19. MERYEM:

 

„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.

 

„ Sığınırım Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*

 

>7:200, 15:34, 16:98<

 

Allâh’ın adıyla… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.*

 

>19:45, 21:42, 21:43, 39:38, 67:20, 67:28<

 

 

19:1     Kâf, Hâ, Yâ, ‘Ayn, Sâd…

 

Kur’ân’ın şifresi, anahtarı Hurûf-ı Mukattaa: ıkra.com

 

19:2     Yâd edilmesidir Rabbinin, bahşetmesi, bağışlaması, merhametle esirgemesinin, kulu Zekeriyyâ’yı.

 

19:3     Ki seslenmişti Rabbine, gizlice seslenerek.

 

19:4     Dedi ki: „ Rabbim… Muhakkak ki ben… Zayıfladı bendeki kemikler. Ve saçıldı ihtiyarlık başa. Ve olmadım Rabbim, davet ‘dua’ etmekle Sana, bedbaht! “.

 

19:5     „ Ve muhakkak ki korkum, ‘yerimi alacak olan’ arkamdaki mirasçılar. Ve oldu hatunum da kısır. Bu yüzden hibe et bana, katından, bir veliaht! “.

 

19:6     „ Ki, vâris olsun bana ve vâris olsun Yâkub hanedanına. Ve kıl onu Rabbim, razı olunan ‘kullarından’! “.

 

19:7     ‘Melekler, sonradan ona dediler ki’: „ Yâ Zekeriyyâ! Doğrusu sana müjdeliyoruz bir oğlan ki, ismi Yahyâ!* Kılmadık ona, öncesinden adaş! “.

 

>3:39, 4:164, 42:51<

 

19:8     ‘Zekeriyyâ aleyhisselâm’ dedi ki: „ Rabbim… Nasıl olur oğlum? Ve oldu hatunum da kısır. Ve ulaşmışken yaşlılıkta son raddeye! “.

 

19:9     ‘Melek, sonradan ona vahiyle’ dedi ki*: „ İşte böyledir! Rabbin der ki: „O, bana kolaydır! Ve oluşumunu yapılandırarak var etmiştim, öncesinden seni ve olmadan ‘anılmaya değer’ bir şey!“ “.

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Sözlerle Kendisi tarafından da olsa, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

19:10   ‘Zekeriyyâ aleyhisselâm’ dedi ki: „ Rabbim… Kıl benim için ‘gerçekleşeceğine dair’ bir âyet ‘alâmet’! “. ‘Allâhû Teâlâ, vahiyle’ dedi ki*: „ Senin âyetin ‘alâmetin’, üç gece insanlarla konuşmamandır düzgünken! “. (Sebebi, ses kısılması olabilir.)

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Sözlerle Kendisi tarafından da olsa, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

19:11   Yine de çıktı halkı karşısına ibadet yerinden ki, hemen ‘işaretleşme ile’ vahyetti onlara, noksanlık, kusurluluk, acizlikten öte saymalarını gün erkenken ve gün batımı ‘Rablerini, yâd ederek’.*

 

>3:41<

 

19:12   ‘Yahyâ aleyhisselâm’a, vakti gelince, vahiyle denildi ki’: „ Yâ Yahyâ! Benimse kitabı (Tevrât) kuvvetle! “.* Ve verdik ona, idrak ‘yetisi’ küçük çocukken.

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Sözlerle Kendisi tarafından da olsa, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

19:13   Ve ‘verdik’ naziklik, katımızdan ve safiyet. Ve ‘günahlardan’ korunandı.

 

19:14   Ve razı olunan nitelikteydi ebeveynlerine; ve olmadı âsi, zorba.

 

19:15   Ve esenlik üzerinedir, doğduğu gün ve öleceği gün ve diriltileceği gün, canlı ‘olarak’.

