„ Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm! Bismillâhirrahmânirrahîm! “.
„ Sığınırım Allâh’a, taşlanmış ‘rahmetinden kovulmuş’ şeytanın ‘şerrinden’!*
>7:200, 15:34, 16:98<
Allâh’ın adıyla… Ki, sonsuz şefkatle merhamet edendir; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşedendir! “.
10:1 Elif, Lâm, Râ… Bunlar, âyetleridir ‘âdil’ hükmeden kitabın ‘Kur’ân-ı Kerîm’in’!
10:2 İnsanlar için acayip mi oldu ki, vahyetmemiz aralarından bir adama? İnsanları ‘kıyâmetle’ uyarması ve müjdelemesi ki, samimiyetle inanan kimselerin, onlara, Rablerinin katında, samimiler mertebesi olduğunu. Dediler ki, ‘hakikati’ örtmeye şartlanmışlar: „ Doğrusu bu mutlaka apaçık büyücüdür (:sihirbaz)! “.
10:3 Şüphesiz ki Rabbiniz, Allâh’tır! Ki O, yarattı gökleri ve yeri altı günde! Sonra kuruldu Arş (:cennet ve cehennemi de içinde barındıran, zamansız, mekânsız, evren) üzerine. Emriyle ‘oluşan her şeyi’ düzenleyip idare edip yönetir! Yoktur şefaatçi O’nun izni olmadıktan sonra.* İşte budur Allâh, Rabbiniz! Öyleyse ‘Yalnızca, hizmetle, ibadetle’ O’na kulluk edin*! Hâlâ hatırda tutmaz mısınız!?*
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26<
„6 gün“= 13,819 milyar yıl: ıkra.com
10:4 Zât’ına dır dönüşünüz topluca! Allâh’ın vaadi gerçektir! Şüphesiz ki O, ilk başlatır, örneksiz yoktan var etmeyi! Sonra ‘diriltilip’ iade olunur O’na ki, hak ettiklerini vermesi içindir samimiyetle inanan kimselere; ve erdemli gayretler edenlere hakkaniyetle. Ve o kimseler ki, ‘hakikati’ örtmeye şartlanmışlardır, onlaradır, ‘cehennemde’ kaynar sudan içki ve elem azap, inkâr ediyor olmaları sebebiyle.
10:5 O’dur ki, Zât’ı, kıldı Güneşi bir ışık, Ay’ı bir aydınlık! Ve belirledi ona ‘Ay’a’ menziller ‘yörüngeler’ ki, bilmeniz için senelerin adedini ve hesabını. Yarattığı şeyler Allâh’ın işte bununla, illâki hak iledir ‘gayeyledir’. Ki, ayrı ayrı açıklar âyetleri ‘hakikat bilgisini, anlaya’ bilen bir toplum için.*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
10:6 Muhakkak ki, ihtilâfı ‘zıtlığı’ gece ve gündüzün ve yarattığı şeyler Allâh’ın, göklerde ve yerde âyetlerdir ‘alâmetlerdir, günahlardan’ korunan bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
10:7 Muhakkak Bizimle buluşmayı ummayan kimseler ki, ve ‘onlar’ razılardır dünya hayatından ve tatmindir onunla. Ve o kimselerdir ki, onlar, âyetlerimizden vurdumduymazlardır!*
>4:163, 4:164, 4:165, 6:130, 6:131, 6:155, 6:156, 6:157, 7:172, 7:173, 17:15, 20:134, 26:208, 28:59, 35:24, 67:8, 67:9<
10:8 İşte onların varacakları yer ateştir, kazanmış oldukları ‘ceza’ sebebiyle.*
>4:120, 17:64, 34:20, 34:21, 36:60, 36:61, 36:62, 36:63<
10:9 Muhakkak ki o kimseler, samimiyetle inananlardır ve erdemli gayretler edenler; yönlendirir onları Rableri, inançları sebebiyle ki, akar tabanlarından ırmaklar Naîm cennetlerinde.
10:10 Nidaları orada: „ Noksanlık, kusur, acizlikten ötesin Allâh’ım! “. Ve dirlik dilekleri orada: „ Selâm! “ dır. Ve sonrasında nidaları: „ Yüceltilme, övgü, Allâh’adır! Ki, Rabbidir var olan her şeyin! “.*
>17:44, 26:23, 26:24, 42:11, 59:22, 59:23, 59:24, 112:4<
10:11 Ve eğer Allâh, acele etseydi ‘hakikati örtmeye şartlanmış’ insanlara şerri ‘vermeye’ ki, acele ettikleri hayrı ‘istermişçesine’, elbette bitirilirdi vadeleri.* Artık bırakırız o kimseleri ki, ummazlar buluşmayı Bizimle, azgınlıkları içinde ki, ‘yaptıklarıyla keyiflenip’ bocalasınlar.*
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
>7:101, 10:11, 10:12, 39:49<
10:12 Ve dokunduğu zaman insana, ‘bir’ mağduriyet davet ‘dua’ etti Bize, yan gelmiş yatarken veya otururken veya ayaktayken. Ne var ki, giderdiğimizde ondan mağduriyetini, geçer gider davet ‘dua’ etmemiş gibi Bize, ona dokunan mağduriyetten.* İşte böyle süslendi ‘cazip gösterildi’ israf ‘aşırılık’ edenlere, gayret ediyor oldukları şeyler.
