13. RA’D:

 

„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.

 

„ Sığınırım Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*

 

>7:200, 15:34, 16:98<

 

Allâh’ın adıyla… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.*

 

>19:45, 21:42, 21:43, 39:38, 67:20, 67:28<

 

 

13:1     Elif, Lâm, Mîm, Râ… Bunlar âyetleridir, kitabın ‘Levh-i Mahfûz’ (Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası)!* ‘Yâ Muhammed!’, Ve Rabbinden sana indirilen (Kur’ân-ı Kerîm), gerçektir! Ve lâkin insanların birçoğu inanmazlar!*

 

>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<

>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:49, 45:23, 74:52<

 

Kur’ân’ın şifresi, anahtarı Hurûf-ı Mukattaa: ıkra.com

 

13:2     Allâh ki, Zât’ı yükseltti gökleri, onu, görebileceğiniz direkler olmaksızın! Sonra teşrif etti Arş (cennet ve cehennemi de içinde barındıran, zamansız, mekânsız, evren) üzerine. Ve riayet ettirdi ‘hesaplanıp ölçülebilir, kullanılabilir kıldı’ güneşi ve ay’ı.* Ki, hepsi akar adlandırılmış vadeyle. Emriyle ‘oluşan her şeyi’ düzenleyip, idare eder, yönetir! Ayrı ayrı açıklar âyetleri ‘alâmetleri’.* Ki, belki Rabbinize kavuşmaya kati inanırsınız!

 

>6:96, 55:5<

>6:98, 7:52, 7:185, 10:101, 11:1, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

„Arş“ Su üzerinde olduğu kanıtlandı: ıkra.com

 

13:3     Ve O’dur ki Zât’ı, uzattı ‘genişletti’ yeryüzünü! Ve var etti içinde sağlam ağırlıklar* ve nehirler. Ve her birinden mahsullerin orada, zıt cins çiftler kıldı. Bürünüp örtülür gece, gündüzle. Muhakkak ki işte bu, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir’, inceden inceye düşünen bir toplum için!*

 

>16:15, 21:31, 31:10, 77:27, 99:2<

>6:98, 7:52, 7:185, 10:101, 11:1, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

13:4     Ve yeryüzünde birbirine komşu ‘ancak farklı’ kıtalar. Ve bahçeler, üzümlerden ve ekinler ve hurma ağaçları ki, budaklı ve budaksız. ‘Onca türe rağmen’ sulanır bir su ile. Ve lütufkâr kılarız onların bazılarını bazılarının üzerine, yenmesinde. Muhakkak ki işte bu, elbette âyetlerdir ‘alâmetlerdir’, akıl eden bir toplum için!*

 

>6:98, 7:52, 7:185, 10:101, 11:1, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<

 

13:5     ‘Yâ Muhammed!’, Ve eğer ‘bunca hârikanın bir yaratıcısı olmadığına inanmak’ acayipse, öyleyse onların ‘inkârcıların, asıl şu’ sözleri acayip: „ Olduğumuz zaman mı toprak; mutlaka elbette, oluşumu yapılandırılarak var edilme, yeniden ‘ha’!? “.* İşte onlar, o kimseler ki, inkâr edenlerdir Rablerini. Ve işte onlar ki, halkalar boyunlarındadır onların. Ve işte onlar, ateş sahabeleridir; onlar, orada devamlı kalıcılardır.

 

>36:81, 46:33, 50:15, 75:40, 83:4<

 

13:6     ‘Yâ Muhammed!’, Ve acele istiyorlar senden, ‘vadettiğin’ iyilikten önce kötülüğün ‘olmasını’. Ve gelip geçmişti onlardan önce de, ‘emsallerine ibretlik’ yaptırımlar. Ve Şüphesiz ki Rabbin, insanlar için elbette bağışlamanın sahibidir; ki, ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulmetmelerine rağmen. Ve şüphesiz ki Rabbinin, elbette cezası şiddetlidir!

 

13:7     Ve diyorlar o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, bir âyet ‘alâmet’ Rabbinden! “.* Sen ‘sadece kıyâmetle’ uyaransın!* Ve her toplumu yönlendiren ‘Allâhû Teâlâ’dır’!