 

19:16   Ve yâd et ‘bu’ kitapta Meryem’i! Ki, çekilmişti ahalisinden ‘ayrılıp’ doğuda bir konuma.*

 

>19:22<

 

19:17   Öyle ki, edindi onlardan ilişiksiz bir ‘mahremiyet’ örtüsü. Bunun üzerine gönderdik ona, Ruhumuzu (Kutsal Ruh; Melek) ki, o zaman benzetildi ona düzgün, görünen, ölümlü varlık (İnsan).*

 

>5:110, 16:2, 16:102, 42:51<

 

19:18   ‘Meryem aleyhisselâm’ dedi ki: „ Muhakkak ki, sığınırım senden, sonsuz şefkatle merhamet edene; olacaksan ‘günahlardan’ korunan! “.

 

19:19   ‘Kutsal Ruh’ dedi ki: „ Fakat ben, elçisiyim Rabbinin ki, hibe etmem için sana, saf bir oğlan! “.*

 

>5:110, 16:2, 16:102, 42:51<

 

19:20   ‘Meryem aleyhisselâm’ dedi ki: „ Nasıl olur oğlum? Ve dokunmadı bana ki, ‘hiçbir’ görünen, ölümlü varlık (İnsan); ve olmadım azgın! “.

 

Hz. Îsâ a.s. ve annesi Meryem a.s.; ve onun hermafrodit olduğu: ıkra.com

 

19:21   ‘Kutsal Ruh, ona’ dedi ki: „ İşte böyledir! Rabbin der ki: „O, bana kolaydır! Ve kılmamız için onu, insanlara bir âyet ‘alâmet’ ve bahşetme, bağışlama, merhametle esirgeme ‘olarak’ Bizden! “.* Ve emir ‘hüküm’, kesinleşmiştir.

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Sözlerle Kendisi tarafından da olsa, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

19:22   Derken taşıdı onu ‘bebek Îsâ aleyhisselâm’ı’. Bunun üzerine çekildi ‘ahalisinden ayrılıp’ onunla, kuytu bir konuma.*

 

>3:45, 3:46, 3:47, 3:48, 3:49, 19:17, 19:18, 19:19, 19:20, 19:21, 19:22<

 

19:23   Derken mecbur etti onu doğum sancısı, ‘bir’ hurma ağacı gövdesine ‘yaslanmaya. Ve’ dedi ki: „ Ah keşke ölseydim bundan önce de ve olsaydım unutup, hatırda kalmayan! “.

 

19:24   Derken seslendi ona, onun altından (bebek Îsâ aleyhisselâm’a refakat eden, Kutsal Ruh, doğum sonrası bebeğinin ve kendisinin temizlenmesi gerektiğini düşünen hüzünlü anneye): „ Hüzünlenme! Rabbin ki, var etmiştir senin altından su arkı! “.*

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Sözlerle Kendisi tarafından da olsa, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

19:25   ‘Kutsal Ruh’: „ Ve silkele hurma ağacı gövdesini üzerine ki, döksün üzerine körpe toplanan hasılı! “.

 

19:26   ‘Kutsal Ruh’: Artık ye ve iç; ve gözün aydın! Ne var ki, şayet görürsen görünen, ölümlü varlıktan (İnsan) bir kimseyi, hemen ‘insanlara bildirmesi için’ de ki: „ Muhakkak ki ben, adadım sonsuz şefkatle merhamet edene ‘susma’ orucu. Bu yüzden asla konuşmayacağım bugün ‘hiçbir’ insanla! “.

 

19:27   Böylece geldi onu ‘kucağında’ taşıyarak halkına. ‘Halkı’ dediler ki: „ Yâ Meryem! Andolsun ki, ‘bir de’ getirdin peydahlanan şeyi! “.*

 

>4:156<

 

19:28   „ Yâ Hârûn’un ‘ırki’ bacısı! Değildi baban kötü adam ve değildi annen azgın! “.

