhları’! Ve ebeveynlere iyi davranın!* Ve katletmeyin evlâtlarınızı yokluktan!* Ki, Biz… Ve yalnızca Biz, rızıklandıranız onları da, sizleri de! Ve yaklaşmayın yüz kızartıcı işlere, onların açığına ve gizlisine de!* Ve katletmeyin ‘hiçbir’ cana ‘kıyıp’ ki onu, Allâh haram ‘caiz olmaz’ kıldı; haklı olmanız müstesna!“* İşte bunlar, ‘Allâhû Teâlâ’nın’ onunla vasiyet ettikleridir sizlere! “. Ki, belki akıl edersiniz!

>4:36, 6:151, 16:90, 17:23, 28:77, 55:60<

>6:137, 6:151, 17:31, 81:8, 81:9<

>4:15, 4:16, 4:17, 16:90, 24:2, 24:3, 24:4, 24:5, 29:45<

>6:151, 17:31, 17:33<

 

6:152     „ Ve yaklaşmayın yetimin malına, ona iyi ‘maksat’ olmaksızın ki o, erişkinliğine ulaşıncaya kadar! Ve vefa edin ölçeğe ve ölçüye hakkaniyetle! Yükümlü tutmayız ‘hiçbir’ canı yetisinin dışında! Ve söylediğiniz zaman artık adil olun ve olsa da akrabanız! Ve Allâh’ın ‘adıyla verilen’ taahhüde vefa edin! İşte bunlar, ‘Allâhû Teâlâ’nın’ onunla vasiyet ettikleridir sizlere! “. Ki, belki hatırda tutarsınız!

 

6:153     „ Ve muhakkak ki bu, ‘doğruya yönlendirmek’ benim üzerime ‘aldığım’ yol doğrultumdur.* O hâlde uyun ona ve uymayın ‘başka’ yollara! Oysaki ayırır ‘çelişkiler’ sizleri O’nun yolundan. İşte bunlar, ‘Allâhû Teâlâ’nın’ onunla vasiyet ettikleridir sizlere! “. Ki, belki ‘günahlardan’ korunursunuz!

>6:153, 15:41, 16:9, 92:12<

 

6:154     Sonra verdik Mûsâ’ya kitap ‘Tevrât’, tamamlayıcı olarak iyilik edenler üzerine ki, onunla her şeyi ve ayrı ayrı açıklayan ve yönlendirilmeye ‘vesile’ ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenme ‘olarak’. Ki, belki Rablerine kavuşmaya samimiyetle inanırlar!

 

6:155     Ve bu kitap ‘Kur’ân-ı Kerîm’ ki, Biz indirdik onu, mübarektir!* O hâlde uyun ona ve ‘günahlardan’ korunun! Ki, belki bahşedilip, bağışlanıp, merhametle esirgenirsiniz!* >2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<

>8:29<

 

6:156     Ki demeyesiniz: „ Kitap ‘hakikat bilgisi’, sadece bizlerden önceki iki tayfa ‘Yahudi ve Hristiyanlar’ üzerine indirildi ve bizler ise, onların derslerinden ‘öğretilerinden’ elbette bihaberdik! “.*

>4:163, 4:164, 4:165, 6:130, 6:131, 6:155, 6:156, 6:157, 7:172, 7:173, 17:15, 20:134, 26:208, 28:59, 35:24, 67:8, 67:9<

 

6:157  Veya demeyesiniz: „ Eğer bizlere de kitap ‘hakikat bilgisi’ indirilseydi, elbette onlardan daha doğru yönlenmiş olurduk. “. İşte gelmiştir sizlere ayan beyan ‘deliller’ Rabbinizden ve yönlendirilmeye ‘vesile’ ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenme ‘olarak’!* O hâlde kimdir daha zalim o kimseden ki, yalanladı Allâh’ın âyetlerini ‘hakikat bilgisini’ ve alıkoydu ondan? Âyetlerimizden ‘hakikat bilgisinden’ alıkoyan kimseleri, ‘cehennemde’ azabın en kötüsüyle cezalandıracağız, ‘hakikat bilgisinden’ alıkoyuyor oldukları sebebiyle.*

>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<

>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<

 

6:158     ‘Hakikati örtmeye şartlanmışlar, neyi’ gözlerler ki? İllâki gelmesini mi onlara, melekler (:Azrâîl aleyhisselâm ve yardımcıları) veya gelir Rabbinin ‘azabı’ veya gelir Rabbinden bazı âyetler ‘alâmetler’?* O gün gelir ki, ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* bazı âyetler ‘alâmetler’ Rabbinden;* bir fayda sağlamaz canına onun inancı, olmadı daha önceden inanmış veya inancıyla ‘eyleme dönüşmeyip’ bir hayır kazanmamışsa. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ İntizar edin ‘bekleyin’, doğrusu bizler de intizar edenleriz ‘bekleyenleriz’! “.

>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

>6:5, 6:51, 6:158, 14:44, 14:52<

 

6:159     Muhakkak ki o kimseler, dînlerini ‘dîni algılarını’ ayırdılar ve bölük bölük oldular. Sen, bir şeyde ‘bu hususta’ onlardan değilsin. Fakat işleri Allâh’a ‘kalmıştır’. Sonra ‘âhirette’ bildirecek onlara, ifa etmiş oldukları şeyleri!

 

6:160     Kim, ‘Allâhû Teâlâ’nın huzuruna’ iyilikle gelirse, o hâlde onun ‘sevabının’ on misli onundur. Ve kim, kötülükle gelirse, artık ‘günahı’, onun ‘bir’ mislinden başka cezalandırılmaz. Ve onlar ‘âhirette’ zulmedilmezler.

 

6:161     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki, Rabbim yönlendirdi beni, ‘razı olduğu’ yol doğrultusunda! Dînen ki, ‘kıyâmete kadar’ ayakta kalacak, Hanif (:yegâne İlâh’a inanan) İbrâhîm’in milleti ‘aynı inancı paylaşanların dîni’! “.* Ve olmadı ‘İbrâhîm aleyhisselâm , Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan.*

>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 6:161, 10:105, 21:25<

>6:79, 60:4<

 

6:162     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki ibadetlerim ‘namazlarım, bağışlarım’ ve hizmetlerim, hayatım ve ölümüm, var olan her şeyin Rabbi, Allâh içindir! “.

 

6:163     „ Ortağı yoktur Zât’ının! Ve işte bununla emrolundum. Ve ben, Müslümanların (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen) ilkiyim ‘cemaatimin öncüsüyüm’. “.

 

6:164     ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Allâh’tan başka bir Rab mı gaye edineyim? Ve O’dur, her şeyin Rabbi! “. Ve kazanmaz her bir benlik aleyhine ‘olan vebalden’ başkasını. Ve yüklenemez ‘bir günah’ yüklüsü, bir başkasının yükünü ‘günahını’.* Sonra Rabbinizedir dönüşünüz! Artık ‘âhirette’ bildirecek sizlere, ihtilâf ediyor olduğunuz şeyleri!

>35:18<

 

6:165     Ve O’dur ki, Zât’ı, kıldı sizleri yeryüzünde halefler (:medeniyette yerine geçen)! Ve yükseltti bazılarınızın mertebelerini bazılarınızın üstüne, denemek için sizleri ki, verdiği şeylerle sizlere!* Şüphesiz ki Rabbin, cezalandırmada tezdir. Ve Şüphesiz ki O, elbette fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!

>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<