„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.
„ Sığınırım Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*
>7:200, 15:34, 16:98<
Allâh’ın adıyla… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.
16:1 Gelip geçti, Allâh’ın ‘kıyâmet’ emri!* Artık acele etmeyin onun ‘olmasına’!* Noksanlık, kusur, acizlikten ötedir O! Ve yücedir, ortak yakıştırdıkları şeylerden!*
>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
16:2 İndirir melekler, ruh ile* ‘Allâhû Teâlâ’nın’ hükmünden, kullarından dilediği ‘rızasına uyan’ kişi üzerine.* Ki, uyarsınlar ‘İlâh’ olduğunu O’nun, ki: „ İlâh olamaz Benden başka! Artık korunun ‘karşı gelmekten’ Bana! “.
>5:110, 16:2, 16:102, 42:51<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<
16:3 ‘Allâhû Teâlâ’, yarattı gökleri ve yeri hak ile ‘gayeyle’. Ki, yücedir, ortak yakıştırdıkları şeylerden!
16:4 ‘Allâhû Teâlâ’ yarattı insanı, özümlenmiş damladan! Yine de o zaman o ‘insan’, apaçık hasımdır.
16:5 Ve ‘sağmal’ hayvanları ki, ‘Allâhû Teâlâ’ yarattı onları da sizlere! Onlarda, ısınılacaklar ve faydalar ‘vardır’. Ve onlardan yersiniz.
16:6 Ve sizlere güzelliktir, (:onlara sağlanan sevincin verdiği huzur) onları ‘ağıllarına’ güdüp topladığınızda ve ‘otlaklara’ güdüp saldığınızda.
16:7 Ve taşırlar ağırlıklarınızı bir şehre ki, olmadan sizlere ona ulaşmanız, canlarınıza illâki meşakkatle. Şüphesiz ki Rabbiniz, elbette insaf eden, acıyandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
16:8 Ve atlar ve katırlar ve merkepler ki, binmeniz için onlara ve süs ‘ihtişam için’. Ve ‘Allâhû Teâlâ’, yaratır ‘nice’ bilmediğiniz şeyleri de!*
>16:8, 36:41, 36:42, 43:12<
16:9 Ve Allâh’ın üzerinedir doğru yolun tayini! Ve ondan sapan ‘yol da vardır’.* Ve eğer dileseydi ‘Allâhû Teâlâ, insanı tercihsiz kılmayı’, elbette yönlendirirdi sizleri topluca!
>6:153, 15:41, 16:9, 92:12<
16:10 O’dur ki, Zât’ı, indirdi gökten su, sizlere! Ki, ondandır içilen ve ondandır ağaç. Orada ‘ağacın da yetiştiği meralara, hayvanlarınızı’ salarsınız.
16:11 ‘Allâhû Teâlâ’, yetiştirir sizlere, onunla ekin ve zeytinler ve hurmalıklar ve üzümler ve mahsullerin her birinden. Muhakkak ki, işte bunda elbette âyet ‘alâmet vardır’, inceden inceye düşünen bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:12 Ve ‘Allâhû Teâlâ’, riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ sizlere, geceyi ve gündüzü; ve Güneş ve Ay ve yıldızlar da riayet ettirilenlerdendir emriyle!* Muhakkak ki, işte bunda elbette âyetler ‘alâmetler vardır’, akıl eden bir toplum için!*
>6:96, 55:5<
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:13 Ve ne türettiyse sizlere yeryüzünde, ki, renkleri türlü türlüdür. Muhakkak ki, işte bunda elbette âyet ‘alâmet vardır’, hatırda tutan bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:14 Ve O’dur ki, Zât’ı, riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ denizi ki, ondan taze ‘balık’ eti yemeniz için! Ve çıkarırsınız ondan takı ‘inci’ ki, onu takarsınız. Ve görürsün gemileri orada, suları yararak giden. Ve gaye edinmeniz içindir lütfundan. Ve belki şükredersiniz.
16:15 Ve bıraktı yeryüzünde sağlam ağırlıklar ki, sizlere sarsıntıdır!* Ve ırmaklar ve yollar! Ki, belki ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlenirsiniz!
>16:15, 21:31, 31:10, 77:27, 99:2<
Demirin indirildiği ve Dünyanın merkezinin demir ve nikel gibi madenlerden oluştuğu: ıkra.com
16:16 Ve ‘daha nice’ alâmetler… Ve yıldızla da ‘yönlenirsiniz’. Onlar, (:bu alâmetleri anlaya bilenler) ‘Allâh’ın razı olduğu yola’ yönlenirler.*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:17 O hâlde yaratan kimse gibi midir, yaratmayan kimse? Hâlâ, hatırda tutmaz mısınız!?
16:18 Ve eğer’ tek tek’ sayarsanız lütfunu Allâh’ın, sayamazsınız onu!* Şüphesiz ki Allâh, mutlaka fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:19 Ve Allâh bilir, sırlarınızı ve açıkladıklarınız şeyleri de!*
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
16:20 Ve o kimselerin ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranların’ davet ‘dua’ ettikleri ki, Allâh’a ilişiksiz; yaratamazlar hiçbir şey ve onlar ‘kendileri’ yaratılmışlardır.*
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
16:21 ‘Onlar’ ölüdürler, canlı değildirler; ve farkında değillerdir ‘ onları kutsallaştıranların’ ne ara diriltileceklerinin.*
>16:21, 27:65, 27:66<
16:22 İlâhınız tek İlâhtır! Artık o kimseler ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’, âhirete inanmazlar!* Onların, kalpleri ‘hakikati’ örtmeye şartlanmıştır ve onlar, büyüklenenlerdir.
