„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.
„ Sığınırım Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*
>7:200, 15:34, 16:98<
Allâh’ın adıyla… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.
11:1 Elif, Lâm, Râ… ‘Kur’ân-ı Kerîm, öyle bir’, Kitaptır ki, âyetleri ‘delillerle’ sağlamlaştırılmıştır! Sonra ayrı ayrı açıklandı* âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmeden; haberdar, üstün bilgi sahibinin katından!
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
11:2 Ki, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk etmeyin, Allâh’tan başka ‘kutsallaştırılan zât’a, puta’!* ‘Yâ Muhammed! De ki’: „ Muhakkak ki ben, sizlere O’ndan ‘kıyâmetle’ uyaran ve ‘hakikat bilgisi ve cennetle’ müjdeleyiciyim! “.
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
11:3 „ Ve ‘bilinçli işlenen günahı terke’ istiğfar etmenize Rabbinize! Sonra tövbe edin Zât’ına!* Ki, menfaatlendirsin sizleri güzel bir menfaatle, adlandırılmış ‘bir’ vadeye ‘ömrünüzün sonuna kadar’!* Ve versin her liyakat sahibine, lütfunu! “. Ve eğer ‘eskiye’ dönerseniz, o hâlde muhakkak ki ben, korkarım üzerlerinize ‘gelecek’ büyük günün azabından! “.*
>2:160, 4:26, 5:74, 11:3<
>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<
>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<
11:4 Allâh’adır dönüşünüz! Ve O’dur, her şey üzerinde dilediğini, irade ettiği gibi icra eden ve yapmaya kudretli!
11:5 Değil mi ki, muhakkak ki onlar, bükerler göğüslerini ‘gönüllerini kapatırlar’, O’ndan saklamak için!? Değil mi ki, giysilerine bürünüp örtündükleri esnada ‘bile, Allâhû Teâlâ’ bilir, sırlarını ve açıkladıkları şeyleri de!? Muhakkak ki O, bilir, göğüslerde ‘gönüllerde’ olanı!*
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
11:6 Ve yoktur ki, yeryüzünde ‘hiç’ bir hareket eden mahlûkatlardan, olmasın onun rızkı Allâh üzerine. Ve ‘Allâhû Teâlâ’ bilir, onun kararlaştırılmış yerini ve emanet yerini! ‘Bunların’ hepsi apaçık kitaptadır ‘Levh-i Mahfûz’da’ (:Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası).*
>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<
11:7 Ve O’dur ki, Zât’ı, yarattı gökleri ve yeri altı günde! Ve O’nun Arş’ı (:cennet ve cehennemi de içinde barındıran, zamansız, mekânsız, evren) su üzerindeydi. Ki ‘verdiği şeylerle’ denemek için sizleri ki, hanginiz en iyi gayret edecek!* Ve mutlaka eğer sen desen ki: „ Diriltileceksiniz, ölümden sonra! “* mutlaka derler ki, ‘hakikati’ örtmeye şartlanmış kimseler: „ Bu ancak apaçık büyüdür ‘dalaveredir’! “.
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
>6:29, 6:30, 11:7, 16:38, 16:39<
„Arş“ Su üzerinde olduğu kanıtlandı: ıkra.com
11:8 Ve mutlaka eğer ertelesek onlardan azabı sayılı bir müddet, elbette derler ki: „ Onu ‘azabı’ tutan ne!? “. Değil mi ki, gün geldiğinde onlara, değildir ‘geri’ çevrilecek onlardan!? Ve sarıverdi onları, onunla alay etmiş oldukları şey.
11:9 Ve mutlaka eğer tattırırsak insana Bizden ‘bir’ bahşedilme, sonra da onu ondan çektik mi, muhakkak ki o, elbette umudu keser, nankörleşir.
11:10 Ve mutlaka eğer tattırırsak ona ‘bir’ nema ki, ‘bir’ mağduriyet dokunduğunun ardından, mutlaka derler ki: „ Gitti kötülükler benden! “. Doğrusu o, elbette keyiflenir ‘yeteneğiyle’ iftihar eder!*
>11:10, 17:37, 31:18, 31:19, 39:49<
11:11 Sabreden kimseler müstesna ve erdemli gayretler edenler; işte onlar ki, onlaradır, ‘âhirette’ bağışlanma ve büyük mükâfat.
11:12 ‘Yâ Muhammed!’, Artık belki de terk edeceksin, bazılarını sana vahyolunan şeyin ‘âyetlerin’* ve daralır onunla göğsün ki, demelerinden ‘Allâhû Teâlâ’ya ortak yakıştıranların’: „ Ona bir hazine indirilseydi veya onunla beraber bir melek gelseydi ya! “.* Sen ‘sadece kıyâmetle’ uyarıcısın!* Ve Allâh, her şey üzerinde her hususta tanık, idareyi üstlenen, itimat edilendir!
>5:48, 5:49, 11:12, 11:112, 11:113, 17:74, 28:87<
>6:8, 7:203, 11:12, 23:71, 45:18<
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
11:13 ‘Yâ Muhammed!’, Yoksa onu ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’, uydurdu mu diyorlar? De ki: „ Haydi getirin onun benzeri uydurulmuş on sûre!* Ve çağırın ki, Allâh’a ilişiksiz; mecal edebildiğiniz kişileri de ‘kutsallaştırılan zât’ı, putu’, eğer samimilerseniz! “.*
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
>2:23, 10:38, 11:13, 17:88, 52:34<
11:14 Hâlâ eğer icabet etmezlerse sizlere, öyleyse bilin ki, ‘Kur’ân-ı Kerîm’ ancak Allâh’ın ilmiyle indirilmiştir! Ve ilâh olmadığını O’ndan başka! Artık sizler de, Müslümanlar mısınız (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)?