>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<
10:13 Ve andolsun ki, mahvettik sizlerden önceki dönemlerde yaşayan kuşakları ‘günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulmettiklerinde.* Ve geldi onlara elçileri ayan beyan ‘delillerle’. Ve inançlı olmazlardı ‘daha önceden yalanladıkları şey inkâr sebebiyle’.* İşte böyle cezalandırırız ‘günah’ suçluları toplumunu.
>6:6, 10:13, 16:26, 22:45, 29:55, 41:16<
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:14 Sonra kıldık sizleri, yeryüzünde halefler (:medeniyette yerine geçen) onların ardından ki, bakmamız için nasıl gayret ediyorsunuz.
10:15 Ve okunduğu zaman onlara âyetlerimiz ‘hakikat bilgisi’ ayan beyan, dediler ki, Bizimle buluşmayı ummayan kimseler: „ Bundan başka bir Kur’ân getir veya değiştir onu! “. ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Olmaz değiştirmem onu canımın ‘istediği’ şeyi katarak!* Ki, ancak bana vahyolunan şeye ‘İlâhî esaslara’ uyarım! Muhakkak ki ben, korkarım eğer isyan edersem Rabbime, büyük günün azabından! “.
>13:38, 14:11<
10:16 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Eğer dileseydi Allâh, sizlere okumazdım onu ve anlatmazdım sizlere onu! Oysaki ondan ‘Kur’ân-ı Kerîm’den’ önce bir ömür boyu aranızda kaldım! Hâlâ akıl etmez misiniz? “.*
>7:157, 25:5, 29:48<
10:17 O hâlde kimdir daha zalim o kimseden ki, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uydurdu!?* Veya yalanladı âyetlerini ‘hakikat bilgisini’. Muhakkak ki o ‘günah’ suçluları, kurtuluşa eremezler!
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
10:18 Ve ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ediyorlar ki, Allâh’a ilişiksiz; onlara zarar vermeyen şeylere ‘kutsallaştırılan zât’a, puta’.* ve onlara fayda sağlamayan. Ve derler ki: „ Şunlar şefaatçilerimizdir, Allâh’ın katında! “.* ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Yoksa bildiriyor musunuz Allâh’a ki, bilemeyeceği şeyleri göklerde ve yerde!? “.* Noksanlık, kusur, acizlikten ötedir O! Ve yücedir, ortak yakıştırdıkları şeylerden!
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
>19:87, 21:28, 39:43, 39:44, 53:26<
>10:18, 17:42, 21:22, 23:91<
10:19 Ve insanlar, bir ümmetten başka değillerdi, ancak ihtilâf ettiler.* Ve olmasaydı Rabbinden geçmiş bir kelime ‘vadettiği, kıyâmet hükmü’, elbette bitirilirdi ‘vadeleri ve Allâhû Teâlâ’nın hükmü yerine getirilirdi’ aralarında ihtilâf ettikleri o şeyde.*
>3:64, 4:26, 9:30, 9:31, 42:21, 98:5<
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
10:20 Ve derler ki: „ İndirilseydi ya ona ‘Muhammed aleyhisselâm’a’, Rabbinden bir âyet ‘alâmet’! “.* O hâlde ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Algılanamayan ancak Allâh’ın ‘hâkimiyetindedir’!* Artık intizar edin ‘bekleyin’, doğrusu ben de sizlerle beraber intizar edenlerdenim ‘bekleyenim’! “.
>6:8, 7:203, 11:12, 23:71, 45:18<
>2:255, 6:59, 11:123, 13:9, 15:24, 16:19, 67:13, 67:14<
10:21 ‘Yâ Muhammed!’, Ve tattırdığımız zaman insanlara ‘bir’ bahşedilme ki, onlara ‘bir’ mağduriyet dokunduğunun ardından; onların, âyetlerimiz ‘hakikat bilgisi’ hakkında düzen kurdukları zaman, de ki: „ Allâh, daha hızlıdır düzen kurmakta! “ (:Yaptıklarının devamına müsaadesiyle, aleyhlerine oluşturur). Muhakkak ki elçilerimiz, kurduğunuz düzenleri yazıyorlar!*
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
10:22 O’dur ki, Zât’ı, Seyir ettirir sizleri karada ve denizde! Hatta gemilerdeydiniz ve yüzüyorlardı onlarla ‘yolcularla’ hoş bir rüzgârla; ve ferahlandılar onunla. Geldi ona ‘gemiye’ fırtınalı bir rüzgâr ve geldi onlara dalgalar, her yerden ve zannettiler ki, kuşatılıyor olduklarını. Davet ‘dua’ ettiler Allâh’a samimiyetle, dîni ‘algılarını has kılarak’ Zât’ına ki: „ Elbet eğer kurtarırsan bizleri bundan, mutlaka şükredenlerden oluruz! “.*
>6:63, 6:64, 10:12, 10:22, 10:23, 16:54, 30:33, 31:32, 41:49, 41:50, 41:51<
10:23 Ne var ki, ‘Allâhû Teâlâ’ kurtarınca onları, o zaman amaçları yeryüzünde hak dışılıktır. Ey insanlar! Azgınlığınız, sadece benliklerinize karşıdır dünya hayatının menfaati ‘için yaptığınız’!* Sonra Bizedir dönüşünüz! Artık ‘âhirette’ bildireceğiz sizlere, gayret ediyor olduğunuz şeyleri!