 

>3:49, 4:82, 6:35, 6:37, 6:109, 7:106, 7:203, 11:12, 13:7, 13:38, 23:71, 29:51, 45:18<

>2:38, 2:121, 2:151, 3:164, 4:41, 4:166, 5:117, 11:17, 16:84, 16:89, 28:59, 28:75, 39:71, 62:2<

 

13:8     Allâh bilir, ‘gebelikte’ neyi taşırlar tüm dişiler! Ve rahimlerde ney çekilir ve neyi artırır! Ve her şey, O’nun katında, miktar ‘ölçü’ iledir.*

 

>43:11, 54:49, 55:7<

 

Memelilerde ovulasyon: ıkra.com

 

13:9     ‘Allâhû Teâlâ’ bilir, algılanamayanı ve şahit olunanı ‘görüneni’!* Sınırsız büyüktür; üstünlüğü, kudreti her şeyin ötesindedir!

 

>2:255, 6:59, 10:61, 20:110, 67:14<

 

13:10   ‘Zât’ı için’ eşittir sizlerden, sözü saklayan kimse de, onu açıkça söyleyen kimse de; ve o kim ki, geceleyin ‘karanlıkta’ saklı, gündüzün ‘bildiği gibi’ yoluna devam eden.

 

13:11   Onadır denetleyen ‘melekler’ önünde ve arkasında; muhafaza ederler onu ki, Allâh’ın emrinden ‘hükmünden, çıkmazlar’. * Muhakkak ki Allâh, bozmaz bir toplumdaki şeyi ki, nefslerinde olan şeyi ‘gidişatı’ bozmadıkça!* Ve murad ettiği zaman Allâh, bir topluma kötülük ‘ceza’, artık yoktur onun geriye dönüşü! Ve yoktur onlara ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ilişiksiz; bir dost!

 

>13:5, 13:6, 13:7, 13:9, 13:10, 13:11, 21:28, 43:80, 50:17, 50:18, 82:9, 82:10, 82:11, 82:12, 86:4<

>8:53, 13:11<

 

Meleklerin, sevap ve günahları kaydediyor olmaları: ıkra.com

 

13:12   O’dur ki Zât’ı, gösterir sizlere şimşeği, korku ve hasretle. Ve inşa eder ağırlıklı bulutları!*

 

>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<

 

13:13   Ve noksanlık, kusur, acizlikten öte sayarlar gök gürültüsü, yücelterek, överek O’nu! Ve melekler de, korkusundan O’nun. Ve gönderir yıldırımları, böylelikle isabet ettirir onlarla ‘lütfunu’ dilediği kişiye.* Ve onlar, mücâdele ediyorlar Allâh hakkında. Ve O’dur, ‘cezası, yıldırımlardan’ daha şiddetli, karşı koyulması mümkün olmayan!

 

>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<

 

Şimşeklerin yaşamın sürekliliğindeki rolü: ıkra.com

 

13:14   Zât’ına dır, hakkıyla ‘titizlikle, gereğince’ davet ‘dua’! Ve o kimseler ki, davet ‘dua’ ederler ‘kutsallaştırılan her türlü zât’a, puta’ ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ilişiksizdirler.* İcabet edilmez onlara ‘ortak yakıştıranlara, hiç’ bir şeyle. Ki, ağzına ulaşması için suya doğru avuçlarını uzatan ‘birinden’ başkasına benzemiyorlar; ve o ‘su’ ona ulaşacak değildir. Ve değildir ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışların daveti ‘duası, geri dönülmez bir’ şaşkınlıktan başka ‘bir şey’.

 

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

 

13:15   (Secde âyeti!)* Ve Allâh’a ‘huzurunda’ yere kapanırlar, göklerdeki kimseler ve yeryüzünde, gönüllü ve zoraki; ve onların (Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranlar ve kutsallaştırdıkları putlar) gölgeleri de, erkenden ve gün sonu!

 

>2:258, 3:83, 13:15, 16:48, 16:49, 17:44, 17:107, 22:18, 32:15, 41:37, 53:62<

(Allâhû Teâlâ’nın yarattığı tüm ne varsa, Zât’ının koyduğu doğa yasalarına uyup, yaratılış amaçları gereği işlevlerine devam ederler; dolayısıyla da istekli veya isteksiz O’nun buyruğuna riayet etmiş ve kendi usullerince yüceliğini övüp, ibadet etmiş olurlar. Hür iradeyle Allâh’ın rızasını kazananlar ise, O’nun yüceliğini bilinçli bir şekilde över ve ibadet ederler.)