11:15 Kim istediyse dünya hayatını ve onun süsünü ‘ihtişamını’, veririz onlara gayretlerini orada.* Ve onlara, orada ‘karşılıkları’ eksiltilmez.
>2:200, 10:7, 10:8, 11:15, 11:16, 17:18, 17:19, 17:20, 42:20<
11:16 İşte onlar ‘dünya hayatını isteyenler’, o kimseler ki, ‘bir şey’ yoktur onlara âhirette ateşten başka. Ve boşa çıktı orada ‘dünyada’ işledikleri şeyler. Ve geçersizdir gayret ediyor oldukları şeyler.
11:17 Öyleyse ‘böyleleri’ ayan beyan ‘deliller’ üzerine olan kimse ‘gibi ‘midir? Ve okur onu ‘âyetleri, Muhammed aleyhisselâm’, ondan ‘Kur’ân-ı Kerîm’den’ ki, Rabbinden bir şahittir.* Ve ondan önce Mûsâ’nın kitabı ‘Tevrât bunu destekler’ ki, bir rehber ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenme ‘vesilesidir’. İşte onlar ‘deliller üzerine olanlar’, ona ‘bunlara’ inanırlar. Ve kim bir topluluklardan onu örterse, artık ateştir ona vadedilen yer. ‘Yâ Muhammed!’, Öyleyse ‘ne yapsan da inanmazlar’ olma kararsızlık içinde ondan! Muhakkak ki o ‘emir’, Rabbinden ‘gelen’ gerçektir! Ve lâkin insanların birçoğu inanmazlar!*
>2:151, 3:164, 4:166, 13:30, 62:2, 98:2<
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
11:18 Ve kimdir daha zalim o kimseden ki, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uydurdu!?* İşte onlar ki, Rablerine arz edilirler. Ve şahitler* derler ki: „ İşte bunlar, Rableri üzerine yalancı kimselerdir! “.* Değil mi ki, Allâh’ın lâneti zalimlerin üzerlerine!?
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
>7:38, 33:68, 33:69<
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
11:19 O kimseler ki, alıkoyarlar Allâh’ın yolundan* ve ondaki amaçları bir eğrilik ‘bulmaktır’. Ve onlar… Onlar, âhireti inkâr edenlerdir!
>7:86, 8:36, 11:19, 14:3, 16:88<
11:20 İşte onlar, yeryüzünde ‘hükmün yerine getirilmesinde Allâhû Teâlâ’yı’ aciz bırakamazlar. Ve olmaz onlara ki, Allâh’a ilişiksiz; dostlar. Onlara ‘cehennemde’ azap kat kattır. ‘Çünkü’ mecal edemediler ‘İlâhî esasları’ işitmeye ve onlar gören ‘idrak eden’ değillerdi.
11:21 İşte onlar ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’, o kimseler ki, , canlarını hüsrana uğrattılar. Ve ayrıldı ‘hatırdan, gönülden çıkarıldı’ onlardan, iftira etmiş oldukları şeyler ‘uydurma ilâhları’.*
>2:166, 4:47, 6:110, 18:52< >3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
11:22 Hiç kuşkusuz ki, muhakkak ki onlar, âhirette hüsrana uğrayanlardır.
11:23 Muhakkak ki o kimseler, samimiyetle inananlardır ve erdemli gayretler edenler ve Rablerine gönülden boyun eğenler; işte onlar, cennet sahabeleridir; onlar, orada devamlı kalıcılardır.
11:24 Emsali iki kesimin, kör ve sağır ve gören ve işiten gibidir. Hiç eşit olurlar mı emsalce?* Hâlâ hatırda tutmaz mısınız!?
>2:171, 7:179, 6:104, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 25:44, 35:28<
11:25 Ve andolsun ki, gönderdik Nûh’u halkına. ‘Dedi ki’: „ Muhakkak ki ben, sizleri apaçık ‘kıyâmetle’ uyaranım! “.
11:26 „ Ki, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk etmeyin, Allâh’tan başka ‘kutsallaştırılan zât’a, puta’!* ‘Böyle devam ederseniz’, muhakkak ki ben, korkarım üzerlerinize ‘gelecek’ elem bir günün azabından! “.
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
11:27 Ne var ki, dediler ki, halkından seçkin inkâr eden kimseler: „ Görmüyoruz seni, bizler benzeri görünen, ölümlü varlıktan (:İnsan) başka! Ve görmüyoruz sana uyduğunu, bizlerden aşağı ‘tabakadan’ basit görüşlü kimselerden başkasının da! Ve görmüyoruz sizleri, üzerlerimize liyakatli! Aksine, yalancılar zannediyoruz sizleri! “.
11:28 ‘Nûh aleyhisselâm’ dedi ki: „ Ey halkım! Bakar mısınız, eğer ben, Rabbimden ayan beyan ‘deliller’ üzerine ‘hakikat bilgisine dayanıyor’ isem ve bana verdi de, katından ‘bir’ bahşedilme, merhametle esirgenme, ne var ki, kapalıysa üzerlerinize, onu zorlayalım mı sizlere? Ve ondan ‘inancımızdan’ hoşlanmasanız da! “.