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<
10:24 Ancak ki, dünya hayatının misali su gibidir ki, indirdik onu gökten. Öyle ki, karışır onunla ‘su ile’ yerin bitkileri. Yerler ‘o’ şeylerden insanlar ve hayvanlar. Hatta yeryüzü onun güzelliğini alıp ve süslendiğinde ve zannettiklerinde onun erbabı, üzerine kudretli olduklarını; geldi ona ‘ansızın’ emrimiz ‘afetimiz’ gece veya güpegündüz. Böylelikle kıldık onu kökünden biçilmiş ekin ki, sanki orada hiç geçinilmemiş dün.* İşte bunun gibi, ayrı ayrı açıklıyoruz âyetleri ‘alâmetleri’, inceden inceye düşünen bir toplum için.*
>2:266, 17:92, 18:40, 18:41, 18:42, 34:9<
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
10:25 Ve Allâh, davet eder esenlik yurduna ve yönlendirir dilediği ‘rızasına uyan’ kişiyi ‘razı olduğu’ yol doğrultusunda.*
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<
10:26 İyilik eden kimseleredir güzellik ve ziyadesi. Ve kaplamaz yüzlerini sıkıntı ve ne de rezillik.* İşte onlar, cennet sahabeleridir; onlar, orada devamlı kalıcılardır.
>3:106, 3:107, 7:46, 10:26, 47:30, 55:41, 75:22, 80:38, 83:24, 88:8<
10:27 Ve kötülük kazanan kimselerin kötülüklerinin cezası, onun ‘bir’ mislidir. Ve kaplar onları rezillik. Yoktur onlara Allâh’tan ‘gelecek azaba karşı’ kurtarıcı. Yüzleri karanlık geceden bölümlere bürünmüş gibidir.* İşte onlar, ateş sahabeleridir; onlar, orada devamlı kalıcılardır.
>3:106, 7:48, 10:27, 39:60, 67:27, 75:24, 80:40, 88:2<
10:28 Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette’,* toplatırız onları topluca, sonra deriz ki, ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıran kimselere: „ Sizler yerlerinize ve ortak yakıştırdıklarınız da! “. Artık ayırdık aralarını. Ve derler ki, ortak yakıştırdıkları: „ Sizler yalnızca bizlere ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk etmiyordunuz! (:şeytana uyup, hayallerinize tapıyordunuz) “.*
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
10:29 „ Artık kâfidir Allâh, her daim hazır, her şeyin iç yüzünün farkında şahittir aramızda ve aranızda. Ki bizler, ibadet ettiğinizden elbette bihaberdik! “.*
>7:53, 10:28, 10:29, 46:6<
10:30 O vakit denenir her benlik ve döndürüldüler geçmişte ‘dünyada’ yaptıklarıyla Allâh’a. Onların sahipleri, koruyucuları; varlığı gerçek, sabittir! Ve ayrıldı ‘hatırdan, gönülden çıkarıldı’ onlardan, iftira etmiş oldukları şeyler ‘uydurma ilâhları’.*
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
10:31 ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Kim sizleri rızıklandırıyor gökten ve yerden!? Veya kim, hükümdardır işitme ve görme ‘duyularına’!? Ve kim diriyi çıkarır ölüden ve ölüyü çıkarır diriden!? Ve kim emriyle ‘oluşan her şeyi’ düzenleyip idare edip yönetir!? “. O zaman diyecekler ki: „ Allâh!.. “. O hâlde de ki: „ Hâlâ ‘günahlardan’ korunmaz mısınız!? “.
10:32 O hâlde işte budur Allâh… Rabbiniz! Varlığı gerçek, sabittir! Artık nedir varlığı gerçek, sabit ‘olandan’ sonrası, sapkınlıktan başka? Buna rağmen nasıl uzak duruyorsunuz?
10:33 Böylelikle gerçekleşmiştir Rabbinin kelimesi ‘vadettiği hükmü’, hak yoldan ayrılmış kimseler üzerlerine ki: „ Muhakkak ki onlar, inanmazlar! “.*
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:34 ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Ortaklarınızdan ‘uydurma ilâhlarınızdan’* kim ilk başlatır, örneksiz yoktan var etmeyi, sonra ‘diriltilip’ iade olunur!? “. De ki: „ Allâh!.. İlk başlatır; örneksiz yoktan var etmeyi, sonra ‘diriltilip’ iade olunur! “. O hâlde nasıl çevriliyorsunuz?
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
10:35 ‘Yâ Muhammed! Allâh’a ortak yakıştıranlara’, de ki: „ Ortaklarınızdan ‘uydurma ilâhlarınızdan’* varlığı gerçek, sabit olana yönlendiren kimdir? “. De ki: „ Allâh!.. Varlığı gerçek, sabit ‘olana’ yönlendirir! Öyleyse varlığı gerçek, sabit ‘olan’, yönlendiren kimse mi uyulmaya haktır ‘münasiptir’, yoksa ‘o’ kimse ki, yönlendirilmedikçe yönlenemez? “. Öyleyse sizlere ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
10:36 Ve onların birçoğu zandan başkasına uymazlar. Muhakkak ki zan, yarar sağlamaz ‘gerçeği yansıtmaz’ Hak’tan ‘inen İlâhî esaslardan yana’ bir şey. Şüphesiz ki Allâh, ifa ettikleri şeyleri en iyi bilendir!
10:37 Ve değildir bu Kur’ân, uydurulmuş; ki, Allâh’a ilişiksiz!* Ve lâkin tasdikler, o kimselerin ellerindeki ‘diğer mukaddes kitapları’; ve ayrı ayrı açıklar kitabı ‘hakikat bilgisini’.* Ki, kuşku yoktur onda! ‘İndirilişi’ var olan her şeyin Rabbindendir!