 

13:16   ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Kimdir Rabbi, göklerin ve yerin!? “.* De ki: „ Allâh!.. “. De ki: „ Buna rağmen mi edindiniz ki, O’ndan ‘Allâhû Teâlâ’dan’ ilişiksizdirler; ‘kutsallaştırılan zât’tan, puttan’ dostlar!? Ki, ehil olmayan kendilerine ‘bile’ faydaya ‘sağlamaya’ ve ne de zararı ‘önlemeye’! “. De ki: „ Hiç eşit olur mu kör ve gören? Veya hiç eşit olur mu karanlıklar ve aydınlık? “.* Yoksa kıldılar da Allâh’a, O’nun, oluşumu yapılandırarak var ettiği gibi, oluşumu yapılandırarak var eden ortaklar ‘ilâhlar’ da, artık ‘bu’ oluşumu yapılandırılarak var ediliş, onlara ‘göre, ayırt edilemeyecek kadar mı’ benzedi?* De ki: „ Allâh, oluşumunu yapılandırarak var edendir; her şeyi! “. Ve O’dur, tek; yegâne kahredici!*

 

>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<

>2:171, 6:104, 7:179, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 25:44, 35:28<

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

>40:16<

 

13:17   ‘Allâhû Teâlâ’, indirdi gökten su; ki, böylelikle akar vadilere takdir ‘miktarınca’. Böylelikle yüklenip götürdü sel ‘olup’ kabaran köpüğü. Ve ateş üzerindeki takı veya menfaat ‘eşyası yapmak’ amacıyla körükledikleri şeylerin köpüğü de onun benzeridir. İşte bunun gibi vurgular Allâh, hak ve asılsızı!* Ama ne var ki, köpük çözülür, dağılır hemen gider ve böylelikle insanlara fayda sağlayan şey, artık yeryüzünde kalır. İşte bunun gibi vurgular Allâh, emsallerle!

 

>8:8, 9:32, 9:33, 10:82, 17:81, 40:14, 61:8, 61:9<

 

13:18   Rablerine icabet edenleredir en güzeli. Ve o kimseler ki, ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’ icabet etmezler Zât’ına. Eğer olsaydı onların, yeryüzündeki şeyler topluca ve bir misli daha onunla beraber, feda ederlerdi onları, ‘kurtulmak için kıyâmet gününün azabından’. İşte onlar ki, onlaradır ‘âhirette’, hesabın en kötüsü. Ve varacakları yer cehennemdir.* Ve ne kötü ‘bir’ döşek!

 

>4:120, 17:64, 34:20, 34:21, 36:60, 36:61, 36:62, 36:63<

 

13:19   ‘Yâ Muhammed!’, Öyleyse Rabbinden sana indirilenin (Kur’ân-ı Kerîm) gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan ‘anlamak istemeyen’ kimse gibi midir?* ‘Bunu’, ancak aklı ve gönlü işleyen, derin kavrayış sahipleri hatırda tutar.

 

>2:171, 6:104, 7:179, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 25:44, 35:28<

 

13:20   O kimseler ki, taahhüde ki, Allâh’ın ‘adıyla verilen’, vefa ederler. Ve kesin sözlerini bozmazlar.

 

13:21   Ve o kimseler ki, eriştirirler Allâh’ın onunla erişmesini emrettiği şeyi (iyiliği, sevap kazanmayı). Ve ürperirler Rablerinden ve korkarlar kötü hesaptan.

 

13:22   Ve o kimseler ki, sabırla gaye edindiler Rablerinin yüzünü ‘rızasını’ ve uygularlar ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti ‘namazı’!* Ve bağış yaparlar rızıklandırdığımız şeylerden onları, sırlarda ve aşikâr! Ve savarlar iyilik ile kötülüğü. İşte onlar ki, onlaradır ‘âhirette, esenlik’ yurdunun âkıbeti.*

 

>2:43, 2:238, 4:103, 11:114, 14:40, 17:78, 17:110, 19:31, 19:55, 20:130, 20:132, 21:73, 22:78, 25:64, 30:17, 30:18, 39:9, 50:39, 51:17, 51:18, 52:49, 73:2, 73:3, 73:4, 76:16<

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:23   Adn cennetleri ki, dâhil edilirler ona. Ve kim de erdemliyse, atalarından ve eşlerinden ve soylarından. Ve melekler yanlarına girerler, kapıların her birinden.

 

13:24   ‘Ve derler ki’: „ Selâmun aleykum! ‘Esenlik üzerinize!’ sabrettiğiniz sebebiyle! “. ‘Esenlik’ yurdunun âkıbeti ne güzel!*

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:25   O kimseler ki, ‘hak yoldan ayrılmışlar’, bozarlar taahhüdü ki, Allâh’ın ‘adıyla verilen’, kesin sözlerinin ardından. Ve keserler Allâh’ın onunla erişmesini emrettiği şeyi (iyiliği, sevap kazanmayı). Ve bozgun çıkarırlar yeryüzünde. İşte onlar ki, onlaradır lânet. Ve onlaradır yurdun kötüsü ‘cehennem’.