 

19:29   Bunun üzerine ‘Meryem aleyhisselâm’ ona (bebek Îsâ aleyhisselâm’a) işaret etti. Dediler ki: „ Nasıl konuşuruz beşikte olan sabi kimseyle!? “.*

 

>3:46, 5:110, 19:29<

 

Hz. Îsâ a.s.’ın kundaktayken konuşmasına mantıklı delil: ıkra.com

 

19:30   ‘Bebek Îsâ aleyhisselâm’ dedi ki: „ Muhakkak ki ben, Allah’ın kuluyum!* Ki, bana da verdi kitap ‘yazgı, kader’.* Ve belirledi beni bildirici (peygamber)! “.

 

>4:172, 5:72, 6:101, 6:102, 19:30, 43:59, 66:12<

>3:55, 3:145, 4:157, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49, 19:30<

 

19:31   „ Ve kıldı beni mübarek ki, neredeysem. Ve vasiyet etti bana, ibadeti!* Ve zekâtı, canlı olduğum sürece! “.

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

 

Âdem aleyhisselâm’dan beri Allâhû Teâlâ’nın inananlara emri: ıkra.com

 

19:32   „ Ve razı olunan nitelikte ‘kıldı’ anneme; ve kılmadı bedbaht ‘eden’ zorba! “.

 

19:33   „ Ve esenlik üzerimedir, doğduğum gün ve öleceğim gün ve diriltileceğim gün, canlı ‘olarak’! “.

 

19:34   İşte budur Meryem oğlu Îsâ! Ki, sözüdür Hakk’ın.* O kimseler ki, hakkında şüphe ediyorlar.

 

>3:45, 4:171<

 

19:35   Olamaz Allâh için, edinmesi ‘bir’ evlât! Noksanlık, kusur, acizlikten ötedir O!* Olmasına ‘takdir ettiği’ zaman, emriyle ‘oluşan her şeye’, artık sadece diyor ki, ona: „ Ol! “; ‘o şey’, hemen ‘harekete geçer, vaktiyle de’ olur!

 

>2:116, 10:68, 18:4, 19:88, 19:89, 19:90, 19:91, 19:92<

 

19:36   ‘Îsâ aleyhisselâm’: „ Muhakkak ki Allâh, Rabbimdir ve sizlerin de Rabbidir! Öyleyse ‘yalnızca’ O’na, ‘hizmetle, ibadetle’ kul olun! “.* Bu ‘Allâhû Teâlâ’nın, razı olduğu’ yol doğrultusudur.*

 

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 6:161, 10:105, 21:25<

 

19:37   İhtilâf ettiler topluluklar, aralarında. Bu yüzden vay hallerine o kimselerin ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; gözlemlenen büyük gün ‘kıyâmette, cezalandırılacak olmalarına’!

 

İnkârcılar ve günahkârların ikinci dirilişi: ıkra.com

 

19:38   ‘Öyle bir’ duyurulur onlara ve gösterilir ki; gelecekleri gün Bize, lâkin zalimler, bugün de apaçık şaşkınlık içindedirler.

 

19:39   ‘Yâ Muhammed!’, Ve uyar onları, iç sızıntısı günüyle! Ki, olmasına hükmedildiği zaman; ve onlar, vurdumduymazlık içinde ‘oyalanırlarken’.* Ve onlar, inanmazlar!*

 

>19:39, 21:1, 21:97, 50:22<

>2:6, 6:12, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:39, 10:40, 10:97, 17:10, 26:201, 26:202, 26:203<

 

19:40   Muhakkak ki, Biz… Biziz vâris, yeryüzüne ve üzerindeki kimselere de. Ve Bize döndürülecekler!*

 

>6:94, 15:23, 19:40, 19:80, 19:95<

 

19:41   Ve yâd et ‘bu’ kitapta İbrâhîm’i! Muhakkak ki o, samimi bildiriciydi (peygamber)!

 

19:42   Demişti ki, babasına: „ Yâ babacığım! Neden ‘hizmetle, ibadetle’ kul oluyorsun, duymayan ve görmeyen ve fayda sağlamayan şeye!? “.