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
16:23 Hiç kuşkusuz, şüphesiz ‘bilin’ ki, Allâh’ın, sırlarını ve açıkladıkları şeyleri de bilir olduğunu!* Muhakkak ki O, sevmez büyüklenenleri!
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
16:24 Ve denildiği zaman onlara ‘hakikati örtmeye şartlanmışlara’: „ Ne indirdi Rabbiniz? “ Derler ki: „ Evvelkilerin masallarını! “.
16:25 Ki, taşırlar yüklerinin ‘günahlarının’ tamamını kıyâmet günü. Ve yüklerden de ‘günahlardan’ bilgisizce saptırdıkları o kimselerin. Ne kötü değil mi, yüklendikleri şey!?
16:26 Düzen kurmuşlardı kendilerinden önceki kimseler de. Ne var ki, geldi Allâh, ‘harap etti’ binalarını, temellerinden. Öyle ki, çöktü tavanları üstlerinden üzerlerine. Ve geldi azap onlara, farkında olamayacakları yerden!*
>6:6, 10:13, 16:26, 22:45, 29:55, 41:16<
16:27 Sonra kıyâmet günü ‘Allâhû Teâlâ’ perişan eder onları ‘ortak yakıştıranları’. Ve der ki: „ Nerede ortaklarım? Ki, onlar için şâkî oldunuz! “. Derler ki, ‘ilhamla’ ilim verilen kimseler*: „ Muhakkak ki, rezillik ve kötülük, bugün inkârcıların başındadır! “.
>3:7, 4:162, 16:27, 17:107<
16:28 O kimseler ki, vefat ettirirken onları melekler, benliklerine zulmedenleri, o zaman bırakırlar ‘tutumlarını, Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’ teslim olup,* derler ki’: „ Kötülüğe gayret ediyor değildik! “.* Aksine, Şüphesiz ki Allâh, en iyi bilendir; gayret ediyor olduğunuz şeyleri!
>16:28, 16:87<
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
16:29 Haydi dâhil olun, cehennem kapılarından ‘girerek’, içinde devamlı kalıcılar ‘olarak’! Oysaki, elbette ne kötü ‘bir’ kalınacak yer, kibirlenenlere!
16:30 Ve denildiğinde: „ Ne indirdi Rabbiniz? “ Derler ki: „ Hayrı! “. İyilik eden kimseleredir bu dünyada iyilikler.* Ve elbette âhiret yurdu ‘daha’ hayırlıdır ve mutlaka ki, ne güzel ‘günahlardan’ korunanların yurdu!*
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<
16:31 Adn cennetleri ki, dâhil edilirler ona; ki, akar tabanından ırmaklar. Onlaradır orada ‘cennetlerde’ diledikleri şeyler. İşte böyle hak ettiklerini verir Allâh, günahlardan’ korunanlara!
16:32 O kimseler ki, vefat ettirirken onları melekler, temize ‘arınmış, samimiyetle inanana’ derler ki: „ Selâmun aleykum! ‘Esenlik üzerinize!’ dâhil olun cennete! Ki, gayret ediyor olduğunuz şeylerden! “.
16:33 ‘Hakikati örtmeye şartlanmışlar, neyi’ gözlerler ki? İllâki gelmesini mi onlara, melekler (:Azrâîl aleyhisselâm ve yardımcıları) veya gelir Rabbinden emir ‘kıyâmet hükmü’.* İşte bunun gibi uyguladılar, kendilerinden önceki kimseler de. Ve zulmetmedi Allâh, onlara; ve lâkin ‘iftirayla, günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ oldular kendi benliklerine zulmedenler.
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
16:34 Böylelikle isabet etti kötü gayretleri onlara. Ve sarıverdi onları, onunla alay etmiş oldukları şey.*
>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 13:32, 14:42<
16:35 Ve dediler ki, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimseler: „ Eğer dileseydi Allâh, kulluk etmezdik; ki, O’na ilişiksiz; bir şeye ‘hizmetle, ibadetle, kutsallaştırılan zât’a, puta’, bizler ve ne de atalarımız! Ve ki, O’na ilişiksiz; ‘emri dışında, hiç’ bir şeyi haram ‘caiz olmaz’ kılmazdık! “. İşte bunun gibi uyguladılar, kendilerinden önceki kimseler de. Nihayet elçilerin üzerine ‘düşen’, apaçık tebliğ etmekten başka mıdır?
16:36 Ve andolsun ki, çıkardık her ümmetin içinden elçi.* Ki, ‘Yalnızca, hizmetle, ibadetle’ Allâh’a kulluk edin!* Ve kaçının tâğut’tan (:Allâhû Teâlâ’yı hiddetlendirenler). Böylelikle onlardan ‘rızasına uyan’ kimilerini ‘razı olduğu yola’ yönlendirdi Allâh.* Ve onlardan ‘müstahik’ kimilerinin üzerlerine sapkınlık gerçekleşti.* Haydi ‘o hâlde isterseniz’ gezinin de yeryüzünde böylelikle bakın, nasıl oldu âkıbeti ‘hakikat bilgisini’ yalanlayanların!