11:29 „ Ve Ey halkım! Sual etmiyorum sizlerden, ‘tebliğim’ üzerine bir mal! Varsa da ücretim, ancak Allâh üzerine ‘almıştır’. Ve ben, kovamam samimiyetle inanan kimseleri ‘aşağı görseniz de’. Doğrusu onlar, Rablerine kavuşacaklar. Ve lâkin ben, sizleri cahillik eden ‘idrak edemeyen’ toplum görüyorum! “.
11:30 „ Ve Ey halkım! Kim yardım eder bana, Allâh’tan ‘gelecek azaba’ ki, eğer kovarsam onları? Hâlâ hatırda tutmaz mısınız!? “.
11:31 „ Ve demiyorum sizlere, yanımdadır Allâh’ın hazineleri ve bilmiyorum algılanamayanı ve demiyorum ki, muhakkak ki ben, bir meleğim. Ve demiyorum gözlerinizin hakir gördüğü kimselere, asla vermeyecek Allâh bir hayır ‘âhiret mükâfatı’. Allâh bilir, onların içindeki şeyleri!* ‘Bunları diyecek olsam’ doğrusu o zaman ‘günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ elbette zalimlerdenimdir! “.
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
11:32 Dediler ki: „ Yâ Nûh! Bizlerle mücâdele ettin, öyle ki, bizlerle mücâdelede çok ileri gittin. Haydi, getir bizlere ‘tehdit’ ettiğin şeyi, eğer samimilerdensen! “.
11:33 ‘Nûh aleyhisselâm’ dedi ki: „ Onu sizlere ancak Allâh, eğer dilerse getirir! “. Ve ‘hükmün yerine getirilmesinde Allâhû Teâlâ’yı’ aciz bırakamazsınız!*
>6:31, 6:47, 6:134, 7:187, 10:53, 10:54, 15:85, 20:15, 21:9, 22:7, 22:55, 29:53, 40:59, 67:25, 67:27<
11:34 ‘Nûh aleyhisselâm Dedi ki’: „ Ve fayda sağlamaz sizlere nasihatim ki, nasihat etmek istesem de sizlere, eğer olur da Allâh, ‘inkâra şartlandığınız için’ sizleri azdırmayı diliyorsa!* O’dur, Rabbiniz ve Zât’ına döndürüleceksiniz! “.
>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<
11:35 Yoksa onu ‘uyarılmalarını’, uydurdu mu diyorlar? De ki: „ Eğer onu uydurduysam, öyleyse suçum ‘günahım’ üzerimedir! Ve ben, uzağım işlediğiniz şeylerden suçlardan ‘günahlardan’! “.
11:36 Ve vahyolundu ki, Nûh’a: „ Muhakkak ki onlar, asla inanmayacaklar, halkından inançlı olan kimseler müstesna. Artık tasalanma ifa ediyor oldukları şeylere! “.
11:37 Ve gemileri üret, gözetimimizde ve vahyimizle! Ve hitap etme Bana, zalim kimseler için!* Muhakkak ki onlar, ‘suda’ boğulacaklardandır.
>9:113, 9:114<
11:38 Ve ‘Nûh aleyhisselâm’ gemileri üretiyorken ve her defasında onun ‘yanından’ geçerken halkından seçkinler eğlendiler onunla. ‘Nûh aleyhisselâm’ dedi ki: „ Eğer bizlerle eğleniyorsanız, nihayet mutlaka ‘gün gelir’ eğleniriz sizlerle, ‘şimdi’ eğlendiğiniz gibi! “.*
>83:29, 83:34<
11:39 „ Artık yakında ‘âhirette’ bileceksiniz, kime gelecekse perişan eden azap!* Ve ‘cehennemde de’ iner onun üzerine kalıcı azap. “.
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
11:40 Ta ki, ‘yok etme’ emrimiz geldiği zaman ve tandır kaynayıp köpürdü. Dedik ki: „ Yükle ‘geminin’ içine, her birinden ‘dişili-erkekli’ çiftlerden ve ‘inançlılar aileni! Üzerlerine ‘boğulacakların’ sözü geçmiş kimseler hariç.* Ve samimiyetle inanan kişileri de ‘yükle’! “.* Ve ‘zaten’ inanmadı onunla beraber, birazı dışında.
>11:37<
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
Nûh aleyhisselâm, Atlantis’te yaşamış olabilir: ıkra.com
11:41 Ve ‘Nûh aleyhisselâm’ dedi ki: „ Binin ‘geminin’ içine ki, Allâh’ın adıyladır yüzmesi ve durması da! Şüphesiz ki Rabbim, elbette fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayandır; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.
11:42 Ve o ‘gemi’ yüzüyordu onlarla, dağlar gibi dalgalar içinde. Ve seslendi Nûh oğluna ki, ayrı bir yerdeydi: „ Yâ oğlum! Bin bizlerle beraber ve olma inkârcılarla beraber! “.
11:43 ‘Oğlu’ dedi ki: „ Sığınacağım bir dağa ki, engeller beni sudan. “. ‘Nûh aleyhisselâm’ dedi ki: „ Bugün engelleyen olmaz Allâh’ın emrinden ‘hükmünden çıkıp’ ki, esirgeyip, acıdığı, bahşettiği ‘inançlı’ kişiler dışında! “. Ve dalga girdi aralarına ve böylelikle ‘oğlu da’ boğulanlardan oldu.
Hz. Nûh a.s.’ın halkının inkârı ve yok edilmeleri: ıkra.com
11:44 Ve denildi ki: „ Ey yeryüzü, suyunu yut! Ve ey gök, ‘yağmurunu’ tut! “. Ve çekildi su ve bitirildi emir ‘Allâhû Teâlâ’nın hükmü yerine getirildi’. Ve ‘gemiler’, Cudi ‘dağı’ üstüne kuruldu. Ve denildi ki: „ Zalimler toplumu geri gelmez olsunlar! “.