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
>6:46, 6:65, 6:97, 6:98, 7:32, 10:5, 10:24, 11:1 13:2<
10:38 ‘Yâ Muhammed!’, Yoksa onu ‘Kur’ân-ı Kerîm’i’, uydurdu mu diyorlar? De ki: „ Haydi getirin onun benzeri bir sûre!* Ve çağırın mecal edebildiğiniz kişileri de ki, Allâh’a ilişiksiz; eğer samimilerseniz! “.*
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
>2:23, 10:38, 11:13, 17:88, 52:34<
10:39 Aksine, yalanladılar ilmini kavrayamadıkları şeyi ve onlara ‘Kur’ân-ı Kerîm’in bildirdiği’ neticesi gelmedikçe.* İşte bunun gibi yalanladılar, kendilerinden önceki kimseler de. Artık bak, nasıl oldu âkıbeti zalimlerin!
>7:53<
10:40 Ve aralarından kimileri inanır ona ‘Kur’ân-ı Kerîm’e’ ve aralarından kimileri de inanmazlar ona!* Rabbin bilir, bozgun çıkaranları!
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:41 ‘Yâ Muhammed!’, Ve eğer yalanlarlarsa seni, o hâlde de ki: „ Benim gayretim bana ve sizlerin gayretleriniz sizlere! Sizler uzaksınız gayret ettiğim şeylerden ve ben de uzağım gayret ettiğiniz şeylerden! “.
10:42 ‘Yâ Muhammed!’, Ve aralarından kimileri seni dinlerler! Fakat sen mi, duyuracaksın sağırlara? (:anlamak istemedikleri için, idrak kuvveleri kilitlidir).* Ve akıl etmez olanlarsa?
>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<
10:43 ‘Yâ Muhammed!’, Ve aralarından kimileri sana bakarlar! Fakat sen mi, yönlendireceksin körleri? Ve görmezler ‘idrak etmek istemez’ olanlarsa?*
>2:171, 7:179, 6:104, 8:23, 10:100, 13:19, 17:72, 17:97, 25:44, 35:28<
10:44 Muhakkak ki Allâh, zulmetmez insanlara ‘hiç’ bir şeyle. Ve lâkin insanlar, ‘iftirayla, günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ kendi benliklerine zulmederler.
10:45 Ve o gün ‘kıyâmet sonrası âhirette, Allâhû Teâlâ, ‘huzuruna’ toplatır* onları (:evrim sürecinin, Allâhû Teâlâ’nın eseri olmadığını savunanları)! Ki, gündüzden bir saatten başka kalmamışlar gibi ‘sandıkları için’. Tanışmış olacaklar aralarında.* Hüsrana uğradılar o kimseler ki, yalanladılar Allâh’a kavuşmayı. Ve değillerdi ‘razı olduğu yola’ yönlendirilmişlerden de.
>1:3, 7:8, 11:103, 11:104, 11:105, 14:48, 20:108, 24:25, 75:30<
>7:57, 10:45, 17:52, 23:112, 23:113, 23:114, 23:115, 30:55, 30:56, 46:35, 79:46<
Kur’ân’da, evrim teorisi: ıkra.com
10:46 ‘Yâ Muhammed!’, Ve şayet gösterseydik sana, onlara vadettiğimiz ‘azabın’ bazılarını ‘onları yok ederek’ veya ‘bundan önce’ vefat ettirsek seni, nihayet Bizedir dönüşleri! Sonra Allâh, uyguladıkları şeyler üzerine şahittir!
10:47 Ve her ümmetin elçisi vardır.* Geldiği zaman elçileri, bitirildi ‘Allâhû Teâlâ’nın hükmü yerine getirildi’ aralarında hakkaniyetle (:mesele kapanır, peygambere ihtiyaç kalmaz, işleri Allâhû Teâlâ’ya kalır).* Ve onlar ‘âhirette’ zulmedilmezler.
>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
10:48 Ve ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar’ derler ki: „ Ne zamanmış bu vaat ‘kıyâmet’, eğer samimilerseniz!? “.*
>6:31, 6:47, 6:134, 7:187, 10:53, 10:54, 15:85, 20:15, 21:9, 22:7, 22:55, 29:53, 40:59, 67:25, 67:27<
10:49 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Sahip değilim canıma zararı ‘önlemeye’ ve ne de fayda ‘sağlamaya’ ki, Allâh’ın dilediği şey müstesna! “. Her ümmetin vadesi ‘ömrü’ vardır. Geldiği zaman vadeleri ‘yok olmaları’, ne bir saat ertelenebilir ve ne de öne alınabilir.*
>3:145, 6:2, 7:34, 11:104, 13:38, 15:4, 15:5, 17:13, 18:49<
10:50 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Bakar mısınız, eğer gelse sizlere ‘ansızın’ azabı, geceleyin veya güpegündüz. Nedir ‘olmasına’ acele ettikleri ‘günah’ suçlularının, O’ndan!? “.*
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
10:51 ‘Kıyâmet’ kesinleştiği zamandan sonra mı inanacaksınız O’na; şimdi ‘ha’!? Ve ki, onun olmasına acele ediyordunuz?*
>6:31, 6:47, 6:134, 7:187, 10:53, 10:54, 15:85, 20:15, 21:9, 22:7, 22:55, 29:53, 40:59, 67:25, 67:27<
10:52 Sonra denildi ki, ‘cehennemde, günaha sebebiyet verecek işleri yapmakla, benliklerine’ zulmeden o kimselere: „ Tadın ‘cehennemde’, sonsuz azabı! “.* Kazanmış olduğunuz şeylerden başka şeyle mi cezalandırılacaksınız?