>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
16:37 Sen hırsla üstlerine düştükçe düşsen de, ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönlendirilmelerine, o hâlde Muhakkak ki Allâh, ‘hakikati örtmeye şartlandıkları için’ yönlendirmez, sapkınlıkta bıraktığı kimseyi.* Ve yoktur onlara yardımcı.
>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<
16:38 Ve yemin ettiler Allâh’a olanca yeminleriyle ki: „ Diriltmez Allâh, ölen kimseyi! “ Aksine, ‘bu’ vaad, ‘Zât’ının’ üstlendiği gerçektir!* Ve lâkin ‘bu gerçeği’ insanların birçoğu bilmezler.
>6:29, 6:30, 11:7, 16:38, 16:39<
16:39 ‘Diriltecekler ki, ‘Allâhû Teâlâ’nın’ belli etmesi için onlara, hakkında ihtilâf ettiklerini.* Ve bilmesi ‘belirlemesi’ içindir, inkârcı kimselerin ki, onların yalancılar olduklarını.*
>3:64, 4:26, 9:30, 9:31, 42:21, 98:5<
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
16:40 Ancak ki, sözümüz, bir şey dilediğimiz zaman, dememizdir ki, ona: „ Ol! “; ‘O şey’, hemen ‘harekete geçer, vaktiyle de’ olur!
16:41 Ve hicret ‘göç’ eden kimseler ki, Allâh için, zulmedildikleri şeylerin ardından. ‘Bu’ onları dünya hayatında iyice konaklamamız içindir.* Ve elbette âhiret mükâfatı ‘daha’ büyüktür. Keşke biliyor olsalardı.
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
16:42 ‘Âhiret mükâfatı’ o kimseleredir ki, ‘onlar’ sabrettiler; ve ‘onlar’ Rablerine itimat edenlerdir.
16:43 ‘Yâ Muhammed!’, Ve göndermedik ‘hiçbir elçiyi ki’ senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz adamlar haricinde!* Öyleyse sorun ‘bunların kimler olduklarını, hakikat bilgisini’ hatırlayan halka, eğer bilmiyorsanız!
>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<
16:44 ‘O elçiler’, ayan beyan ‘deliller’ ve parça parça sayfalarla ‘gönderildiler’.* ‘Yâ Muhammed!’, Ve Biz indirdik sana ‘gerçekleri, Allâhû Teâlâ’yı’ hatırlatan ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’ ki, beyan etmen için insanlara, onlara indirilen şeyleri ‘diğer mukaddes kitapları’.* Ki, belki inceden inceye düşünürler!
>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
16:45 Öyleyse eminler mi, kötülüklerle düzen kuran kimseler, çökertmeyeceğinden Allâh’ın onları, yeryüzünde?* Veya gelmesinden azabın onlara, farkında olamayacakları yerden?*
>7:78, 7:91, 11:67, 11:94, 29:37<
>6:6, 10:13, 16:26, 22:45, 29:55, 41:16<
16:46 Veya alır ‘yakalar’ onları dolaşırlarken.* Çünkü onlar, ‘hükmün yerine getirilmesinde Allâhû Teâlâ’yı’ aciz bırakamazlar.
>7:78, 7:91, 11:67, 11:94, 29:37<
16:47 Veya alır ‘yakalar’ onları, korkarlarken. Buna rağmen, Şüphesiz ki Rabbiniz, elbette insaf eden, acıyandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
16:48 Ve görmüyorlar mı ki, Allâh’ın yarattığı şeyi ‘nesneyi’? Herhangi bir şey ki, (:madde, proton ve nötron), döner onun gölgesi (:spin eder, elektron ve pozitron bulutu) sağdan ve soldan Allâh’a ‘huzurunda’ yere kapanarak; ve onlar zavallıdır, boyun bükmüştür ‘Zât’ının hükmüne’.
16:49 (:Secde âyeti!)* Ve Allâh’a ‘huzurunda’ yere kapanırlar, ne varsa göklerde ve ne varsa yerde, hareket eden mahlûkatlardan; ve melekler de. Ve onlar, büyüklenmezler.
>2:258, 3:83, 13:15, 16:48, 16:49, 17:44, 17:107, 22:18, 32:15, 41:37, 53:62<
(:Allâhû Teâlâ’nın yarattığı tüm ne varsa, Zât’ının koyduğu doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği işlevlerine devam ederler; dolayısıyla da istekli veya isteksiz O’nun buyruğuna riayet etmiş ve kendi usullerince yüceliğini övüp, ibadet etmiş olurlar. Hür iradeyle Allâh’ın rızasını kazananlar ise, O’nun yüceliğini bilinçli bir şekilde över ve ibadet ederler.)
16:50 Korkarlar, üstlerindeki Rablerinden. Ve ifa ederler emrolundukları şeyi.
16:51 Ve dedi ki, Allâh: „ İki ilâh edinmeyin! “. Ki, sadece O’dur, tek İlâh! ‘Yine dedi ki’: „ Artık yalnızca Benden irkilin o hâlde! “.
16:52 Ve Zât’ının dır, göklerdeki şeyler ve yerdekiler de! Ve dîn ‘yücelterek överek, ibadetler’, kesintisiz Zât’ına dır! Buna rağmen, Allâh’tan başkasından mı korunuyorsunuz?