 

13:26   Allâh, ‘adaleti gereği’ rızkı yayar, uzatır ‘genişletir’ dilediği ‘rızasına uyan’ kişiye ve ‘dilediğine de’ değersizleştirir!* Ve ‘hak yoldan ayrılmışlar’, ferahlanırlar dünya hayatı ile. Ve dünya hayatı, âhirete ‘göre’ illâki ‘geçici’ bir menfaattir.*

 

>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<

>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<

 

13:27   Ve diyorlar o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, bir âyet ‘alâmet’ Rabbinden! “.* ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki Allâh, şaşırtır dilediği ‘müstahik’ kişiyi;* ve yönlendirir ‘razı olduğu yola’ Zât’ına hedeflenen kişiyi de!* “.

 

>3:49, 4:82, 6:35, 6:37, 6:109, 7:106, 7:203, 11:12, 13:7, 13:38, 23:71, 29:51, 45:18<

>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<

>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<

 

13:28   O kimseler ki, samimiyetle inananlardır ve tatmindir kalpleri, Allâh’ı yâd etmekle. Değil mi ki, kalpler ‘ancak’ Allâh’ı yâd etmekle tatmindir!*

 

>89:27, 89:28, 89:29, 89:30<

 

13:29   Samimiyetle inanan kimselere ve gayretleri erdemlilere ki, mutluluk onlaradır ve güzel barınak ta!

 

13:30   ‘Yâ Muhammed!’, İşte böylelikle gönderdik seni bir ümmetin içine ki, gelip geçmiş ondan önce olan ümmetlerde olduğu gibi ki, sana vahyettiğimizi* ‘hakikat bilgisini’ okuman için onlara!* Ve onlar, inkâr ediyorlar sonsuz şefkatle merhamet edeni. De ki: „ O’dur, Rabbim! Ki, ilâh olamaz O’ndan başka! Zât’ına itimat ettim; ve Zât’ına dır, makbul tövbem! “.*

 

>2:253, 4:164, 7:62, 7:117, 7:143, 19:9, 21:45, 42:51<

(42:51’den bilindiği gibi, Allâhû Teâlâ’nın, hiçbir insanla konuşması olmamıştır! Sözlerle Kendisi tarafından da olsa, yine vahiyledir veya melekler aracılığıyla.)

 

>3:184, 5:70, 6:42, 14:4, 14:44, 16:36, 16:44, 17:77, 28:47<

>15:49, 20:82, 28:16, 39:53<

 

13:31   Ve eğer olsaydı Kur’ân, onunla dağların yürütüldüğü* veya onunla yerin yarıldığı* veya onunla ölülerin konuşturulduğu ‘bir kitap’;* ki, ‘İlâhî esaslar günü’ tamamen emir ‘hüküm’ Allâh’ındır!* (İnkârcıların beklentilerinin aslında Kur’ân-ı Kerîm’de birçok kez bildirildiği, ancak gerçekliğine delil arayana, içeriğinde ve bu âyette beklentilerine karşılık bulabileceği!) Hâlâ umudu kesiyor değiller mi, samimiyetle inanan kimseler ‘inanmayacaklarından’?* Eğer dileseydi Allâh, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, elbette yönlendirirdi insanları topluca. Ve zail olmaz o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; isabet etmesi ürettikleri şeylerin ‘etkilerinin’, şiddetli gürültülerle çarpan felâket ‘oluşturması’ veya siner yurtlarının yakınına ki, gelinceye kadar vaadi Allâh’ın. Muhakkak ki Allâh, ihtilâf etmez miada!

 

>18:47, 52:10, 81:3<

>19:90, 56:5, 69:14, 99:2<

>2:73, 15:2, 25:27, 32:12, 40:11, 99:3<

>1:4, 6:57, 82:19<

>6:111<

 

13:32   ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, alay edildi elçilerle, senden önce de! Buna rağmen Ben, o kimselere ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır; mühlet verdim. Sonra onları aldım ‘kıstırdım’. Artık ‘bakın’, nasıl oldu cezalandırmam!*

 

>2:15, 6:5, 6:10, 7:101, 13:32, 14:42<

 

13:33   O hâlde kimdir o ki, kollayan, gözeten; üzerine, her nefsin kazandığı şeylerle!? Ve kıldılar Allâh’a ortaklar ‘ilâhlar’. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ İsimlendirin onları ‘ki, icabet edilecek misiniz’!?* Yoksa bildiriyor musunuz O’na ki, bilemeyeceği şeyleri yeryüzünde!? Veya yapmacık sözden ‘maksat ne’? “.* Yok süslendi ‘cazip gösterildi, hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmış kimselere, kurdukları düzenleri ve alıkonuldular ‘düzgün’ yoldan. Ve ‘müstahik’ kimi sapkınlıkta bırakırsa Allâh, artık yoktur ona, bir yönlendirici.*

 

>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<

>10:18, 17:42, 21:22, 23:91<

>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<

 

13:34   Onlaradır dünya hayatında azap. Ve mutlak ki, âhiret azabı daha meşakkatlidir. Ve yoktur onlara Allâh’tan ‘gelecek azaba karşı’ kılıf!