11:45 Ve seslendi Nûh Rabbine, böylelikle dedi ki: „ Rabbim… Muhakkak ki, oğlum ailemdendir!* Ve muhakkak ki Senin, vaadin gerçektir! Ve Sen en iyi, âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmedensin! “.
>11:40<
11:46 ‘Allâhû Teâlâ’ dedi ki: „ Yâ Nûh! Muhakkak ki o, senin ahalinden değildir. Doğrusu o, erdem dışı gayretler yapmaktadır. Öyleyse Benden sorma ‘isteme’, hakkında bir bilgin olmayan şeyi! Muhakkak ki Ben, nasihat ediyorum sana ki, cahillerden ‘idrak edemeyenlerden’ olma! “.*
>4:164, 42:51<
11:47 ‘Nûh aleyhisselâm’ dedi ki: „ Rabbim… Muhakkak ki, sığınırım Sana ve sormaktan ‘istemekten’ Senden ki, hakkında bir bilgim olmayan şeyi! Ve olmadan beni bağışlaman ve bana bahşetmen, merhametle esirgemen, olurum hüsrana uğrayanlardan! “.
11:48 Denildi ki: „ Yâ Nûh! İn ‘gemiden’! Bizden ‘bir’ esenlikle ve bereketlerle üzerine; ve seninle beraber olan ümmetler ‘aynı inancı paylaşan’ kimselerin üzerlerine. Ve ‘bunlardan inkârcı’ ümmetler ‘oluşacak’ ki, onları menfaatlendireceğiz.* Sonra dokunacak onlara Bizden ‘cehennemde’ elem azap! “.
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<
11:49 ‘Yâ Muhammed!’, Bunlar, saklı ‘bilgin dışında’ havadislerinden ki, vahyediyoruz onu sana!* Sen onu biliyor değildin ve ne de halkın, daha önce bunu. Artık sabret! Mutlaka âkıbet ‘asıl kazanç, günahlardan’ korunanlarındır.
>5:110, 16:2, 16:102, 42:51<
11:50 Ve Âd’a (:Hûd aleyhisselâm’ın halkı) kardeşleri Hûd dedi ki: „ Ey halkım! ‘Yalnızca, hizmetle, ibadetle’ Allâh’a kulluk edin! Yoktur sizlere ilâh, O’ndan gayrı! Sizler, ancak ‘asılsız şeyler’ uyduranlarsınız! “.
11:51 „ Ey halkım! Sual etmiyorum sizlerden, ‘tebliğim’ üzerine bir ücret! Varsa da ücretim ancak beni, örneksiz, sanat inceliğinde üstün yaratan üzerine ‘almıştır’! “. Hâlâ akıl etmez misiniz?
11:52 „ Ey halkım! İstiğfar edin Rabbinize! Sonra tövbe edin Zât’ına!* Ki, göndersin gökten üzerlerinize bol bol ‘yağdırarak’. Ve artırsın kuvvetlerinize, kuvveti. Ve ‘günah’ suçluları ‘olup arkanızı İlâhî esaslara’ döndürmeyin! “.
>2:160, 4:26, 5:74, 11:3<
11:53 Dediler ki: „ Yâ Hûd! Getirmedin bizlere ayan beyan ‘deliller’.* Ve ilâhlarımızı terk edecek de değiliz senin sözünle ve sana da inanacak değiliz! “.
>13:38, 14:11<
11:54 ‘Sana’, ancak deriz ki: „ Seni fena çarpmış, bazı ilâhlarımız! “. ‘Hûd aleyhisselâm’ dedi ki: „ Muhakkak ki ben, Allâh’ı şahit tutuyorum. Ve şahit olun muhakkak ki ben, uzağım ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştırdığınız şeylerden! “.
11:55 „ Ki, O’na ilişiksiz; ‘kutsallaştırılan zât’tan, puttan’! Haydi, topluca tuzak kurun bana, sonra da bana göz ‘bile’ açtırmayın! “.
11:56 „ Muhakkak ki ben, itimat ettim Allâh’a ki, Rabbim ve sizlerin de Rabbidir! Yoktur ‘hiç’ bir hareket eden mahlûkatlardan ki, olmaz O’ndan başka, alnından tutmuş ‘denetliyor’.* Şüphesiz ki Rabbim, ‘Zât’ının da razı olduğu’ yol doğrultusu üzeredir! “.
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
11:57 Buna rağmen ki, ‘eskiye’ döndüklerinde ‘Hûd aleyhisselâm dedi ki’: „ Artık onunla gönderildiğim şeyi ‘hakikat bilgisini’ tebliğ ettim sizlere! Ve halefler (:medeniyette yerine geçen) tayin eder de Rabbim, sizlerden başka bir toplumu ve O’na ‘hiç’ bir şeyle zarar veremezsiniz!* Şüphesiz ki Rabbim, her şey üzerinde muhafaza eden, koruyup kollayan, gözeten, hafızası daimdir! “.
>10:14, 44:28, 44:29, 91:15<
11:58 Ve geldiğinde ‘yok etme’ emrimiz, kurtardık Hûd’u ve onunla beraber samimiyetle inanan kimseleri ki, Bizden ‘bir’ bahşedilme, bağışlanma, merhametle esirgenme ile.* Ve kurtardık onları katı azaptan.