16:53 Ve ne ‘varsa’ imkândan sizlere, o hâlde Allâh’tandır. Sonra sizlere bir darlık dokunduğu zaman, ancak Zât’ına yakarırsınız.
16:54 Sonra giderdiğimiz zaman mağduriyeti sizlerden, bir kısmınız Rablerine bir ortak yakıştırırlar.*
>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<
16:55 Nankörlük etsinler, onlara verdiğimiz şeylere. Haydi menfaatlenin!* Artık yakında ‘âhirette’ bileceksiniz!*
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
16:56 Ve ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’, kılıyorlar ‘aslını’ bilmedikleri ‘uydurma ilâhlarına bir’ hisse.* Ki, onları rızıklandırdığımız o şeylerden. Vallâhi mutlaka mesulsünüz, iftira etmiş olduğunuz şeylerden ‘uydurma ilâhlarınızdan’!*
>5:103, 6:136, 16:56, 16:71, 30:28<
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
16:57 Ve ‘yakıştırarak’ kılıyorlar Allâh’a, kızlar.* Ki, noksanlık, kusur, acizlikten ötedir O! Ve onlarındır, imrendikleri ‘erkek çocuklar’.
>4:117, 17:40, 37:149, 37:150, 52:39<
16:58 Ve müjdelendiği zaman onlardan birisi kız ‘çocuk’ ile, gölgeler ‘saklar’ ki, yüzünü kararttı (:yüz karası sayar). Ve o, içine atar.
16:59 Gözden kaybolur halktan, onunla müjdelendiği şeyin kötülüğünden. Tutsun mu onu alçaltılma üzere, yoksa gömsün mü onu toprağa? Ne kötü değil mi, hükmettikleri şey!?
16:60 Âhirete inanmayan kimseler, kötü emsaldir. Ve ötesiz yücelik emsali ‘ise’ Allâh’ındır. Ve O’dur, daima üstün gelen, eşi benzeri olmayan; âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden!
16:61 Ve eğer sorumlu tutsaydı Allâh insanları, ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulümleri sebebiyle, bırakmazdı onun üzerinde ‘yeryüzünde’, hareket eden ‘hiç’ bir mahlûkatlardan. Ve lâkin erteler onları, adlandırılmış ‘bir’ vadeye. Artık geldiği zaman vadeleri ‘yok olmaları,’ ne bir saat ertelenebilir ve ne de öne alınabilir.*
>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<
16:62 Ve ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’, kılıyorlar Allâh’a, hoşlanmadıkları şeyleri. Ve vasıflandırarak dilleriyle ki, en güzelin onların olduğu yalanını.* Hiç kuşkusuz ki, ateş ‘cehennem’, muhakkak ki onlaradır. Ve muhakkak ki onlar, taşkınlardır!
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
16:63 ‘Yâ Muhammed!’, Vallâhi andolsun ki, gönderdik ümmetlere ‘nice elçileri’ senden önce de!* Fakat süsledi ‘cazip gösterdi’ şeytan, onlara gayretlerini. Çünkü o ‘şeytan’, onların dostudur bugün ‘dünyada’.* Ve onlaradır, ‘cehennemde’ elem azap.
>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<
>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<
16:64 ‘Yâ Muhammed!’, Ve indirmedik kitabı ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’ sana ki, beyan etmen dışında onlara, hakkında ihtilâf ettiklerini!* Ve yönlendirilmeye ‘vesiledir’ ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenme, samimiyetle inanan bir toplum için!*
>3:64, 4:26, 9:30, 9:31, 42:21, 98:5<
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
16:65 Ve Allâh, indirdi gökten su; ki, böylelikle hayat verdi yeryüzüne onunla, ölümünden sonra. Muhakkak ki, işte bunda elbette âyet ‘alâmet vardır’, işiten bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:66 Ve muhakkak ki ‘sağmal’ hayvanlar da, sizlere elbette ibrettir. Sularız sizleri ‘içiririz’, karnındaki besin artıkları ve kan arasından ‘salgılanan’ şeyden ki, saf süt, içenlere ‘içimi’ kolaydır.
16:67 Ve mahsullerden, hurma ağaçları ‘meyvelerinden’ ve üzümler ki, ediniyorsunuz ondan şerbet-müskirat ve iyi bir rızık.* Muhakkak ki, işte bunda elbette âyet ‘alâmet vardır’, akıl eden bir toplum için!*
>2:219, 16:67, 37:45, 47:15<
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:68 Ve vahyetti Rabbin, dişi bal arısına ki, edinmesini dağlardan evler ‘kovanlar’ ve ağaçlardan ve ‘insanların’ kurdukları çardak ‘gibi dikip yükselttikleri’ şeylerden.
16:69 „ Sonra ye! Her türlü mahsullerden ‘çiçeklerden’ böylelikle yollarına koyul, Rabbinin alçalttığı ‘kolaylaştırdığı’! “. Çıkar karnından içki ki, türlü türlüdür renkleri. Onda ‘Bal’da’, bir şifa ‘vardır’ insanlar için. Muhakkak ki, işte bunda elbette âyet ‘alâmet vardır’, inceden inceye düşünen bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:70 Ve Allâh, yarattı sizleri! Sonra da sizleri vefat ettirendir! Ve sizlerden kimileri, döndürülür ömrün en rezaletine ki, bir bilgiden ‘bildiklerinden’ sonra bir şey bilememesi için. Şüphesiz ki Allâh, en iyi bilendir; dilediğini, irade ettiği gibi icra eden ve yapmaya kudretlidir!