 

19:43   „ Yâ babacığım! Muhakkak ki ben, bana gelmesiyle ‘ilhamla, haiz’ oldum, sana gelmeyen ilimden ‘hakikat bilgisinden’! Haydi uy bana ki, ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu’ düzgün yola yönlendireyim seni! “.

 

19:44   „ Yâ babacığım! ‘Hizmetle, ibadetle’ kul olma şeytana! Muhakkak ki şeytan, oldu sonsuz şefkatle merhamet edene âsi! “.

 

19:45   „ Yâ babacığım! Muhakkak ki ben, korkarım dokunmasından sana, sonsuz şefkatle merhamet edenden, bir azabın. O hâlde olursun şeytana dost! “.*

 

>19:45, 21:42, 21:43, 39:38, 67:20, 67:28<

 

19:46   ‘Babası’ dedi ki: „ Rağbet etmeyip ‘yüz mü çeviriyorsun’ sen, ilâhlarımdan yâ İbrâhîm!?* mutlaka eğer son vermezsen, elbette taşla tutarım seni! Ve ayrıl benden bir süre! “.

 

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

19:47   ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Selâmun aleyk! ‘Esenlikle kal!’ İstiğfar edeceğim senin için Rabbimden. Şüphesiz ki O, beni vakıf edendir! “.

 

19:48   „ Ve uzaklaştım sizlerden ve davet ‘dua’ ettiğiniz şeylerden ‘kutsallaştırılan zât’tan, puttan’ ki, Allah’a ilişiksizdirler.* Ve davet ‘dua’ ediyorum Rabbime. Olur ki, olmam Rabbime dualarla, bedbaht! “.

 

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

19:49   Artık geri durduğunda onlardan ‘ilâhlar edinenlerden’ ve ‘hizmetle, ibadetle’ kul oldukları şeylerden ‘ilâhlardan’ ki, Allâh’a ilişiksizdirler; Ve hibe ettik ona ‘İbrâhîm aleyhisselâm’a’, İshâk ve Yâkub’u (İbrâhîm aleyhisselâm’ın torunu). Ve hepsini kıldık bildiriciler (peygamber).*

 

>2:124<

 

19:50   Ve hibe ettik onlara ‘o peygamberlere’, bahşetmemizden, bağışlamamızdan, merhametle esirgememizden. Ve kıldık onlara, ulvi sadakatli ‘bir’ lisan (adlarını yücelttik).

 

19:51   Ve yâd et ‘bu’ kitapta Mûsâ’yı! Muhakkak ki o, samimiydi ve bildirici (peygamber) elçi oldu!

 

19:52   Ve seslendik ona, Tur’un (Sînâ’daki Tur dağı) sağ yanından. Ve yaklaştırdık onu ‘ilham alması için*’ fısıltıyla.

 

>4:164, 7:143, 28:80<

 

19:53   Ve hibe ettik ona, bahşetmemizden, bağışlamamızdan, merhametle esirgememizden* ağabeyi Hârûn’u bildirici (peygamber).

 

>20:29, 20:30, 20:31, 20:32, 25:35, 26:12, 26:13<

 

19:54   Ve yâd et ‘bu’ kitapta İsmâîl’i! Muhakkak ki o, vaade sadakatli ve bildirici (peygamber) elçiydi!

 

19:55   Ve emrederdi ahalisine ibadeti* ve zekâtı. Ve Rabbinin katında kabul görendir.

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

 

Âdem aleyhisselâm’dan beri Allâhû Teâlâ’nın inananlara emri: ıkra.com

 

19:56   Ve yâd et ‘bu’ kitapta İdrîs’i! Muhakkak ki o, samimi bildiriciydi (peygamber)!

 

19:57   Ve yükselttik onu ulvi ‘bir’ konuma.