>4:56, 6:30, 7:37, 8:50, 10:52, 10:70, 14:29, 16:85, 39:71, 67:8<
10:53 ‘Yâ Muhammed!’, Ve açıklanmasını isterler senden: „ O ‘vaatler’, gerçek midir? “. De ki: „ Evet, Rabbime andolsun! Mutlaka ki o ‘vaatler’, elbette haktır ‘münasiptir’! “.* (:Bu iki âyetlerden 10-12 âyet öncesi bildirilen vaatler) Ve ‘hükmün yerine getirilmesinde Allâhû Teâlâ’yı’ aciz bırakamazsınız!*
>10:53, 51:23<
>6:31, 6:47, 6:134, 7:187, 10:53, 10:54, 15:85, 20:15, 21:9, 22:7, 22:55, 29:53, 40:59, 67:25, 67:27<
10:54 Ve ki, eğer olsaydı ‘iftirayla, günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ kendi benliklerine zulmetmiş her benliğin, yeryüzündeki şeyler, ‘kurtulmak için’ mutlaka feda ederlerdi onları. Ve sakladılar pişmanlıklarını, görünce de ‘kıyâmet gününün’ azabını. Ve bitirildi ‘Allâhû Teâlâ’nın hükmü yerine getirildi’ aralarında hakkaniyetle.* Ve onlar ‘âhirette’ zulmedilmezler.
>2:210, 5:109, 6:57, 6:58, 10:11, 10:50, 10:51, 13:6, 14:42, 15:8, 16:1, 16:33, 16:61, 17:11, 18:58, 18:59, 25:25, 25:26, 35:45, 39:69, 47:18<
10:55 Değil mi ki, muhakkak ki Allâh’ındır, göklerdeki şeyler ve yerdekiler de!? Değil mi ki, muhakkak ki, Allâh’ın vaadi gerçek!? Ve lâkin onların birçoğu bilmezler.
10:56 O’dur ki, hayat verir ve öldürür! Ve Zât’ına döndürüleceksiniz!
10:57 Ey insanlar! Sizlere gelmiştir ‘Kur’ân-ı Kerîm ile’ Rabbinizden nasihat ve göğüslerdeki şeye ‘gönüllere’ şifa!* Ve yönlendirilmeye ‘vesiledir’ ve bahşedilme, bağışlanma, esirgenme, samimiyetle inananlara!*
>10:57, 17:82<
>2:97, 7:52, 10:37, 10:38, 16:102, 17:106, 25:32, 26:192, 26:193, 26:194, 26:195, 32:2<
10:58 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Allâh’ın lütfu ile ve bahşetmesi, bağışlaması, merhametle esirgemesi ile artık ferahlansınlar! O, ‘daha’ hayırlıdır ‘dünyada’ topladıkları şeylerden! “.*
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<
10:59 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Bakar mısınız, Allâh’ın sizlere rızık olarak indirdiği şeyler ki, kıldınız onlardan ‘bir kısmını’ haram ‘caiz olmaz’ ve ‘bir kısmını’ helâl ‘caiz’! “. De ki: „ Allâh, izin mi verdi sizlere? Yoksa Allâh üzerine mi iftira ediyorsunuz? “.*
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
10:60 Ve zanları nedir iftira eden o kimselerin, Allâh üzerine yalanla kıyâmet günü ‘hakkında’?* Şüphesiz ki Allâh, elbette lütuf sahibidir insanlar üzerine! Ve lâkin onların birçoğu şükretmezler.
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
10:61 Ve bir işle meşgul olmazsın ve ondan, Kur’ân’dan bir şey okumazsın ve bir gayret etmezsiniz ki, ona daldığınız zaman üzerlerinize şahitler olmayalım!* Ve uzak olmaz Rabbinden, zerre ağırlığınca yerde ve ne de gökte! Ve ne de daha küçüğü ve bundan daha büyüğü ki, apaçık kitapta olmasın. ‘Levh-i Mahfûz’da’ (:Allâh’ın ilminin, saklanmış ve korunmuş kayıt levhası).*
>22:76, 41:20, 50:16, 82:10, 82:11, 82:12<
>6:59, 13:39, 36:12, 57:22, 85:21, 85:22<
10:62 Değil mi ki, muhakkak ki, Allâh’ın dostlarına ki, korku yoktur onlara; ve ne de hüzünlenirler.
10:63 ‘Onlar’, samimiyetle inanan kimseler ve ‘günahlardan’ korunanlardır.
10:64 Onlaradır müjdeler, dünya hayatında ve âhirette. Allâh’ın kelimeleri ‘hükümleri’ değişmez! İşte budur o, büyük başarı, kurtuluş.
10:65 ‘Yâ Muhammed!’, Seni üzmesin onların ‘iftira edenlerin’ sözleri! Şüphesiz ki üstünlük, itibar tamamen Allâh’ındır! O’dur, işitmesi devamlı ve her şeyi kapsayan, işittiğine icabet eden; en iyi bilen!
10:66 Değil mi ki, muhakkak ki Allâh’ındır, göklerdeki kimseler ve yeryüzündeki kimseler!? Ve uymazlar davet ‘dua’ eden kimseler ki, Allâh’a ilişiksiz; ortaklara ‘uydurma ilâhlara inanmakla’, zanna uymak dışında.* Ve olsa olsa ancak ‘gelişigüzel’ serpiştirirler.