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
Hz. Hûd a.s.’ın Âd halkının inkârı ve yok edilmeleri: ıkra.com
11:59 Ve bunlar, Âd (:Hûd aleyhisselâm’ın halkı) ki, kabul etmediler Rablerinin âyetlerini ‘hakikat bilgisini’. Ve asilik ettiler elçilerine. Ve uydular emrine her inatçı zorbanın.
11:60 Ve uğratıldılar bu dünyada lânete ve kıyâmet günü de. Değil mi ki, muhakkak ki, Âd (:Hûd aleyhisselâm’ın halkı), Rablerine nankörlük ettiler!? Değil mi ki, Hûd’un halkı Âd ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yoldan’ uzaklaştı!?
11:61 Ve Semûd’a (:Sâlih aleyhisselâm’ın halkı) kardeşleri Sâlih dedi ki: „ Ey halkım! ‘Yalnızca, hizmetle, ibadetle’ Allâh’a kulluk edin! Yoktur sizlere ilâh, O’ndan gayrı! O, inşa edendir sizleri yerden ‘nemli topraktan’! Ve dirlik verdi sizlere orada. Öyleyse ‘bilinçli işlenen günahı terke’ istiğfar edin O’na! Sonra tövbe edin Zât’ına!* Şüphesiz ki Rabbim, yakındır ‘dualara’ icabet edendir! “.
>2:160, 4:26, 5:74, 11:3<
11:62 ‘Halkı’ dediler ki: „ Ey Sâlih! Sen bundan önce aramızda ümit vadedendin. Bununla men mi ediyorsun bizleri ki, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk etmemizi, atalarımızın ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettikleri şeylerden? Ve doğrusu mutlaka şüphedeyiz, bizleri ona ‘kulluğa’ davet ettiğin kuşkulu şeyden! “.
11:63 ‘Sâlih aleyhisselâm’ dedi ki: „ Ey halkım! Bakar mısınız, eğer ben, Rabbimden ayan beyan ‘deliller’ üzerine ‘hakikat bilgisine dayanıyor’ isem ve bana verdi de, Kendisinden ‘bir’ bahşedilme, merhametle esirgenme, artık kim yardım eder bana, Allâh’tan ‘gelecek azaba’ ki, eğer isyan edersem O’na? Öyleyse olmaz bana artırmanızdan gayrı hüsranı. “.
11:64 „ Ve Ey halkım! Bu Allâh’ın dişi devesi, sizlere bir âyettir ‘alâmettir’.* Bu yüzden bırakın onu, Allâh’ın yeryüzünde yesin. Ve kötülük dokundurmayın ona, yoksa alır ‘yakalar’ sizleri yakın azap! “.
>17:59, 54:27<
11:65 Buna rağmen bacaklarını biçerek devirip kestiler onu. Bunun üzerine ‘Sâlih aleyhisselâm’ dedi ki: „ Menfaatlenin yurdunuzda üç gün ‘daha’! İşte bu, yalanlanamayacak bir vaaddir! “.*
>5:25, 6:34, 7:89, 10:88, 12:110, 14:15, 71:24<
11:66 Ve geldiğinde ‘yok etme’ emrimiz, kurtardık Sâlih’i ve onunla beraber samimiyetle inanan kimseleri ki, Bizden ‘bir’ bahşedilme, bağışlanma, merhametle esirgenme ile. Ve rezilliğinden de, izin gününün (:Allâhû Teâlâ’nın izniyle gerçekleşecek kıyâmet günü).* Şüphesiz ki, Rabbin… O’dur ki, gücüne, iktidarına güç yetirilemeyen, sağlam kuvvetli; daima üstün gelen, eşi benzeri olmayan!
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
11:67 Ve aldı ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulmeden o kimseleri bir çığlık. Öyle ki, sabahlayıp yurtlarında yığılıp kaldılar.
Hz. Sâlih aleyhisselâm’ın Semûd halkının inkârı ve yok edilmeleri: ıkra.com
11:68 Sanki orada hiç geçinmemişlerdi. Değil mi ki, muhakkak ki, Semûd (:Sâlih aleyhisselâm’ın halkı) Rablerine nankörlük ettiler!? Değil mi ki, Semûd ‘halkı, Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yoldan’ uzaklaştı!?
11:69 Ve andolsun ki, ‘Melek’ elçilerimiz geldiler İbrâhîm’e müjdeyle, dediler ki: „ Selâm! “. ‘İbrâhîm aleyhisselâm’ dedi ki: „ Selâm! “. Hemen, ‘geç’ kalmadan kızarmış bir buzağı getirdi.
11:70 Fakat gördü ki, ona ‘yemeğe’ elleri uzanmadı. Ve hissetti ‘bir’ korktu onlardan ki, meçhul idiler. ‘Melekler’ dediler ki: „ Korkma! Muhakkak ki biz, Lût halkına gönderildik! “.
11:71 Ve ayakta duran ‘İbrâhîm’in’ hatunu (:Sâre), bunun üzerine güldü. Nihayet müjdeledik onu, İshâk ile ve İshâk’ın arkasından Yâkub (:İbrâhîm aleyhisselâm’ın torunu) ile.
11:72 ‘Sâre’ dedi ki: „ Vay! Ben mi doğuracağım? Ve ben aciz kocakarı ve bu kocam da kocamışken; muhakkak ki bu, elbette acayip bir şeydir! “.