 

13:35   Emsali cennetin, ‘günahlardan’ korunanlara vadedilen: Akar onun altından nehirler ve meyvesi daimîdir ve gölgesi de. Bunlar, âkıbetidir ‘günahlardan’ korunanların. Ve âkıbeti ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışların ateştir.*

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:36   ‘Yâ Muhammed!’, Ve o kimseler ki, kitap ‘hakikat bilgisi’ verdiklerimiz onlara ‘Yahudiler ve Hristiyanlardan bazıları’, iftihar ederler sana indirilen şeye (Kur’ân-ı Kerîm)! Topluluklardan ‘hakikat bilgisini’ örten bazılarına da, de ki: „ Emrolundum ki, ancak ‘hizmetle, ibadetle’ Allâh’a kul olmamla;* ve ortak yakıştırmamamla O’na! Ki, ’yalnızca’ Zât’ına davet ‘dua’ ederim ve O’nadır dönüşüm! “.

 

>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<

 

13:37   İşte böyle, Biz indirdik onu, Arapça, bir hüküm! ‘Yâ Muhammed!’, Ve elbette eğer uyarsan emellerine onların, ardından ki, sana ne geldiyse ilimden ‘hakikat bilgisinden’, yoktur sana Allâh’tan ‘gelecek azaba karşı’ bir dost ve ne de kılıf!

 

13:38   ‘Yâ Muhammed!’, Ve andolsun ki, gönderdik ‘nice’ elçileri senden önce de!* Ve belirledik onlara da eşler ve soylar. Ve olamaz ‘bir’ elçinin bir âyet ‘alâmet’ getirmesi, Allâh’ın izni olmaksızın! Her vade için ‘var’ bir kitap ‘yazgı, kader’.*

 

>3:184, 5:70, 6:42, 14:4, 14:44, 16:36, 16:44, 17:77, 28:47<

>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<

 

13:39   İmha eder Allâh, dilediği şeyi ve ‘dilediğini de, sağlam’ bağlar.* Ve O’nun katındadır ana kitap ‘Levh-i Mahfûz’ (Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası)!*

 

>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<

 

13:40   ‘Yâ Muhammed!’, Ve eğer ki, gösterseydik sana, bazılarını, onlara vadettiğimiz ‘azabın’ ‘onları yok ederek’ veya ‘bundan önce’ vefat ettirsek seni, artık sadece üzerine ‘düşen’ tebliğ etmektir! Ve hesaplamak, saptamak, Bizim üzerimizedir!

 

13:41   Ve görmüyorlar mı ki, nasıl gelip yeryüzüne, ‘samimiyetle inananları çoğaltarak, onları da’ eksiltiyoruz etrafından?* Ve Allâh, hükmeder de, denetlenemez O’nun hükmü! Ve O’dur, tez, noksansız hesaplayan, saptayan!

 

>13:41, 21:44<

 

Müslüman toplumun gelecekte çoklukta olması: ıkra.com

 

13:42   Ve düzen kurmuşlardı onlardan önceki kimseler de. Ne var ki, Allâh’ın ‘hâkimiyetindedir’ (yaptıklarının devamına müsaadesiyle, aleyhlerine oluşturur) kurulan düzenler, tamamen! Ki hepsini bilir, kazandığı şeyin ‘sevaplarını ve günahlarını’ her benliğin. Ve yakında ‘âhirette’ bilecekler ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlar, kimindir ‘esenlik’ yurdunun âkıbeti!*

 

>6:135, 7:128, 11:49, 13:22, 13:24, 13:35<

 

13:43   Ve diyorlar o kimseler ki, ‘hakikat bilgisini’ örtmeye şartlanmışlardır: „ Sen, gönderilmiş ‘elçi’ değilsin! “. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Kâfidir Allâh, şahittir; benim ve sizlerin arasında! Ve ‘o’ kimseler ki, yanında kitabın ilmi ‘hakikat bilgisi olanlar da’! “.