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
10:67 O’dur ki, Zât’ı, kıldı sizlere geceyi, onda sükûnet için ve gündüzü görmeye! Muhakkak ki, işte bunda elbette âyetler ‘alâmetler vardır’, işiten bir toplum için!*
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
10:68 Derler ki: „ Allâh, evlât edindi! “. Noksanlık, kusur, acizlikten ötedir O!* O’dur, hiçbir şeye muhtaç olmayan, müstağni! Zât’ının dır, göklerdeki şeyler ve yerdeki şeyler de! Yanınızda buna ait delilden bir ‘şey yok’ ise. ‘Yoksa’ söylüyorsunuz musunuz, Allâh üzerine bilmediğiniz şeyleri?*
>2:116, 10:68, 18:4, 19:88, 19:89, 19:90, 19:91, 19:92<
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
10:69 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Muhakkak ki, Allâh üzerine ‘emridir’ yalanı uyduran o kimseler, kurtuluşa eremezler! “. *
>2:168, 2:169, 7:33, 16:116<
10:70 ‘Onlaradır’ menfaatlendirilme dünyada.* Sonra Bizedir dönüşleri! Sonra da tattıracağız onlara ‘cehennemde’ şiddetli azabı, inkâr ediyor olmaları sebebiyle.*
>3:157, 10:58, 17:18, 17:19, 17:20, 57:20<
>4:56, 6:30, 7:37, 8:50, 10:52, 10:70, 14:29, 16:85, 39:71, 67:8<
10:71 ‘Yâ Muhammed!’, Ve oku onlara, Nûh’un havadisini! Demişti ki, halkına: „ Ey halkım! Eğer ‘gözünüze’ büyüyorsa konumum ve Allâh’ın âyetlerini ‘hakikat bilgisini’ hatırlatmam, öyle ki, ‘tedbir için’ ben Allâh’a artık itimat etmişim; haydi toplanın emrinize ‘hükmünüze karar verin’ ve ortaklarınızla! Sonra olmasın hükmünüz üzerlerinize ukde ‘benim için endişelenmeyin’; sonra da uygulayın bana ve göz ‘bile’ açtırmaksızın! “.
10:72 „ Buna rağmen eğer ‘hakikat bilgisinden’ dönerseniz, oysaki sual etmedim sizlerden ‘tebliğime’ bir ücret! Varsa da ücretim, ancak Allâh üzerine ‘almıştır’. Ve ben emrolundum ki, Müslüman (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen) olmamla! “.
10:73 Ne var ki, yalanladılar onu ‘Nûh aleyhisselâm’ı’. Bunun üzerine kurtardık onu ve beraberindeki gemilerdeki kimseleri.* Ve kıldık onları, halefler (:medeniyette yerine geçen). Ve ‘suda’ boğduk o kimseleri ki, yalanladılar âyetlerimizi ‘hakikat bilgisini’. Artık bak, nasıl oldu âkıbeti ‘kıyâmetle’ uyarılanların!
>10:103, 21:88, 30:47, 40:51<
10:74 Sonra çıkardık ardından, ‘nice’ elçileri halkına.* Öyle ki, getirdiler onlara, ayan beyan ‘deliller’. Ne var ki, inançlı olmazlardı onu daha önceden yalanladıkları şey ‘inkâr’ sebebiyle.* İşte böyle mühürleriz kalplerinin üzerini, haddi aşanların (:anlamak istemedikleri için, idrak kuvveleri kilitlidir)!*
>3:184, 5:70, 6:42, 10:47, 10:74, 12:109, 13:30, 13:38, 14:4, 15:10, 16:36, 16:43, 16:44, 16:63, 17:77, 28:47<
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
>3:108, 6:104, 7:101, 40:35, 64:11<
10:75 Sonra çıkardık onların ardından Mûsâ ve Hârûn’u Firavuna ve ‘halkından’ seçkinlerine, âyetlerimizle ‘alâmetlerimizle’.* Fakat onlar büyüklendiler ve oldular ‘günah’ suçluları toplumu.
>2:60, 4:154, 4:164, 7:117, 7:133, 7:160, 20:18, 20:19, 20:20, 20:21, 20:22, 20:77, 26:32, 26:33, 26:63, 27:10, 27:12, 28:31<
10:76 Ne var ki, geldiğinde onlara nezdimizden gerçek, dediler ki: „ Mutlaka bu elbet apaçık büyüdür ‘dalaveredir’! “.
10:77 Dedi ki, Mûsâ: „ Gerçekler geldiğinde sizlere, „bu bir büyümüdür“ mü ‘dersiniz’? “. Ve ‘oysaki’ büyücüler (:sihirbaz) kurtuluşa eremezler!
10:78 Dediler ki, ‘Firavun ve halkından seçkinler’: „ Gelmen bizlere, çevirmek için mi bizleri, atalarımızı üzerinde bulduğumuz ‘onlardan gördüğümüz’ şeyden? Ve sizlerin olsun yeryüzünde büyüklük!? Ve ikinize de inanacak değiliz! “.
10:79 Ve dedi ki, Firavun: „ Getirin bana hepsini, en bilgili büyücülerin (:sihirbaz)! “.
10:80 Böylelikle geldiğinde büyücüler (:sihirbaz) dedi ki, onlara Mûsâ: „ Sizler atacağınız şeyleri ‘ortaya’ atın! “.
10:81 Nihayet ‘yere’ attıklarında, Mûsâ dedi ki: „ Getirdiğiniz şey büyüdür (:sihir) mutlaka Allâh, onu geçersizleştirecektir! “. Muhakkak ki Allâh, gidişatı düzeltmez bozgun çıkaranların gayretinde.