16:71 Allâh, liyakatli kıldı bazılarınızı bazılarınız üzerine rızıkta.* Ne var ki, liyakatli kılınan kimseler, rızıklarını vermemekteler yeminlerine sahip çıkıp ‘güvendirdiklerine’. Oysa onlar, onda ‘bu konuda’ eşittirler. (:Köleleriyle eşitliği kendilerine yakıştıramadıkları hâlde, aciz putları kudretli Allâhû Teâlâ’ya eşit görüyorlar) Öyleyse, Allâh’ın lütfuna ‘hakikat bilgisine’ mi direniyorlar?*
>4:34, 6:165, 17:21, 17:70, 43:32<
>5:103, 6:136, 16:56, 16:71, 30:28<
16:72 Ve Allâh, kıldı sizlere cinsinizden eşler; ve kıldı sizlere eşlerinizden oğullar ve torunlar! Ve sizleri rızıklandırdı temizinden. Buna rağmen asılsızlığa mı inanıyorlar ve Allâh’ın lütfuna ‘hakikat bilgisine’ nankörlük ediyorlar?
16:73 Ve ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ediyorlar ki, Allâh’a ilişiksiz; ‘kutsallaştırılan zât’a, puta; ki, hiçbir’ şeye ehil olmayan onlara, rızk ‘sağlamaya’ göklerden ve yerden ve mecal edemeyen şeylere ‘uydurma ilâhlara’.*
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
16:74 Artık vurgulamayın Allâh’a emsal!* Şüphesiz ki, Allâh bilir, ve sizler bilmezsiniz ‘sırları ve açıklanan şeyleri’!*
>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
16:75 Vurgularla Allâh, emsal verir: Bir kul (:köle) ‘düşün’ ki, sahiplidir, değerlendiremez ‘kazancını’ bir şeye karşı (:bağımsız değildir). Ve ‘diğer’ kişi ki, Bizden, iyi bir rızık ile rızıklandırdık onu; öyle ki, o, bağış yapar ondan sırlarda ve açıkça. ‘Onlar’, hiç eşit olur mu? (:Ki aciz putları, kudretli Allâhû Teâlâ’ya eşit görüyorlar). Yüceltilme, övgü Allâh’adır! Aksine onların, birçoğu bilmezler.
16:76 Ve vurgularla Allâh, emsal verir: İki adam ‘düşün’ ki, onlardan biri dilsizdir, değerlendiremez ‘yeteneğini’ bir şeye karşı; ve o, efendisi üstüne yüktür. Her nereye gönderse onu, bir hayır getirmez ‘hakkını koruyamaz’; hiç eşit olur mu o? Ve ‘diğer’ kişi ki, emreder ‘hükmeder’ adaletle;* ve o, ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu’ yol doğrultusu üzeredir? (:Ki aciz putları, kudretli Allâhû Teâlâ’ya eşit görüyorlar).
>2:282, 4:58, 16:76, 16:90, 49:9<
16:77 Ve Allâh’ındır, göklerin algılanamayanı ve yerdekilerin de!* Ve sadece saatin ‘kıyâmetin’ emri ‘süresi’ ancak göz kırpmak gibidir veya o, daha yakın ‘hızlıdır’! Şüphesiz ki Allâh, her şey üzerinde dilediğini, irade ettiği gibi icra eden ve yapmaya kudretlidir!
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
Var olan her şeyi yok eden kıyâmetin hızı: ıkra.com
16:78 Ve Allâh, çıkardı sizleri analarınızın karnından ‘hiç’ bir şey bilmezken. Ve var etti sizlere, işitme ve görme duyuları ve gönül ‘idrak kuvveleri’! Ki, belki şükredersiniz!
16:79 Görmüyorlar mı ki, ‘Allâhû Teâlâ’nın, koyduğu doğa kurallarına’ riayet ettirilen kuşları, göğün yoğun kısmında? Ki, onları, Allâh’tan başkası ‘orada’ tutamaz. Muhakkak ki, işte bunda elbette âyetler ‘alâmetler vardır’, samimiyetle inanan bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
16:80 Ve Allâh, kıldı sizlere evlerinizden sükûnet yeri! Ve kıldı sizlere, sağmal hayvanların derilerinden ‘çadır’ evler ki, hafifçe taşınırsınız göç ettiğiniz gün; ve ikâmet ettiğiniz ‘konakladığınız’ gün. Ve ‘koyunların’ yünlerinden ve ‘develerin’ tüylerinden ve kıllarından çeşitli eşya ve bir müddet geçimlik ‘kıldık’!
16:81 Ve Allâh, kıldı sizlere yarattığı şeylerden gölgelikler! Ve var etti sizlere, dağlardan mağaralar! Ve kıldı sizlere ‘giyimlik’ gömlekler ki, sizleri hararetten korur ve ‘zırhlı’ gömlekler ki, sizleri darbeden korur! Böylelikle tamamlıyor ‘Allâhû Teâlâ’, lütfunu üzerlerinizde. Ki, belki teslim olursunuz!
16:82 ‘Yâ Muhammed!’, Buna rağmen eğer ‘eskiye’ dönerlerse, nihayet sadece üzerine ‘düşen’ apaçık tebliğ etmektir!