 

19:58   (Secde âyeti!)* İşte onlar, o kimseler ki, Allâh’ın, üzerlerine iyi hâl verdiği bildiricilerdendir (peygamber). Âdem soyundan, ve kimilerini ‘gemilerde’ taşıdık Nûh ile beraber. Ve İbrâhîm soyundan ve İsrâîl. Ve kimileri, yönlendirdiklerimiz ve seçtiklerimizdir.* Ki, okunduğu zaman onlara âyetleri ‘hakikat bilgisi’ sonsuz şefkatle merhamet edenin, eğildiler ‘saygı ile’ yere kapanarak ve ağlayarak.

 

>2:258, 3:83, 13:15, 16:48, 16:49, 17:44, 17:107, 22:18, 32:15, 41:37, 53:62<

(Allâhû Teâlâ’nın yarattığı tüm ne varsa, Zât’ının koyduğu doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği işlevlerine devam ederler; dolayısıyla da istekli veya isteksiz O’nun buyruğuna riayet etmiş ve kendi usullerince yüceliğini övüp, ibadet etmiş olurlar. Hür iradeyle Allâh’ın rızasını kazananlar ise, O’nun yüceliğini bilinçli bir şekilde över ve ibadet ederler.)

>3:184, 5:70, 6:42, 14:4, 14:44, 16:36, 16:44, 17:77, 28:47<

 

19:59   Fakat onların ardından, arkalarından ‘gelen’ halefler (medeniyette yerine geçen), ibadeti zâyi ettiler ve peşine düştüler şehvetlerin.* Bu yüzden yakında karşılaşacaklar bozulmayla.

 

>18:28, 19:59, 20:16, 47:25<

 

19:60   İllâki kim, tövbe eder ve samimiyetle inanır da ve gayretleri erdemlidir ki, o hâlde işte onlar, dâhil edilirler cennete. Ve ‘âhirette’ zulmedilmezler ‘hiçbir’ şeyle.*

 

>7:8, 7:9, 23:102, 23:103, 99:7, 99:8, 101:6, 101:7, 101:8, 101:9<

 

19:61   Adn cennetleri ki, vadetti sonsuz şefkatle merhamet eden, kullarına gıyaben. Muhakkak ki O’nun ‘Allâhû Teâlâ’nın’, vaadi gerçekleşmiş olur.*

 

>17:108, 18:98, 19:61, 73:18<

 

19:62   ‘Cennetlikler’ duymazlar orada boş söz: „ Selâm! “ ‘Esenlik dilekleri!’ dışında. Onlaradır, ‘cennette’ rızıkları orada gün erkenken ve gün batımı.

 

19:63   ‘Onlara seslenilir’: „ Budur cennet! “.* Ki vâris kılacağız, kullarımızdan ‘günahlardan’ korunan kimseleri!

 

>7:43, 19:63, 43:72, 76:22<

 

19:64   ‘Melekler’: „ Ve inmeyiz Rabbinin buyruğuyla olmaksızın!* Zât’ının dır ‘bilgisi dâhilindedir’ önümüzdekiler ve arkamızdakiler ve işte bunların arasındakiler. Ve olmadı Rabbin, unutan! “.

 

>19:64, 26:221, 26:222, 41:30, 97:4<

 

19:65   ‘Melekler’: „ Rabbidir göklerin ve yerin* ve aralarındaki şeylerin de! Öyleyse ‘hizmetle, ibadetle’ O’na ‘Allâhû Teâlâ’ya’ kul ol ve sabret, O’na kulluğunda!* Ki, hiç biliyor musun Zât’ına adaş!? “.

 

>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

 

19:66   Ve diyor ki insan: „Öldüğüm zaman mı mutlaka ‘topraktan’ çıkarılacağım canlı ‘olarak’!? “.*

 

>36:81, 46:33, 50:15, 75:40, 83:4<

 

19:67   Ve yâd etmez ‘hatırlamaz’ mı insan, nasıl, oluşumunu yapılandırarak var ettik, öncesinden ve o, ‘anılmaya değer’ bir şey değilken!*

 

>16:4, 19:67, 21:18, 36:77<

 

19:68   Fakat ve Rabbin ‘adına’ ki… Elbette çıkaracağız muhakkak ki onları ve şeytanları. Sonrada elbette hazır kılacağız onları cehennem etrafında diz çökmüş.