10:82 Ve Allâh gerçekleştirecektir hakkı ‘İslâm’ı’ (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyet) kelimeleriyle ‘hükümleriyle’!* Ve ‘günah’ suçluları ‘bundan’ hoşlanmasalar da.
>8:8, 9:32, 9:33, 10:82, 40:14, 61:8, 61:9<
10:83 Ne var ki, inanmadı Mûsâ’ya, halkından ‘yeni bir’ soy dışında. Ki, korkusu üzerine Firavundan ve ‘halkının’ seçkinlerinden, onları fitneye ‘zarara’ düşürmesinden. Ve muhakkak ki Firavun, yeryüzünde üstündü. Ve muhakkak ki o, israf ‘aşırılık’ edenlerdendi.
10:84 Ve dedi ki, Mûsâ: „ Ey halkım! Eğer inanıyorsanız Allâh’a, artık Zât’ına itimat edin, eğer Müslümanlarsanız (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)! “.
10:85 O zaman ‘halkı’ dediler ki: „ Allâh’a itimat ettik! Rabbimiz… Kılma bizleri zalim topluma sınanma ‘vesilesi’! “.
10:86 „ Ve kurtar bizleri, bahşedip, merhametin esirgemen ile inkârcı toplumundan! “.
10:87 Ve vahyettik ki Mûsâ’ya ve ağabeyine: „ Halkınız için konaklayın Mısır’a evlere; ve kılın evlerinizi kıble! Ve uygulayın ‘titizlikle, gereğince’ ibadeti! Ve samimiyetle inananları ‘cennetle’ müjdele! “.
Âdem aleyhisselâm’dan beri Allâhû Teâlâ’nın inananlara emri: ıkra.com
10:88 Ve dedi ki, Mûsâ: „ Rabbimiz… Muhakkak ki, Sen verdin, Firavun ve ‘halkından’ seçkinlerine süs ‘ihtişam’ ve mallar, dünya hayatında! Rabbimiz… Saptırsın onları ‘o ihtişam’, Senin yolundan! Rabbimiz… Mahvet onların mallarını ve pekiştir kalplerinin üzerini!* Artık inanmazlar, elem azabı görene kadar! “.*
>5:25, 6:34, 7:89, 10:88, 12:110, 14:15, 71:24<
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:89 ‘Allâhû Teâlâ’ dedi ki: „ Davetinize ‘duanıza’ icabet edildi! Artık istikamette ‘dürüst’ olun! Ve uymayın Benden ‘uzaklaştıran’, bilmeyen ‘idrak edemeyen’ o kimselerin yoluna! “.*
>4:164, 42:51<
10:90 Ve geçirdik İsrâîl oğullarını denizden. Hemen peşlerine düştü Firavun ve onun ordusu azgınca ve düşmanca. ‘Suyun’ onu boğacağı zaman dedi ki: „ İnandım olduğuna O’nun ki, ilâh olamaz başka, İsrâîl oğullarının inandığı Zât’tan! Ve ben de Müslümanlardanım (:Allâhû Teâlâ’ya teslimiyeti benimseyen)! “.
10:91 ‘Allâhû Teâlâ’: „ Şimdi oldun! ‘Öyle mi’? Ve sen, daha önce isyan etmiştin. Ve sen, bozgun çıkaranlardandın! “.*
>4:164, 42:51<
10:92 „ Öyleyse bugün kurtaracağız seni ‘cansız’ bedeninle ki, olman için ‘gelecek olan’ arkandaki kişiler için âyet ‘ibret’! “. Ve muhakkak ki, insanlardan birçoğu âyetlerimizden vurdumduymazlardır!*
>4:163, 4:164, 4:165, 6:130, 6:131, 6:155, 6:156, 6:157, 7:172, 7:173, 17:15, 20:134, 26:208, 28:59, 35:24, 67:8, 67:9<
10:93 Ve andolsun ki, konakladık İsrâîl oğullarını selametle bir konaklamaya. Ve rızıklandırdık onları temizinden. Oysaki ihtilâf etmediler gelinceye kadar onlara ‘hakikat bilgisi’ ilmi. Muhakkak ki Rabbin, değerlendirir aralarında kıyâmet günü, hakkında ihtilâf ediyor oldukları şeyleri.*
>3:64, 4:26, 9:30, 9:31, 42:21, 98:5<
10:94 ‘Yâ Muhammed!’, Buna rağmen eğer şüphede olursan, sana indirdiğimiz şeyden ‘vahyedilen havadislerden’, öyleyse ‘istersen’ sor senden önceki okuyan kimselere kitabı ‘bu bilgileri içeren hakikat bilgisini’! Andolsun ki, geldi sana gerçek ‘Kur’ân-ı Kerîm’ Rabbinden! O hâlde, ‘ne yapsan da inanmazlar’ olma kuruntu edenlerden!*
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:95 ‘Yâ Muhammed!’, Ve olma o kimselerden ‘yana’ ki, yalanladılar Allâh’ın âyetlerini ‘hakikat bilgisini’! O hâlde olursun hüsrana uğrayanlardan!