16:83 Ki, tanıyorlar lütfunu ‘hakikat bilgisini’ Allâh’ın, sonra örtüyorlar onu. Ve onların, birçoğu inkârcılardır.
16:84 Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* çıkarırız her bir ümmetlerden birer şahit ‘inancına tanıklık edecek öncü’* ki, sonra da izin verilmez ‘mazerete, hakikati’ örtmeye şartlanmış kimselere ve ne de gönül almalarına.
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
>17:71<
16:85 Ve gördükleri zaman, ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulmeden kimseler ‘cehennemde’ azabı, artık hafifletilmez onlardan ‘azap’ ve onlara göz açtırılmaz ‘süre verilmez’.*
>4:56, 6:30, 7:37, 8:50, 10:52, 10:70, 14:29, 16:85, 39:71, 67:8<
16:86 Ve gördükleri zaman ortak yakıştırdıkları ‘uydurma ilâhlarını, Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimseler, derler ki: „ Rabbimiz… Şunlar ortaklarımız ki, ‘Senin’ yanın sıra davet ‘dua’ ettiğimiz! “.* Ne var ki, söz atarlar ‘kutsallaştırılan her türlü zât, put’ onlara: „ Muhakkak ki sizler, elbette yalancılarsınız! “.*
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
16:87 Ve bırakırlar ‘tutumlarını, Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar’ Allâh’a, izin günü teslim olup.* Ve ayrıldı ‘hatırdan, gönülden çıkarıldı’ onlardan, iftira etmiş oldukları şeyler ‘uydurma ilâhları’.*
>16:28, 16:87<
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
16:88 O kimseler ki, ‘hakikati’ örtmeye şartlanmışlardır ve alıkoyarlar Allâh’ın yolundan.* Onlara artırdık ‘cehennemde’ azap üstüne azabı bozgun çıkarıyor oldukları sebebiyle.*
>7:86, 8:36, 11:19, 14:3, 16:88<
>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<
16:89 Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* çıkarırız her bir ümmetlerin içinden birer şahit ‘inancına tanıklık edecek öncü’, aleyhlerine kendilerinden.* ‘Yâ Muhammed!’, Ve getirdik seni de şahit olarak şunların aleyhlerine! Ve Biz indirdik sana, kitabı ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’ ki, her şeyi açıklayan ve yönlendirilmeye ‘vesiledir’ ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenme ve müjdedir Müslümanlara (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)!*
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
>17:71<
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
16:90 Muhakkak ki Allâh, emreder adaletle ‘hükmetmeyi’!* Ve iyiliği!* Ve akrabalara ‘ihtiyaçlarını’ vermeyi!* Ve ‘namazlar’ engeller hayâsızlığı, aykırılığı ve azgınlığı!* ‘Allâhû Teâlâ’, sizlere nasihat veriyor ki, belki hatırda tutarsınız!
>2:282, 4:58, 16:76, 16:90, 49:9<
>4:36, 6:151, 16:90, 17:23, 28:77, 55:60<
>2:219, 2:245<
>16:90, 29:45<
16:91 Ve vefa edin, Allâh’ın ‘adıyla verilen’ taahhüde, taahhütleştiğiniz zaman! Ve bozmayın yeminleri onu katileştirdiğinizden sonra! Ve kıldığınızda Allâh’ı üzerlerinize kefil. Şüphesiz ki Allâh, uyguladığınız şeyleri en iyi bilendir!
16:92 Ve olmayın karı gibi ki, tekrar tel tel çözer sonradan, kuvvetlice eğrilmiş yünün ipini! Yeminlerinizi aldatmaya ‘alet’ ediniyorsunuz aranızda, olduğunda bir ümmetin diğer bir ümmetten daha nemadâr. Fakat dener sizleri Allâh, onunla ‘yeminlerinizle’!* Ve ‘Allâhû Teâlâ, âhirette’ mutlaka beyan edecek sizlere, kıyâmet günü ihtilâf ediyor olduğunuz şeyi!
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
16:93 Ve eğer dileseydi Allâh, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, elbette kılardı sizleri ‘aynı inançtan’ bir ümmet. Ve lâkin dilediği ‘müstahik’ kişiyi sapkınlıkta bırakır* ve dilediği ‘rızasına uyan’ kişiyi de yönlendirir ‘razı olduğu yola’.* Ve mutlaka mesulsünüz, gayret ediyor olduğunuz şeylerden!
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<
16:94 Ve edinmeyin yeminlerinizi aldatmaya ‘alet’ aranızda! Yoksa kayar ayak, sabitliğinin sonrasında.* Ve tadarsınız kötülüğü ‘hem dünyada’, ayrıldığınız sebebiyle Allâh’ın yolundan ‘rızasından’; ve ‘hem de’ sizleredir ‘cehennemde’ büyük azap.
>2:250, 3:147, 8:11, 16:94, 47:7<
16:95 Ve pazarlamayın Allâh’ın ‘adıyla verilen’ taahhüdünü, ancak az bir bedel ‘karşılığı’! Allâh’ın katında o, ‘daha’ hayırlıdır sizlere, eğer bilirseniz.