11:73 ‘Melekler’ dediler ki: „ Acayip mi Allâh’ın emrinden ‘hükmünden çıkmayıp olanı söylememiz’? Allâh’ın bahşetmesi, bağışlaması, merhametle esirgemesi ve bereketi üzerlerinizedir; ey ev halkı! “. Şüphesiz ki O, yüceltilmeye, övgüye lâyıktır; erdemli, şerefli, lütfu sonsuz, mübârek, şanı yücedir!
11:74 Nihayet gidince İbrâhîm’den endişe ve gelince ona müjde, mücâdeleye başladı Bizimle ‘meleklerle’, Lût halkı hakkında.
11:75 Doğrusu İbrâhîm, mutlaka ılımlı, ‘çok’ hayıflanan, içtenlikle yönelmiştir.
11:76 ‘Melekler dediler ki’: „ Yâ İbrâhîm! Bundan vazgeç! Doğrusu o ‘azap hükmü yerine’, gelmiştir Rabbinin emri ‘ile’. Ve mutlaka onlara, verildi onlara bir azap ki, ‘geri’ döndürülemez. “.
11:77 Ve geldiğinde elçilerimiz (:İnsan görünümündeki Melekler) Lût’a, onlar hasebiyle fenalaştı ve onlar hasebiyle içi daraldı, telaşlandı ve dedi ki: „ Bu çok kasvetli bir gün! “.
11:78 Ve geldiler ona ‘Lût aleyhisselâm’a, haber alan’ halkı koşarak. Ve daha önceleri de kötülüklere gayret ediyor olanlardı. ‘Lût aleyhisselâm’ dedi ki: „ Ey halkım! Şunlar kızlarım, onlar sizlere daha temizdir. Artık korunun ‘karşı gelmekten’ Allâh’a! Ve kepaze etmeyin beni misafirlerimin içinde! Yok mu aranızda olgun adam? “.
11:79 ‘Halkı’ dediler ki: „ Andolsun bilirsin ki, bizim kızlarında bir hak ‘amaç talebimiz’ olmaz. Ve doğrusu sen, elbette biliyorsun ne istediğimizi! “.
11:80 ‘Lût aleyhisselâm’ dedi ki: „ Keşke olsaydı bende sizlere ‘karşı koyacak bir’ kuvvet, veya sığınabilseydim şiddetli bir erkâna! “.*
>5:25, 6:34, 7:89, 10:88, 12:110, 14:15, 71:24<
11:81 ‘Elçilerimiz’ dediler ki: „ Yâ Lût! Muhakkak ki biz, Rabbinin elçileriyiz. ‘Onlar’ sana asla ilişemezler. Hemen yola koyul ailenle, gecenin bir kesiminde!* Ve sizlerden ‘hiç’ biri ardına bakmasın!* Hatunun hariç, mutlaka ki, o, ona isabet eden şey, onlara da ‘kötülükler yapan topluma da’ isabet edecek. Muhakkak ki, onlara vadedilen süreç, sabahtır! Sabah ‘vakti de zaten’ yakın değil mi!? “.
>51:35, 51:36<
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
11:82 Artık geldiğinde ‘yok etme’ emrimiz kıldık onu ‘o şehri’ altüst. Ve yağdırdık üzerine, pişirilmiş dizili sert taşlar.
Hz. Lût a.s.’ın halkının inkârı ve yok edilmeleri: ıkra.com
11:83 ‘O taşlar’ Rabbinin katında belirlenmiştir. Ve değildir o, zalimlerden uzak!
11:84 Ve Medyen (:Şuayb aleyhisselâm’ın halkı) kardeşleri Şuayb dedi ki: „ Ey halkım! ‘Yalnızca, hizmetle, ibadetle’ Allâh’a kulluk edin! Yoktur sizlere ilâh, O’ndan gayrı! Ve eksiltmeyin ölçeği ve ölçüyü. Muhakkak ki ben, sizleri hayırda ‘imkânlarda, bollukta’ görüyorum. Ve ‘böyle devam ederseniz’ muhakkak ki ben, korkarım üzerlerinize ‘gelecek’ kuşatan bir günün azabından! “.
11:85 „ Ve Ey halkım! Vefa edin ölçeğe ve ölçüye hakkaniyetle. Ve insanların eşyalarının ‘değerini’ düşürmeyin. Ve karışıklık çıkarmayın yeryüzünde bozgunculuk yaparak! “.
11:86 „ Allâh’ın arta kalanları ‘kârı, daha’ hayırlıdır sizlere eğer inananlarsanız!* Ve değilim üzerlerinize muhafız! “.
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<
11:87 ‘Halkı’ dediler ki: „ Yâ Şuayb! İbadetin mi emrediyor sana, bırakmamızı atalarımızın ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettikleri şeyleri, veya ifa etmemizi mallarımızla dilediğimiz şeyi? Doğrusu mutlaka sen ılımlı, olgunsun! “.
11:88 ‘Şuayb aleyhisselâm’ dedi ki: „ Ey halkım! Bakar mısınız, eğer ben, Rabbimden ayan beyan ‘deliller’ üzerine ‘hakikat bilgisine dayanıyor’ isem ve rızıklandırdı ise beni Kendisinden iyi bir rızıkla! Ve istemem ‘uyarmadan’ muhalefet etmeyi sizlere, ondan men ettiğim şeylerle!* İstediğim, mecal edebildiğimce gidişatı düzeltmekten başka bir şey değil. Ve muvaffakiyetim ancak Allâh’ın ‘desteği’ iledir. Zât’ına itimat ettim ve Zât’ına yöneliyorum! “.