10:96 Muhakkak ki, o kimselerin gerçekleşmiştir üzerlerine Rabbinin: „ İnanmazlar! “ kelimesi ‘vadettiği hükmü’!*
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:97 Ve eğer gelse de onlara tüm âyetler ‘alâmetler’ elem azabı görene kadar ‘inanmazlar’!*
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:98 Oysaki olmaz mı bir şehir ‘halkı ki, azabımız gelmeden’ inanan, böylelikle inançları ona fayda sağlayan; Yûnus’un halkı dışında? Ki, samimiyetle inandıklarında, giderdik onlardan dünya hayatında rezillik azabını ve bir müddet menfaatlendirdik onları. (:Yûnus aleyhisselâm’ın halkını)
10:99 Ve eğer dileseydi Rabbin, ‘insanı tercihsiz kılmayı’, elbette inanırlardı yeryüzündeki kimselerin her biri onların, topluca. Buna rağmen sen, insanları zorlayacak mısın, samimiyetle inananlar oluncaya kadar?*
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<
10:100 Ve olmaz bir benliğin inanması, Allâh’ın izni olmaksızın! Ve ‘Allâhû Teâlâ’, kılar murdarlığı akıl etmeyen ‘müstahik’ kimselerin üzerlerine.*
>4:48, 6:88, 7:146, 8:23, 8:51, 9:80, 16:107, 16:108, 40:12, 47:28<
10:101 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Bakın, neler var göklerde ve yeryüzünde! “.* Ve yarar sağlamaz âyetler ‘alâmetler’ ve uyarılar, inanmayan bir toplum için!
>7:52, 7:185, 10:101, 12:105, 18:109, 27:93, 31:27, 41:53, 51:20, 51:21, 51:22, 51:23<
10:102 Artık ‘hakikati örtmeye şartlanmışlar, neyi’ intizar ederler ‘beklerler’ ki? İllâki benzerini mi ‘o’ günlerin, kendilerinden önceki geçmiş kimselerin ‘başlarına gelenin’!? ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Artık intizar edin ‘bekleyin’, doğrusu ben de sizlerle beraber intizar edenlerdenim ‘bekleyenim’! “.
10:103 Sonra kurtarırız elçilerimizi ve samimiyetle inanan kimseleri. İşte bunun gibi, üzerimize taahhüttür samimiyetle inananları kurtarmamız.*
>10:103, 21:88, 30:47, 39:61, 40:51<
10:104 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Ey insanlar! Eğer şüphedeyseniz dînimden, ancak ‘bilin ki, hizmetle, ibadetle’ kulluk etmem ki, Allâh’a ilişiksiz; kulluk ettikleriniz kimselere ‘kutsallaştırılan zât’a, puta’!* Ve lâkin sizleri vefat ettiren Allâh’a ‘hizmetle, ibadetle’ kulluk ederim!* Ve emrolundum ki, samimiyetle inananlardan olmamla! “.
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
>2:21, 2:153, 2:186, 6:102, 7:55, 7:56, 7:205, 15:98, 15:99, 17:110, 20:8, 59:24, 98:5<
10:105 ‘Yâ Muhammed!’, Ve uygula, yönelt yüzünü ‘benliğini’, Hanif (:yegâne İlâh’a inanan) dîne ‘İslâm inancı paylaşanların dînine’!* Ve ‘ne yapsan da inanmazlar’ olma ‘Allâhû Teâlâ’ya’ ortak yakıştıranlardan ‘yana’!*
>3:19, 3:83, 3:84, 3:85, 6:161, 10:105, 21:25<
>2:6, 2:118, 4:153, 6:109, 6:110, 6:111, 7:146, 8:55, 10:96, 10:97, 12:103, 26:4, 26:201, 28:56, 30:58, 34:31, 39:3, 39:49, 45:23, 74:52<
10:106 ‘Yâ Muhammed!’, Ve davet ‘dua’ etme ‘kutsallaştırılan her türlü zât’a, puta’ ki, Allâh’a ilişiksiz; sana fayda sağlamayan ve sana zarar vermeyen şeylere!* Buna rağmen eğer ifa edersen, doğrusu o zaman ‘günaha sebebiyet verecek bir iş yapmakla’ elbette zalimlerdensindir!
>3:151, 4:117, 6:100, 6:137, 7:33, 9:30, 10:18, 39:3, 42:21<
10:107 Ve eğer dokundurursa sana Allâh bir zarar, artık yoktur giderecek onu, O’ndan başkası! Ve eğer dilerse sana bir hayır, o hâlde yoktur reddedecek lütfunu.* Ki, isabet ettirir onu, kullarından dilediği ‘rızasına uyan’ kişiye.* Ve O’dur, fazlalığına bakmaksızın günahları örten, bağışlayan; inançlıları esirgeyen, acıyan, bahşeden!
>11:52, 13:12, 13:13, 13:26, 17:30, 24:43, 28:82, 71:11, 71:12<
>2:256, 5:16, 7:178, 13:27, 16:9, 18:29, 39:41, 57:20, 64:11<
10:108 ‘Yâ Muhammed!’, De ki: „ Ey insanlar! Gelmiştir sizlere gerçek ‘Kur’ân-ı Kerîm’, Rabbinizden! Nihayet kim, ‘Allâhû Teâlâ’nın razı olduğu yola’ yönelmişse, o hâlde ancak benliği için yönelmiştir. Ve kim saptıysa, o hâlde ancak ‘sorumluluğu kendi’ üzerine sapmıştır. Ve değilim üzerlerinize himayeci! “.*
>6:104, 6:107, 10:108, 11:86<
10:109 ‘Yâ Muhammed!’, Ve uy, ‘ancak’ sana vahyolunan şeye ‘İlâhî esaslara’! Ve sabret Allâh hükmedinceye kadar! Ve O’dur, âdil, hakkı yerine getiren, adaletle hükmedenlerin en hayırlısı!