 

19:69   Sonra da elbette ayıracağız her bir grubu ki, hangileri daha şiddetliyse sonsuz şefkatle merhamet edene, son radde.

 

19:70   Sonra da elbette en iyi bileniz o kimseleri ki, onlara revadır ona ‘cehenneme’, maruz kalmak.*

 

>2:167, 4:56, 6:30, 6:111, 7:53, 8:50, 10:52, 16:85, 39:71, 67:8, 69:25, 78:40, 89:23<

 

19:71   Ve ki, sizlerden ‘reva görülenler’, illâki varanlar olur ona ‘cehenneme’.* Rabbinin üstlendiği hüküm, kesinleşmiştir.

 

>9:68, 19:70, 19:71, 21:98, 21:101, 27:89, 39:60, 39:61, 92:14, 92:15, 92:16, 92:17<

 

19:72   Sonra kurtarırız o kimseleri ki, ‘onlar, günahlardan’ korunanlardır. Ve bırakırız zalimleri orada diz çökmüş.

 

19:73   Ve okunduğu zaman onlara âyetlerimiz ayan beyan, dediler o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; samimiyetle inanan kimselere: „ Hangi kesim ‘daha’ hayırlı konumca ve ‘daha’ iyi ‘itibarlı’ çevrece!? “.

 

19:74   Ve nicelerini yok ettik, onlardan önceki ‘uyarılan inkârcı’ uygarlıklardan.* Ki onlar, ‘daha’ iyi çeşitli eşya ‘sahibi’ ve gösterişli ‘idiler’.

 

>7:4, 7:97, 7:98, 9:70, 11:100, 11:117, 15:4, 17:16, 21:6, 21:95, 36:31<

 

19:75   ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ ‘Bana vahyolunan şu ki’, kim olduysa sapkınlık içinde, artık uzatır ona, sonsuz şefkatle merhamet eden, uzatarak ta ki, gördükleri zaman vadedildikleri şeyi; ama ‘dünyadaki’ azabı veya o saati ‘kıyâmeti’ ki, nihayet bilecekler kim o, konumu ‘daha’ şerlidir ve daha zayıftır taraftarca! “.*

 

>2:126, 6:44, 11:93, 19:73, 19:75, 46:35, 67:29, 72:24<

 

19:76   Ve artırır Allâh, ‘razı olduğu yola’ yönlenmiş kimselere ‘ilhamla, idrak ettirerek’ yönlendirilmeyi. Ve kalıcı ‘olan’ erdemdir ki, daha hayırlıdır Rabbinin katında, sevapça ‘kazançça’ ve daha hayırlı geriye dönüş.

 

19:77   ‘Yâ Muhammed!’, Bakar mısın âyetlerimizi inkâr eden kimselere; ve der ki: „ Elbette verilecektir mal ve evlât! “.*

 

>18:35, 18:36, 41:50<

 

19:78   Aşina mı oldu ki algılanamayana, yoksa edindi mi, sonsuz şefkatle merhamet edenin katından, taahhüt!?*

 

>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26, 78:38<

 

19:79   Hayır, yazacağız söylediği şeyleri ve uzatırız ‘dünya veya âhirette’, ona azaptan ki, uzatarak.*

 

>18:49, 19:73, 19:75, 58:6<

 

19:80   Ve vârisis ona, ‘verileceğini’ söylediği şeylere. Ve gelir Bize birey ‘olarak’.*

 

>6:94, 15:23, 19:40, 19:80, 19:95<

 

19:81   Ve edindiler ‘kutsallaştırılan zât’tan, puttan’ ilâhlar; ki, Allâh’a ilişiksizdirler; * ki, itibar olsun onlara.