16:96 ‘Çünkü’, yanınızdaki şeyler tükenir. Allâh’ın katındaki şeyler sonsuzdur. Ve mutlaka hak ettiklerini veririz sabreden kimselerin ücretlerinin en iyisiyle, gayret ediyor oldukları şeylere.*
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
16:97 Kim, erdemli gayret eder ki, erkek veya kadın ve o, samimiyetle inanandı, o hâlde mutlaka ona temiz ‘arınmış’ bir hayat yaşatırız.* Ve mutlaka hak ettiklerini veririz ücretlerinin en iyisiyle, gayret ediyor oldukları şeylere.
>16:30, 16:41, 16:96, 16:97, 18:88, 39:10<
16:98 Artık Kur’ân okuduğun zaman hemen sığın Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*
>7:200, 16:98, 16:99, 16:100, 23:97, 23:98, 41:36, 43:36, 114:1, 114:2, 114:3, 114:4, 114:5, 114:6<
16:99 Doğrusu o ‘şeytan’ ki, yoktur onun kudreti, samimiyetle inanan kimseler üzerinde.* Ve ‘onlar’ Rablerine itimat edenlerdir.
>2:208, 2:268, 4:120, 5:91, 6:121, 8:48, 14:22, 16:99, 17:62, 17:63, 17:64, 17:65, 24:21, 35:6<
16:100 Ancak ki, onun ‘şeytanın’ kudreti onların üzerindedir ki, ‘onlar’, ona ‘şeytana’ dönenlerdir. Ve o kimseleredir ki, onlar, onunla ‘şeytanın vesveseleriyle, Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardır.
16:101 Ve değiştirdiğimiz zaman, bir âyetin konumunu, ‘diğer’ bir âyetle… Ve Allâh, en iyi bilendir, bilerek indirdiği şeyi;* dediler ki: „ Sen sadece bir iftiracısın! “. Aksine onların, birçoğu bilmezler.
>2:106, 13:39, 16:101, 42:24<
16:102 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Onu ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’ indirdi Ruh’ûl Kudüs (:Kutsal Ruh) ‘ilham’ ile Rabbinden, hak ile ‘gayeyle’!* Sabitleştirmek ‘sağlamlaştırmak’ için samimiyetle inanan kimseleri ve yönlendirilmeye ‘vesiledir’ ve müjdedir Müslümanlara (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)! “.*
>5:110, 16:2, 16:102, 42:51<
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
16:103 Ve andolsun ki, biliyoruz diyor olduklarını ki: „ Zaten ona öğreten görünen, ölümlü varlık (:İnsan)! “. Ki, o, ona çarpıtanların lisanı yabancıdır. Ve bu ‘Kur’ân-ı Kerîm’ apaçık Arapça lisandır.*
>14:4, 16:103, 19:97, 46:12<
16:104 Muhakkak ki o kimseler, inanmazlar Allâh’ın âyetlerine ‘hakikat bilgisine’!* ‘İnkâra şartlandıkları için, razı olduğu yola’ yönlendirmez onları, Allâh.* Ve onlaradır, ‘cehennemde’ elem azap.
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<
16:105 Sadece iftira ederler yalanla o kimseler ki, inanmazlar Allâh’ın âyetlerine ‘hakikat bilgisine’!* Ve işte onlar… Onlar, yalancılardır!*
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
16:106 Kim inkâr ederse Allâh’ı, inancının ardından ki, baskılanan kimse müstesna ve kalbi inançla ikna olmuşken;* ve lâkin kim açarsa inkâra göğüs ‘gönül’, öyleyse üzerlerinedir Allâh’tan ‘bir’ hiddet .* Ve onlaradır, ‘cehennemde’ büyük azap.
>2:225, 2:284, 5:89, 33:5, 66:2<
>3:90, 3:105, 3:106, 4:137, 16:106<
16:107 İşte bu, ‘tercih edip’ sevdikleri sebebiyledir dünya hayatını âhirete karşı. Ve ‘bilin’ ki, Allâh’ın, olduğunu ‘inkâra şartlandıkları için’ yönlendirmeyen, nankörler toplumunu!*
>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<
16:108 İşte onlar, o kimseler ki, Allâh’ın mühürledikleridir kalpleri üzerini ve işitmelerini ve görmelerine de (:anlamak istemedikleri için, idrak kuvveleri kilitlidir).* Ve işte onlar… Onlar, vurdumduymazlardır!*
>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<
>4:163, 4:164, 4:165, 6:130, 6:131, 6:155, 6:156, 6:157, 7:172, 7:173, 17:15, 20:134, 26:208, 28:59, 35:24, 67:8, 67:9<
16:109 Hiç kuşkusuz ki, muhakkak ki onlar, âhirette hüsrandalardır.
16:110 Sonra muhakkak ki Rabbin, o kimselere ki, hicret ‘göç’ ettiler ‘inkâra dayatılıp’, işkenceye uğratılmalarının ardından;* ve cihâd (:kararlılıkla İslâm’ı yaşama mücâdelesi) edenlere ve sabredenlere, Şüphesiz ki Rabbin, ardından fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
>2:225, 2:284, 5:89, 33:5, 66:2<
16:111 O gün gelir ki, ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* her bir benlik müdâfaa eder canını. Ve ‘olanca’ vefa edilir her benliğe gayretleri. Ve onlar ‘âhirette’ zulmedilmezler.
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
16:112 Ve vurgularla Allâh, emsal verir: Bir şehir ‘halkı’ ki, emniyette ve tatmin; oraya geliyordu rızkı, bolca her yerden. Ne var ki, nankörlük ettiler lütuflandırmasına Allâh’ın. Bunun üzerine tattırdı onlara Allâh, açlık giysisi ve korku ki, üretiyor oldukları şeylerin ‘yol açtığı sebeplerden’.