>3:114<
11:89 „ Ve Ey halkım! Sevk etmesin sizleri ‘benden’ kopukluğunuz, ‘musibet’ isabet ettirilmesine ki, isabet eden şeyin benzerinin Nûh halkı veya Hûd halkı veya Sâlih halkına. Ve değildir Lût halkı, sizlerden ‘tuttuğunuz yoldan’ uzak! “.
11:90 „ Ve ‘bilinçli işlenen günahı terke’ istiğfar edin Rabbinize! Sonra tövbe edin Zât’ına!* Şüphesiz ki Rabbim, inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir; iyi kullarını çok seven, çok sevilendir! “.
>2:160, 4:26, 5:74, 11:3<
11:91 ‘Halkı’ dediler ki: „ Ya Şuayb! Anlamıyoruz söylediğin şeylerin birçoğunu! Ve doğrusu bizler, mutlaka seni içimizde zayıf ‘aciz’ görüyoruz. Ve olmasaydı muhitin, mutlaka taşlardık seni! Ve yok üzerlerimizde ‘bir’ üstünlüğün! “.
11:92 ‘Şuayb aleyhisselâm’ dedi ki: „ Ey halkım! Muhitim daha mı üstün üzerlerinizde Allâh’tan? Ve ‘huy’ edindiniz O’nun ‘emirlerini’, artlarınıza ‘atmayı’ sırt ‘çevirerek’. Şüphesiz ki Rabbim, gayret ettiğiniz şeyleri kuşatan, kavrayandır! “.
11:93 „ Ve ey halkım! Gayret edin ‘tüm’ imkânlarınız üzere! Mutlaka ben de ‘vazifeme’ gayret ediciyim! Yakında ‘âhirette’ bileceksiniz, kime gelecekse perişan eden azap;* ve kim o, yalancı!* Ve bakın bakalım ‘bekleyin’, doğrusu ben de sizlerle beraber bakanlardanım ‘bekleyenim’! “.
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
11:94 Ve geldiğinde ‘yok etme’ emrimiz, kurtardık Şuayb’ı ve onunla beraber samimiyetle inanan kimseleri ki, Bizden ‘bir’ bahşedilme, bağışlanma, merhametle esirgenme ile.* Ve aldı ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulmeden o kimseleri bir çığlık. Öyle ki, sabahlayıp yurtlarında yığılıp kaldılar.
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
11:95 Sanki orada hiç geçinmemişlerdi. Değil mi ki, Medyen (:Şuayb aleyhisselâm’ın halkı) ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yoldan’ uzaklaştı ki, Semûd’un (:Sâlih aleyhisselâm’ın halkı) uzaklaştığı gibi!?
Hz. Şuayb aleyhisselâm’ın Medyen, Eyke, Ress halkının inkârı, yok edilmeleri: ıkra.com
11:96 Ve andolsun ki, gönderdik Mûsâ’yı âyetlerimizle ‘alâmetlerimizle’* ve apaçık delille (:Tevrât).
>2:60, 4:154, 4:164, 7:117, 7:133, 7:160, 20:18, 20:19, 20:20, 20:21, 20:22, 20:77, 26:32, 26:33, 26:63, 27:10, 27:12, 28:31<
11:97 Firavuna ve ‘halkından’ seçkinlerine. Fakat ‘onlar’ Firavunun emrine uydular. Ve değil ki, Firavunun emri ‘hükmü’ olgunca!
11:98 ‘Firavun’ öncülük eder halkına kıyâmet günü, böylelikle güder onları ateşe. Ve ne kötü ‘bir’ güdülme!*
>19:86<
11:99 Ve uğratıldılar burada ‘dünyada’ lânete ve kıyâmet günü de. Ne kötü sunudur verilen sunu!
11:100 ‘Yâ Muhammed!’, İşte bu, havadisleridir ‘yok edilen’ şehirlerin ki, kıssa ediyoruz ‘bahsediyoruz’ sana onu. Onlardan ‘kimi’ ayakta kalmış ve ‘kimi de’ biçilmiştir.*
>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<
11:101 Ve zulmetmedik onlara; ve lâkin ‘iftirayla, günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ kendi benliklerine zulmettiler. Ne var ki, yarar sağlamadı onlara davet ‘dua’ ettikleri ‘uydurma’ ilâhları ki, Allâh’a ilişiksiz; bir şeye ‘karşı’; geldiğinde Rabbinin ‘yok edilme’ emri. Ve olmadı onlara tahribatlarını artırmaktan başka bir şey.
11:102 İşte böyledir, alması ‘kıstırması’ Rabbinin ve o ‘halkı’ zalim şehirleri aldığında. Şüphesiz O’nun alması ‘kıstırması’ elemdir, şiddetlidir!
11:103 Muhakkak ki, işte bunda elbette âyet ‘alâmet vardır’, âhiret azabından korkan kimse için! İşte bu, insanların onda ‘kıyâmet sonrası âhirette’, toplandığı gündür! Ve işte bu, ‘hiçbir şeyin gizli kalmadığı’ şahit olunan gündür!*
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
11:104 Ve onu ‘kıyâmeti’ ertelemeyiz belirli vadeyle olmaksızın.
11:105 O gün gelir ki, ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* ‘hiçbir’ benlik konuşmaz, O’nun izni olmaksızın.* Artık onlardan bir kısmı, ‘cehennemlikler’ bedbaht ve ‘cennetlikler’ bahtiyardır.
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
>11:105, 20:108, 78:38<
11:106 Ama nihayet bedbaht kimseler artık ateştedirler. Onlaradır orada uğultu ve harıltı ‘sesleri’.