 

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

19:82   Hayır, ‘ortak yakıştırdıkları’ inkâr edecekler, ‘hizmetle, ibadetle’ kul olduklarına onların ve olurlar onlara zıdd.*

 

>2:166, 7:53, 10:28, 10:29, 46:6<

 

19:83   Görmez misin ki, nasıl gönderdik şeytanları inkârcıların üzerlerine ki, coşturdukça coştursun onları.

 

19:84   ‘Yâ Muhammed!’, Fakat acele etme aleyhlerine!* Zaten sayıyoruz onlara ‘söylediklerini’, sayarak ‘tespit ederek’.*

 

>6:31, 6:47, 6:134, 10:53, 10:54, 20:15, 21:9, 22:7, 22:55, 29:53, 40:59, 51:14, 67:25, 67:27<

>19:79, 19:84, 19:94, 45:29<

 

19:85   O gün ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* toplatırız ‘günahlardan’ korunanları sonsuz şefkatle merhamet edene, toplantıya.

 

>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<

 

19:86   Ve sevk ederiz ‘günah’ suçlarını cehenneme güderek.

 

19:87   ‘Kıyâmet sonrası âhirette’ ehil değillerdir şefaate,* ‘o’ kimse dışında ki, edindi sonsuz şefkatle merhamet edenin katından taahhüt!

 

>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26, 78:38<

 

19:88   Ve ‘hakikati örtenler’, derler ki: „ Edindi, sonsuz şefkatle merhamet eden, ‘bir’ evlât! “.*

 

>2:116, 10:68, 18:4, 19:88, 19:89, 19:90, 19:91, 19:92<

 

19:89   Andolsun ki, getirdiğiniz şey iddiadır!

 

19:90   Ki, neredeyse gökler çatlayacak ondan ‘bu sözden’ ve bölünecek yeryüzü ve yıkılacak dağlar göçerek.

 

19:91   Çağırdıklarından sonsuz şefkatle merhamet edene, evlât.

 

19:92   Ve yaraşmaz sonsuz şefkatle merhamet edene, evlât edinmek.

 

19:93   Ki, illâki tüm göklerdeki kimseler ve yeryüzünde,* ancak sonsuz şefkatle merhamet edene gelir, kul ‘olarak’!

 

>2:255, 3:83, 6:59, 13:15, 16:49, 17:44, 22:18, 67:14<

 

19:94   Andolsun ki, ‘Allâhû Teâlâ’ saptadı ve saydı onları, sayarak ‘tespit ederek’.*

 

>19:84, 19:94, 45:29<

 

19:95   Ve her biri onların, gelir O’na ‘Allâhû Teâlâ’ya’ kıyâmet günü birey ‘olarak’.*

 

>6:94, 15:23, 19:40, 19:80, 19:95<

 

19:96   Muhakkak o kimseler ki, samimiyetle inananlardır ve gayretleri erdemliler; var edecektir onlara sonsuz şefkatle merhamet eden, sevgi.*

 

>2:165, 3:31, 19:96, 42:23, 49:7<

 

19:97   Artık sadece kolaylaştırdık onu (Kur’ân-ı Kerîm), senin lisanınla* ki, müjdelemen için onunla ‘günahlardan’ korunanları ve uyarasın onunla ‘kıyâmetle’, dik başlıyı.*

 

>2:38, 2:121, 2:151, 3:164, 4:41, 4:166, 5:117, 11:17, 16:84, 16:89, 28:59, 28:75, 39:71, 62:2<

>14:4, 16:103, 19:97, 46:12<

 

19:98   Ve nicelerini yok ettik, onlardan önceki ‘uyarılan inkârcı’ uygarlıklardan. Sezinliyor musun onlardan birini veya duyuyor musun iniltilerini?*

 

>7:4, 7:97, 7:98, 9:70, 11:100, 11:117, 15:4, 17:16, 21:6, 21:95, 36:31<