16:113 Ve andolsun ki, geldiğinde onlara bir elçi aralarından, öyle ki, yalanladılar onu. Bunun üzerine aldı ‘yakaladı’ onları azap. Ve onlar zalimlerdir.
16:114 O hâlde ‘isterseniz, izin verilenlerinden’ yiyin, rızıklandırdığı şeylerden sizleri Allâh, helâl hoş ‘olarak’! Ve şükredin lütfuna Allâh’ın ki, eğer yalnızca ‘hizmetle, ibadetle’ O’na kulluk ederseniz!
16:115 Sadece haram ‘caiz olmaz’ üzerlerinize ki: Leş ve kan ve domuz eti! Ve helâl ‘caiz’ değildir, Allâh’tan başkası için onu ‘adlandırmak’! Ancak kim darda kalırsa, ‘başkasının hakkına’ saldırmaksızın ve aşırı gitmeksizin ‘yiyebilir’! O hâlde Şüphesiz ki Allâh, fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır, inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
16:116 Ve söylemeyin, dillerinizin yalan vasıflandırdığı şeyler için: „ Bu helâl ‘caiz’ ve bu haram ‘caiz olmaz’! “. Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uydurmak için! Muhakkak ki, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uyduran o kimseler, kurtuluşa eremezler!*
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
16:117 ‘Elde ettikleri’, az bir geçimliktir ‘dünyada’. Ve onlaradır, ‘cehennemde’ elem azap.
16:118 ‘Yâ Muhammed!’, Ve Yahudi olan o kimseler üzerlerine haram ‘caiz olmaz’ kıldık daha önce sana kıssa ettiğimiz ‘bahsettiğimiz’ şeyleri!* Ve zulmetmedik onlara; ve lâkin ‘iftirayla, günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ kendi benliklerine zulmediyorlardı.
>3:93, 4:160, 6:146<
16:119 Sonra muhakkak ki Rabbin, o kimselere ki, gayretlendiler kötülüğe cahillikle ‘bilgisizce’, sonra da tövbe ettiler ardından ve gidişatı düzelttiler, Şüphesiz ki Rabbin, işte bunun ardından elbette fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir!
16:120 Muhakkak ki İbrâhîm, ‘aynı inancı paylaşanların dîninden olan’ bir ümmettendi, Allâh’a âmâde olan Hanif (:yegâne İlâh’a inanan).* Ve değildi ‘İbrâhîm aleyhisselâm , Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan.*
>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 6:161, 10:105, 21:25<
>6:79, 60:4<
16:121 Şükredendi O’nun lütuflarına. ‘Allâhû Teâlâ’, onu eledi ve onu ‘razı olduğu’ yol doğrultusunda yönlendirdi.
16:122 Ve verdik ona dünyada iyilikler; ve muhakkak ki o, âhirette de elbette erdemlilerdendir.
16:123 ‘Yâ Muhammed!’, Sonra da vahyettik ki, sana, uymayı İbrâhîm’in milletine ‘aynı inancı paylaşanların dînine’, Hanif (:yegâne İlâh’a inanan) ‘olarak’!* Ve olmadı ‘İbrâhîm aleyhisselâm , Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan.*
>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 6:161, 10:105, 21:25<
>6:79, 60:4<
16:124 Ancak ki, kılındı Cumartesi’ler ‘kutsal şabat tatili’, hakkında ihtilâf edenlerin üzerlerine ‘Yahudilere’.* Ve Şüphesiz ki Rabbin, elbette hükmeder aralarında kıyâmet günü, hakkında ihtilâf ediyor oldukları şeyleri.*
>2:65, 4:154, 16:124<
>3:64, 4:26, 9:30, 9:31, 42:21, 98:5<
16:125 ‘Yâ Muhammed!’, Davet et, Rabbinin yoluna hükümlerle ve iyi nasihatle! Ve onlara müdâfaa et onunla ki, o, ‘Kur’ân-ı Kerîm’ en iyisidir! Şüphesiz ki, Rabbin… O’dur ki, yolundan sapan kimseyi en iyi bilen! Ve O’dur, yönlendirilmişleri de en iyi bilen!
16:126 Ve eğer cezalandıracaksanız, öyleyse cezalandırın benzeriyle, cezalandırıldığınız şeyin!* Ve eğer mutlaka sabrederseniz, elbette o, daha hayırlıdır sabredenler için.
>2:190, 2:191, 2:192, 2:193, 2:194, 2:256, 4:90, 4:91, 8:39, 8:58, 8:59, 8:60, 8:61, 9:12, 9:29, 9:36, 9:123, 33:60, 33:61, 60:7, 60:8, 60:9<
16:127 ‘Yâ Muhammed!’, Ve sabret! Senin sabrın ancak Allâh ile ‘mümkündür’! Ve hüzünlenme ‘davetine uymadıklarında’ onlara!* Ve olma daraltı içinde, kurdukları düzenler sebebiyle.
>5:48, 5:49, 11:12, 11:112, 11:113, 17:74, 28:87<
16:128 Muhakkak ki Allâh, ‘günahlardan’ korunan kimselerle beraberdir. Ve o kimseler, iyilik edenlerdir.