11:107 Devamlı kalıcılardır onun ‘cehennemin’ içinde ki, durdukça gökleri ve yeri. Rabbinin dilediği şey ‘cehennemleri yok etmesi’ müstesna. Şüphesiz ki Rabbin, dilediği şeyi ifa edendir!
11:108 Ve ama bahtiyar kimseler artık cennettedirler. Devamlı kalıcılardır onun ‘cennetlerin’ içinde ki, durdukça gökleri ve yeri. Rabbinin dilediği şey ‘cennetleri yok etmesi’ müstesna. Kesintisiz vergidir ‘lütuftur bu’.
11:109 ‘Yâ Muhammed!’, Öyleyse ‘ne yapsan da inanmazlar’, olma kararsızlık içinde, ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettikleri şeylerden!* Şunların ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk etmeleri nasıl ki, değildir atalarının önceden ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ettiklerinden başka. Ve muhakkak ki Biz, elbette ödeyenleriz hisselerini eksiltmeksizin.*
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
>2:200, 10:7, 10:8, 11:15, 11:16, 17:18, 17:19, 17:20, 42:20<
11:110 Ve andolsun ki, verdik Mûsâ’ya kitap ‘Tevrât’. Ancak onun hakkında ihtilâf ettiler. Ve olmasaydı Rabbinden geçmiş bir kelime ‘vadettiği, kıyâmet hükmü’, elbette bitirilirdi ‘vadeleri ve Allâhû Teâlâ’nın hükmü yerine getirilirdi’.* Ve doğrusu onlar, mutlaka kuşkulandıran şüphe içindeler ondan ‘bu emirden’.
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
11:111 Ve muhakkak ki, tümüyle elbette olanca vefa eder onlara Rabbin gayretlerini. Şüphesiz ki O, haberdar, üstün bilgi sahibidir; gayret ettikleri şeylerden!
11:112 ‘Yâ Muhammed!’, Artık istikamette ‘dürüst ol’ emrolunduğun gibi! Ve o kimseler de, beraberindeki tövbe eden! Ve haddi aşmayın! Şüphesiz ki O, gayret ettiğiniz şeyleri her hâliyle görendir!
11:113 Ve meyletmeyin zalim kimselere, yoksa dokunur sizlere ateş! Ve yoktur sizlere ki, Allâh’a ilişiksiz; dostlar. Sonra da yardım olunmazsınız!
11:114 Ve uygula ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti ‘namazı’!* Gündüzün iki tarafında (:öğlen, ikindi) ve gecenin gündüze, gündüzün geceye yakın vakti (:sabah, akşam, yatsı)! Muhakkak ki iyilikler, kötülükleri giderir. İşte bu, bir hatırlatmadır, hatırda tutacaklara.
>2:43, 2:238, 4:103, 21:73, 22:78<
11:115 Ve sabret! O hâlde Muhakkak ki Allâh, zayi etmez mükâfatını iyilik edenlerin!
11:116 Oysaki keşke olsaydı ya, sizlerden önceki geri kalan nesillerden, men edenler yeryüzünde bozgundan ki, kurtardıklarımızın aralarından, birazı dışında.* Ve uydular ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla’ benliklerine zulmeden kimseler, onları şımartan şeylere ‘dünyevi hazlara’; ve oldular ‘günah’ suçluları.
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
11:117 Ve olmadı Rabbin, şehirleri ‘haksız yere’ yok eden, zulümle ve ahalisinden gidişatı düzeltenler ‘olduğu sürece’.
11:118 Ve eğer dileseydi Rabbin ‘insanı tercihsiz kılmayı’, elbette kılardı insanları ‘aynı inançtan’ bir ümmet. Ve zail olmayacak ihtilâflar.
11:119 Rabbinin esirgeyip, acıyıp, bahşettiği ‘inançlı’ kimseler dışında. Ve işte bunun için ‘inananları, diğerlerinden ayırmak için’ yarattı onları ‘insanları’! Ve tamamlandı, Rabbinin kelimesi ‘vadettiği hükmü’ ki: „ Mutlaka dolduracağım cehennemi, cinlerle (:görünmeyen varlıklar) ve insanlarla topluca! “.*
>6:130, 7:14, 7:15, 7:16, 7:17, 7:18, 7:38, 7:179, 17:63, 17:64, 17:65, 41:28<
11:120 ‘Yâ Muhammed!’, Ve her bir şey sana kıssa ettiğimiz ‘bahsettiğimiz’ elçilerin havadislerinden ki, sabitleriz ‘sağlamlaştırırız’ gönlünü ‘idrak kuvvelerini’ onunla! Ve geldi sana bunda gerçek ‘Kur’ân-ı Kerîm’; ve nasihat ve hatırlatmadır samimiyetle inananlara!*
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
11:121 ‘Yâ Muhammed!’, Ve de ki, inanmayan kimselere: „ Gayret edin ‘tüm’ imkânlarınız üzere! Mutlaka bizler de ‘vazifemize’ gayret edicileriz! “.
11:122 ‘Yâ Muhammed! De ki’: „ Ve intizar edin ‘bekleyin’, doğrusu bizler de intizar edenleriz ‘bekleyenleriz’! “.
11:123 Ve Allâh’ındır, göklerin algılanamayanı ve yerdekilerin de!* Ve Zât’ına döndürülür emirleriyle ‘oluşan her şey’! Öyleyse ‘yalnızca hizmetle, ibadetle’ O’na kulluk edin ve itimat edin O’na!* Ve değildir Rabbin bihaber, gayret ettiğiniz şeylerden!
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<